İsmail Hakkı Altınbezer Kimdir, Hayatı, Sanatı

İsmail Hakkı Altınbezer, (1873-1946) Son devrin meşhur hattatlarından.

8 Şubat 1873’te İstanbul’da Kuruçeş­me semtinde doğdu. Kurban bayramın­da doğduğu için kendisine ismail adı verildi.  Baba tarafı  beş batna  kadar hattattır. Bunların ilk üçü Trabzon’da, son ikisi ise İstanbul’da mesleklerini sürdürmüşlerdir.

İsmail Hakkı önce, Kazasker Musta­fa İzzet Efendi’nin talebesi olan babası Mehmed İlmî Efendi’den sülüs-nesih öğ­rendi. Sanâyi-i Nefise Mektebi’nde re­sim ve hakkâklık tahsil ederken Dîvân-ı Hümâyun Kalemine girdi. Burada Sami Efendi’den hem tuğra çekmesini öğren­di, hem de divanî, celî-divanî ve celî-sülüs yazılarını meşketti. Önce “İkinci tuğ­rakeş”, sonra da “Birinci tuğrakeş” oldu. Çeşitli mekteplerde rik’a, Medresetül-Hattâtînde ise tuğra ve celî-sülüs hoca­lığı yaptı.

1928 harf inkılâbından sonra Sark Tezyînî San”atlar Mektebi’nde. 1936dan itibaren de Güzel Sanatlar Akademisi’nde tezhip dersleri verdi. Altınbezer so­yadını müzehhipliği dolayısıyla aldı. Nâ­dir rastlanan bir fırça ve kalem hâkimi­yetine sahip olduğu için bu yeni mes­leğinde de kolaylıkla eserler verdi. An­cak üslûbu itibariyle klasik yolun dışında kaldığından haklı olarak tenkide uğ­radı. 1945″te hastalığı dolayısıyla aka­demideki görevinden ayrıldı, bir süre sonra da vefat etti. Mezarı Karacaahmet’in Tunusbağı yolu tarafındaki kabristanda, babasının ya­nındadır. Mezar kitabesini celî-ta’lîkle, vasiyeti üzerine arkadaşı Necmettin Okyay yazmıştır.

Sanatı

Velûd bir sanat hayatı olan Tuğrakeş Hakkı Bey’in çeşitli koleksiyon ve müze­lerdeki eserlerinden başka Dîvân-ı Hümâyun’dan çıkan ferman, berat ve men­şurlarda da yazıları bulunmaktadır. Üs­küdar Selimiye. Edirnekapı, Zeynep Sul­tan. Abdi Çelebi, Şemsi Paşa camileri­nin kubbe yazıları ile Lâleli. Afyon, Eski­şehir. Bebek. Bakırköy. Kamer Hatun ve Beyoğlu Ağa camilerinde son derece sanatkârane celileri vardır. Ayrıca Os­manlı devrinde son Kabe örtüsünün ku­şak yazısı, ilk riyâset-i cumhur mührü, Mahmud Şevket Paşa’nın türbe yazıları onun önemli eserleri arasındadır.

İsmail Hakkı Bey aynı zamanda devri­nin meşhur gül yetiştiricilerinden biri idi. Sanat hayatının en olgun devrini, eser vereceği yerde ne yazık ki geçim kaygısı yüzünden mahkemelerde bilir­kişilikle tüketmeye mecbur kalmıştır.

İsmail Hakkı Bey’le Necmettin Okyay, mütehassısı oldukları farklı sanat şube­lerinde daima biribirlerini tamamlaya­rak bir “Eski Türk Sanatları Akademisi’ne âdeta şahıslanyla bedel olmuşlardır.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski