Palatine Tepesi (Latince: Collis Palatium) Roma’nın yedi tepesi’nden en merkezde olanı ve Roma kentinin tarihi kalıntılar açısından en zengin bölgesi. Roma Forumu’ndan yaklaşık 40 m yukarıdadır ve tepeden bakar diğer tarafta ise Circus Maximus’a tepeden bakar. İngilizce saray anlamındaki “palace” sözcüğünün etimolojik kökenini oluşturur.
Mitoloji
Roma mitolojisi’ne göre, Palatine tepesi Romulus ve Romus‘un dişi bir kurt tarafından bulunarak hayatlarının kurtarıldığı yerdir. Yine bu efsaneye göre, karısı Acca Larentia ile birlikte çocukları büyütecek olan çoban Faustulus bebekleri burada bulmuştur. Burada yetişmişler ve Romulus Roma’yı kurmaya karar vermiştir.
Tarihi
Roma’nın kökleri Palatine’dedir. Gerçekten de, son zamanlarda yapılan kazılara göre bu bölge aşağı yukarı MÖ 1000 yılından itibaren yerleşim görmeye başlamıştır.
Cumhuriyet dönemi (MÖ 510 – c. MÖ 44) boyunca bir çok zengin Roma yurttaşı burada ikamet etmiştir. Augustus (MÖ 63 – 14), Tiberius (MÖ 42 – 37) ve Domitian’a (51 – 96) ait sarayların kalıntıları hala görülebilir. Augustus, aynı zamanda evinin yanına bir de Apollon tapınağı yaptırmıştır.
Palatine tepesi, ayrıca Lupercalia festivaline de ev sahipliği yapmaktaydı.
Konum
Augustus’un karısı Livia’ya (MÖ 58 – 29) ait olduğu düşünülen bir binada yenileme çalışmaları devam etmektedir. Livia’nın evinin hemen yanında kazı çalışmaları tam olarak bitmemiş ve halkın ziyaretine kapalı olan Cybele tapınağı bulunur. Bu yapının arkasında ise Tiberius evi olarak adlandırılan yapı bulunur.
Roma Forumu’na yukarıdan bakan Flavius Sarayı, Flavius hanedanı mensubu imparatorlar (69 – 96) – Vespasian, Titus ve Domitian zamanında yaptırılmıştır. Bu saray, zaman içerisinde bir kaç imparator tarafından genişletilmiş ve Palatine tepesinden Circus Maximus’a doğru uzanmıştır. Saray’a ait yapıların büyük bölümü imparator Septimius Severus (146 – 211) zamanında yapılan Circus tarafından görülebilmektedir.
Severus’un sarayının bitişiğinde Domitian’ın yaptırdığı hipodrom bulunur. Bu eser, Roma’lılar tarfından Circus, Yunanlılar tarafından ise Cirgus olarak adlandırılan ve araba yarışları için kullanılan bir yapıdır. Aslında tam olarak koşu yarışlarının yapıldığı bir Yunan Stadyum’u olarak tarif etmek daha doğrudur. Her halukarda tam olarak hangi amaçla inşaa edildiği tartışmalıdır. Severus’lar döneminde spor karşılaşmaları için kullanıldığı kesindir ancak daha çok bir stadyum gibi yapılmış bahçe düzenlemesini andırır. Sopraintendenza Archeologica di Roma rehberine göre Palatine müzesindeki yontuların çoğu bu Hipodrom’dan gelmektedir. (Domitian’da, bu gün hala kalıntıları görülebilen Piazza Navona, lo stadio di Domiziano adında, koşu yarışları için kullanılan büyük bir stadyum yaptırmıştı.)
Palatine tepesi bu gün büyük bir açık hava müzesi niteliğindedir ve Colosseum biletiyle birlikte küçük bir ücret karşılığı ziyaret edilebilmektedir. Birisi Roma Forumu’ndaki Titus kemeri yakınlarında diğeri ise Constantin Kemeri‘nin hemen arkasından Colosseum’a giden yol üzerinde Via di San Gregorio’da olmak üzere iki girişi vardır.
Arkeolojik kazılar
Augustus’un saltanatı sırasında, Palatine tepesi’nin bir kısmında yapılan arkeolojik araştırmalar sonucu Bronz çağı‘na ait çanak çömlek ve aletler bulunmuştu. Bu kısım, “Roma’nın ilk yerleşimi” ilan edilmiştir. Modern arkeoloji, bu bölgede Roma’nın kurulmasından önceki bir dönem olan bronz çağ’a ait yerleşim katmanı bulmuştur. Palatine’de bulunan bir müze Roma’nın kurulmasından önceki döneme ait sanat eserlerini sergilemektedir. Müze aynı zamanda Roma yontularıda sergiler.
1820’de hangi tanrıya ait olduğu belirsiz bir sunak bulunmuştur.
2006 Temmuz’unda, arkeolog‘lar Antik Roma’nın ilk imparatoru Augustus’un doğduğu yer olduğu düşünülen Palatine evi ni bulduklarını duyurmuşlardır. Baş arkeolog Clementina Panella, 20 Temmuz’da ekibinin “çok eski bir aritokrat evi” ne ait bir koridor bölümü ve kalıntılarını bulduklarını, ” iki katlı olan bu evin görünüşe göre bir atrium etrafında konumlandırılmıştı ve fresko’lu duvarlara ve mozaik bir tabana sahip bina, Palatina’nın eteklerinde bulunuyor, Colosseum ve Constantin Kemeri‘ne tepeden bakıyordu. Cumhuriyet dönemi yapıları Büyük Roma Yangı‘nın (64) ardından yeniden saray olarak inşaa edilmişler. Zemin katta Via Sacra’ya bakan üç dükkân vardır.
2007 Ocağında İtalyan arkeolog Irene Iacopi, bir ihtimale göre, İmparator Augustus’un Palatine’deki sarayının kalıntıları altında efsanevi Lupercal mağarasınını bulmuş olabileceğini duyurmuştur. Arkeologlar, çürüyen sarayı restore edebilmek için 15 m derine inmişlerdi. Mağaradan gelen ilk fotoğraflar, zengin bir biçimde dekore edilmiş kubbenin mozaik ve deniz kabuklarıyla süslü olduğunu göstermektedir. Lupercal, belki de sonraki yüzyıllarda Roma’lılarca tapınak olarak kullanılmıştı.
Etimoloji
Livy‘ye göre (MÖ 59 – 17) Palatine tepesi adını Pallantium‘daki Arcadya yerleşmesinden alır. İngilizce saray anlamında kullanılan “palace” sözcüğü Palatium dan türemiştir.