Ağır Semai. Türk mûsikisi formlarından
Klasik fasılda yer alan sözlü, din dışı eserlerin büyüklerindendir. Fasıl içinde bestelerle yürük semai arasında icra edilir. Çoğunlukla ağır aksak semai ve aksak semai, nadiren de ağır sengin semai usulleriyle bestelenir. Kaide olarak hemen her zaman terennümlüdür. Güfteli kısımla aynı veya değişik usulle bestelenebilen terennümler, ilk iki mısradan sonra ve başlı başına bir bölüm teşkil edecek uzunlukta ise form “Nakış ağır semai” adını alır. Bu durum beste ve yürük semai formları için de geçerlidir.
Ağır semai formundaki eserler için tasnifin büyük önem taşımadığı zamanlardan kalma bir alışkanlıkla “Aksak semai” adının kullanılması yanlıştır. Çünkü aksak semai bir usulün, ağır semai ise bir formun adıdır. Bu form, güfte mısralarının aynı veya değişik ezgilerle bestelenmesine, mısra tekrarlarına ve terennümlerin yerleştirildiği yerlere göre değişik beste şemaları içinde kullanılmıştır: Sayılar mısraları, büyük harfler güfteli ‘kısımları, küçük harfler terennümleri göstermek üzere 1A + a. 2A + a, 3B + a. 4A + a veya 1A + a + B, 2A + a + B. 3C + b + B. 4A + a + B veya 1A. 2A. 3a + b + c, 4A gibi.
Değişik ağır semai tiplerine örnek olmak üzere, Ebûbekir Ağa’nın müstear makamında ve aksak semai usulündeki “O nevresîde nihâlim ne serv ü kamet olur”, İsmail Dede’nin ferahnak makamında ve ağır aksak semai usulündeki “Dil-i bîçâreyi mecruh eden tiğ-i Agâhındır” ve yine Dede’nin acem-aşiran makamında ve ağır sengin semai usulündeki “Ey lebleri gonca, yüzü gül, serv-i bülendim” mısraları ile başlayan eserleri gösterilebilir.
Diyanet İslam Ansiklopedisi