Zâtü’s-Selâsil Seferi
(H. 8/M. 629) Zâtü’s-Selâsil, Medine’ye on günlük mesafede Vadi’l-Kura yakınlarında bir mevkidir. Hz. Peygamber, Kudâa, Beliy, Lahm, Cüzam, Benû Üzre ve Yemen kabilelerinin Medine’yi kuşatmak üzere hazırlık yaptığını öğrenince Amr b. As’ı yanına çağırdı, Muhacir ve Ensar’ın ileri gelenlerinden müteşekkil 300 kişilik bir orduyla onu Zâtü’s-Selâsil’e gönderdi. Amr, düşman birliklerinin bulunduğu mahalle yaklaşınca onların sayıca müslümaniardan çok üstün olduğunu anladı ve hemen Hz. Peygamber’den takviye birliklerini göndermesini tafeb etti. Hz. Peygamber de Ebu Ubeyde b. Cerrâh kumandasında 200 kişilik bir takviye kuvveti gönderdi. İslâm ordusu gittiği yerde şiddetli soğuklar yüzünden ateş yakmak istedi, fakat Amr, buna mani oldu ve “Her kim ateş yakarsa onu yaktığı ateşin içine atarım” dedi. Amr, daha sonra 500 kişilik ordusuyla ileri harekâta devam edip Beliy ve Benû Üzre kabilelerinin yurtlarına girdi ve düşmanla savaşa tutuştu. Düşman kısa süren bir çatışmadan sonra kaçtı. Mücahidler düşmanı takib etmek istediyse de Amr b. As engel oldu. İslam ordusu burada uzun süre kaldı. Amr, süvari birliklerini etrafa göndererek büyük ganimetler elde etti, sonra da Medine’ye döndü. Ashab-ı Kiram başkumandan Amr b. As’ın, soğuk olduğu halde ateş yaktırmamasından ve mağlub düşmanı takib ettirmemesinden, ihtilam olduğu halde gusletmeyip teyemmümle namaz kıldırmasından dolayı Hz. Peygamber’e şikâyette bulundular. Hz. Peygamber, Amr’ı çağırarak ondan bu hususlarda izahat istedi. Amr eleştirileri şu şekilde cevaplandırdı: Ya Resülullah Müslümanlar, sayıca düşman ordusundan azdılar, düşnanın bunu farketmesinden korktum bu yüzden ateş yaktırmadım. Düşmanı takib etmelerine mani oldum çünkü bir pusuya düşürülmelerinden endişe ediyordum. Soğuk bir gecede ihtilam olmuştum, gusledersem ölürüm diye korktum ve teyemmüm edip namaz kıldırdım.” Hz. Peygamber Amr b. As’ın bu davranışlarını yerinde buldu ve “O, hem kendini hem de sizleri düşünmüş” buyurdu.