Vakfiye (ar. i.)
Vâkıfın, resmen bir yazı ile müracaatı üzerine kadının (hakim) da yüzleştirme (murafaa) suretiyle hüküm verdiğini belirten senede (hüccet) denir. Eskiden vakfiyeler kadılık siciline kaydedildikten sonra kesinleşirdi. Vakıf arşivlerinde ve tapu dairelerinde bazıları altın yaldızlı (müzehheb) olmak üzere pek çok vakfiye vardır.
Bir vakfiye metninde ekseriyetle şu bölümler yer alır:
1. Allah’a hamd ve senâ, Hz. Peygamber’e salât ve selâm’dan sonra vakfın ecir ve sevabı hakkında vârid olan âyet ve hadisler.
2. Vakf olunan mallar.
3. Vakf olunan malların ya da kurulan müessesenin nasıl ve kimler tarafından idare edileceği;
4. Vakıf giderlerinin neler olacağı, gelirlerinin nerelerden sağlanacağı.
5. Müessesede kimlerin çalışacağı, bunlara ne kadar ücret verileceği, bu ücretlerin nerelerden temin edileceği. Ve nihayet bu müesseselerden kimlerin ne ölçüde faydalanacağı kayd edilir.
6. Kadı’nın (hâkimin), vakfın sıhhat ve lüzumuna dair hükmü.
7. Sonunda tarih ile üst kısmında hâkimin mührü bulunur.
İslâm tarihinde ilk vakfiyenin Hz. Ömer tarafından yazıldığı bilinmektedir.
Vakfiyeler, statüsünü düzenledikleri müessesenin önemine göre uzun ya da kısa olurdu. Vakfiyeler eb’ad olarak ister küçük ister büyük olsunlar içindeki mahiyet itibariyle üç ana bölüme ayrılırlar. Bunlar: a) Dibâce (Giriş), b) Esas metin ki burada vakfın bütün
durumu anlatılır. En uzun kısımdır. c) Sonuç. Burada da vakfın şeriata uygunluğu belirtilir. Sonunda şahidlerin imzaları ve tarih bulunur.