İşleveselliğini kaybeden proteinlerin hücresel ortamda yok edilmesi olayıdır. Bu sayede yaklaşık her 20 günde bir canlının cildi yenilenmiş olur. Protein yıkımı olayı ilk olaran Avram Hershko, Irwin Rose ve Aaron Ciechanover tarafından gözlenmiştir. Bunun yanında bu bilimadamları 2004 Nobel Kimya Ödülünü paylaşmıştır.
Protein yıkımının gerçekleşmesi
Protein’in işe yaramaz hale gelmesi sadece parçalanıp, kullanılmasından gelmez. Ortamın etkisine de bağlıdır. Ortamın sıcaklığı ne kadar artarsa, protein daha çabuk işlevsellik kaybeder. Örneğin buzdolabındaki bir et, 40 °C sıcaklığında olan bir ortamdan çok geç bir şekilde çürümeye başlar. İçinde protein barındıran bir besin, çürümeye başladığı zaman protein yıkımı başlamıştır. İşlevselliğini kaybeden protein, hücre çekirdeği tarafından işaretlenir. İşaretlenen protein, “Ubikuitin” ile taşınır. Belirli zamanlarda salgılanan enzimler ile işe yaramaz hale gelen proteinler yıkılır. Yıkma olayı Endoplazmik retikulum’da gerçekleşir. Yıkma olayı gerçekleştikten sonra “Ubikuitin” maddesi serbest bırakılır ve diğer işlevselliğini kaybeden proteinleri taşımak üzere geri döner.
Protein yıkımı ve hastalıklar
Protein yıkımı gerçekleşmezse, çok tehlikeli hastalıklar oluşabilir. Çünkü yıkıma uğramayan işe yaramaz protein, hücre gözeneklerini ve damarları tıkamaya başlar. Bu proteinlerin artması ile tıkanıklık büyür ve hastalık ölümcül bir tehlike halini alır. Bu hastalıklara Alzheimer, Parkinson ve Huntington örnek verilebilir. Proteinin yıkılamaması sebebiyle sadece bu olaylar gerçekleşmez. Bu olaylara “Ubikuitin” maddesi de bazen sebep oluyor. Yıkılacak proteini iyi tutamayan “Ubikuitin”, proteini elinden kaçırır. Elden kaçan bu protein, vücudun düşmanı haline gelir ve bir hücre gözeneği veya damarı tutar. Eğerki yıkılması gereken protein kontrol edilemeyecek düzeye ulaşırsa, hücre bunların hepsini de yok edemez. Dolayısıyla bu işe yaramaz proteinlerin çoğu da serbest kalıyor. Eğerki bu proteinler beyinde yoğunlaşırsa beyin damarları tıkanır. Bundan bir müddet sonra eğerki beyin hücrelerinin DNA’sında bu nedenle değişim oluşursa, tümör hastalığı ortaya çıkar. Eğerki DNA’da değişim olmazsa Parkinson gibi hastalıklar ortaya çıkar. Bu nedenle de sıcaklığın çok yüksek olduğu yerlerde uzun süre durmak, böyle neticeler doğurabilir.