Altı Bölük Halkı Nedir, Ne Demek, Hakkında Bilgi

Altı Bölük, Yeniçeri Ocağı’nın süvari kısmını teşkil eden altı sınıfın adı.

Hepsine birden “Altı bölük halkı” da denilen bu kapıkulu süvarileri şu sınıf­lara ayrılmıştır: Sipah, silâhtar, ulûfeciyân-ı yemîn (sağ ulûfeciler), ulûfeciyân-ı yesâr (sol ulûfeciler), gurebâyı yemîn (sağ garipler), gurebâyı yesâr (sol garipler). En itibarlı olan ilk iki sınıf “Yukarı bölükler”, üçüncü ve dördüncüler “Orta bölükler”, son iki bölük ise “Aşağı bölükler” adla­rıyla da anılırlardı. Son dört bölüğün hepsine birden “Bölükât-ı erbaa” denir­di. Süvari bölüklerinin efradı, yaya ye­niçerilerin mükâfata hak kazananlan ile Edirne, Galata ve İbrahim Paşa saraylarındaki oğlanlardan temin edilir, ayrıca Enderun’daki iç oğlanlarından buraya nefer verilirdi. Enderun’dan ve saraylar­dan alınan neferler İse “Çıkma” adı altın­da atlı bölüklere gönderilirdi. Bu çıkma­lar cülus zamanlarında veya yedi yılda bir yapılırdı. Cülus zamanı çıkmalarına “Büyük çıkma” veya “Umum çıkması”, diğer yeniçeri çıkmalarına ise “Kapıya çık­ma” ya da “Bedergâh” denilirdi. Süvari ocağının silâhtar bölüğü Kara Timurtaş Paşa’nın tavsiyesiyle I. Murad zamanın­da, sipah bölüğü ise Fâtih Sultan Mehmed zamanında teşkil edilmiş, öteki dört bölük de muhtemelen XV. yüzyıl ortala­rında kurulmuştur. Bunlara “bölük hal­kı” denilmesinin sebebi, kendilerini timarlı sipahilerden (süvari) ayırmak için­dir.

Silâhtar bölüğü daha eski olmakla birlikte sipah bölüğü kapıkulu süvarile­rinin en itibarlı bölüğü idi. Bu bölük taşıdığı bayraktan dolayı “Kırmızı bayrak” adıyla da anılırdı. Fâtih zamanına kadar baş bölük olan silâhtar bölüğüne ise “Sarı bayrak” denilirdi. Sağ ulûfecilere “Yeşil bayrak”. Öteki bölüklere de “Alaca bayrak” adı verilirdi. Ulûfeci bölükleri seferlerde ve törenlerde sipah ve silâh­tarların açığında yer alır, daha açıkta İse sağ ve sol garipler dururdu. Savaş za­manında yukarı bölüklerin başlıca göre­vi padişahın otağını beklemek, orta bölüklerinki hazineye bakmaktı. Aşağı bö­lükler ise genellikle sancak muhafızlığı yaparlardı. Sipah ve silâhtarların İstan­bul’da kışlaları olmayıp genellikle bu şehre yakın yerlerde. Öteki süvari bö­lükleri ise Anadolu ve Rumeli’nin çeşitli yerlerinde otururlardı. İstanbul civarın­da oturanların görevi padişahın cumaya veya herhangi bir yere gidişinde ona re­fakat etmekti. Savaş zamanında vezîrlâzam ve devlet büyüklerini korumakla da görevli olan kapıkulu süvarileri ayrı­ca maliyenin çeşitli kâtipliklerini yapar, yaverlik ve emirberlik hizmetlerini yü­rütür, aynca padişah vakıflarının mütevelliliği İle mültezimlik işlerine de bakarlardı. Eskiden beri evlenmelerine izin verilmiş olan kapıkulu süvarilerinin ve-ledeş denilen oğullan da süvari bölükle­rine alınırdı. Yukarı ve orta bölük süva­rilerinin kendilerinden başka, her beş akçe için bir nefer olmak üzere, ücretli neferleri vardı. Böylece sefere çıktıkla­rında sayılan oldukça fazlalaşırdı. An­cak sık sık isyanlara yol açmaları üzeri­ne Köprülü Mehmed Paşa zamanında yanlannda nefer beslemeleri usulü kal­dırıldı. Her bölüğün müstakil ağa ve zabitleri olup sipah ve silâhtar ağaları dış hizmete sancak beyi olarak çıkarlardı. Ulufeleri yaya yeniçerilerinkinden fazla olan süvarilerden taşrada olanların üç aylık maaşlarını zabitleri götürürdü. Ka­pıkulu süvarilerinin bozulması XVI. yüz­yıl sonlarında başlamış, kanuna aykırı olarak aralarına dışardan adam alınmıştır. Daha sonraki yüzyıllarda sık sık is­yan hareketlerine karışan süvari bölük­leri, Yeniçeri Ocağı’nın ilgasından sonra ortadan kaldırılmıştır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski