Ebü’l-Hasen Behmenyâr b. Merzübân el-Acemî el-Azerbaycânî (ö. 458/1066) îbn Sina’nın en tanınmış talebelerinden.
Hayatını aydınlatacak kadar bilgi mevcut değildir. Bilindiği kadarıyla Mecûsî bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve sonradan İslâm dinini kabul etmiştir. İbn Sînâ’nın Hemedan (1015-1024] ve İsfahan’da (1024-1037] bulunduğu dönemlerde onun en seçkin Öğrencileri arasında yer almış olmasına rağmen Arapça bilgisi mükem-mei değildi. Alâüddevle zamanında (1008-1041) İbn Sînâ ile Behmenyâr arasında geçen felsefî tartışmalar, bu sırada Behmenyâr, Ebû Mansûr b. Zeyle ve Ebû Ca’fer Muhammed b, Hüseyin b. Merzübân gibi önde gelen talebeleri tarafından sorulan sorulara İbn Sînâ’nın verdiği cevaplar el-Mühâhaşât adlı eserde toplanmış ve günümüze kadar gelmiştir ki İbn Sînâ doktrinini anlama bakımından önemli bir kaynaktır. Bu eserin Mısır’daki yazmasının sonuna ilâve edilen iki mektupta İbn Sînâ’nm “eş-Şeyhü’l-fâzıl” diye hitap ettiği kişinin Behmenyâr olduğunda şüphe yoktur. Bu bilgiye dayanarak hocasının ona büyük bir değer verdiği söylenebilir. Buna rağmen felsefede önemli sayılacak kadar bir varlık gösterememiş ve 1066 yılında vefat etmiştir. Ali b. Zeyd el-Beyhaki onun İbn Sînâ’dan otuz yıl sonra öldüğünü açıkça belirttiğine göre ölümüyle ilgili olarak Brockelmann’ın verdiği 1038 tarihinin yanlış olması gerekir.
Behmenyâr daha çok hocasının eserlerinin sârini ve felsefî sisteminin bir yorumcusu olarak tanınmıştır. Bununla beraber bazı meselelerde İbn Sînâ’dan farklı düşündüğü dikkati çeker. Meselâ ona göre henüz form kazanmamış, bir yetenek ve imkân durumunda olan ilk heyula (şekilsiz ilk madde) sadece bir kavramdan İbarettir. Bu bakımdan heyula tam anlamıyla cevher sayılmaz. Yine Behmenyâr’a göre Allah diri, bir ve her şeyin yaratıcısı olduğu için değil âlemin varlık sebebi olduğu için zorunlu (vâcibu’l-vücûd) ve sebepsiz varlıktır. Şu var ki sebeple sebepli (illet ile malul) arasında zaman bakımından öncelik ve sonralık söz konusu değildir. Eğer öyle olsaydı sebeplinin meydana gelişinden önceki ve sonraki durumuna göre sebebin bilgisinde bir değişme olacağından o tam sebep olamazdı. Şu halde Allah’ın varlığı âlemin varlığından zaman bakımından değil zat olarak öncedir. Bu düşünceden hareketle Behmenyâr Allah’ı üç sıfatla nitelemek gerektiğini söyler. Ona göre Allah zâtı ile ilktir, zâtı ile kaimdir, varlığı zorunludur. Bir başka ifade ile Allah’ın zâtı varlığının zorunlu şartıdır. Çünkü ona göre varlık mutlak olarak düşünüldüğünde şiddetlilik, zayıflık, azlık, çokluk, tamlık ve eksiklik gibi bayağı nitelikler söz konusu edilmez; sadece O’nun öncelik-sonralık, muhtaç olmama-muhtaç olma, zorunluluk-imkân gibi küllî niteliklere sahip olup olmadığına bakılır. Onun bu konuya ve kozmik varlığın teşekkülü, nefsin mahiyeti gibi problemlere getirdiği yorumlar İbn Sînâ doktriniyle tam bir uyum halindedir.
Behmenyâr’a göre varlıklar basit ve birleşik olmak üzere ikiye ayrılır. Basit varlıklar güç halinden fiil alanına çıktıktan sonra bir daha bozulmamak üzere ebedîlik kazanırlar. Meselâ bir güç ve imkândan ibaret olan ilk heyula form kazanıp varlık alanına çıktıktan sonra bir daha bozulup yok olmaz. Çünkü onda artık güç ve imkân hali kalmamıştır. Bir başka deyişle onun yok olması imkânsızdır. Şüphesiz onun bu yorumu maddenin, dolayısıyla âlemin ebedîliğini savunmaktan başka bir anlama gelmez. O buradan hareketle şahıslarda ortaya çıkan insan nefsinin de ebedî olduğu sonucuna ulaşır.
Eserleri
1- Kitâbü’t- Tahsil. Bazı kaynaklarda et-Tahşîlât şeklinde yer alan bu eseri Behmenyâr İsfahan’da bulunduğu 1024-1037 yılları arasında, amcası Zerdüşt Ebû Mansûr b. Behram b. Hur-şid b. Yazyâr için telif etmiştir. Mantık, fizik ve metafizik olmak üzere başlıca üç bölümden oluşan eser, bir bakıma ibn Sînâ’nin eş-Şifâ*, en-Necâlve el-İşârât ve’t-tenbîhât’ımn özeti mahiyetindedir.
Ayrıca hocası ile yaptığı felsefî tartışmaların sonuçlarını da ihtiva etmektedir. Behmenyâr kitabında plan olarak İbn Sina’nın Dânişnâme-i cAlâJî adlı eserini örnek almıştır. Eser İlk defa Kahire’de (1329), sonra Tahran’da yayımlanmıştır. A. V. Sagadeeva et-Tahşîl’i kısmen Rusça’ya çevirerek yayımlamıştır.
2- Risale il merâtibi’l-mevcudat.
3- Risale fî mevzu zi’l- cilm el-ma crûf bi-Mâ bacde’t-tabîca. Üstteki risale ile birlikte S. Poper tarafından edisyon kritiği yapılmış ve Almanca tercümesiyle birlikte yayımlanmıştır [Behmenjar ben El-Merzuban, der persische Aristotelİker aus Avi-cenna ‘s Schule: Zwei metaphysische Abhandlungen uon ihm Arabisch und Deuisch mit Anmerkungen. Ayrıca Abdülcelil Sa’d bu risaleleri Behmenyâr, Mâ bacde’t-tabîca adıyla yayımlamıştır,
4- Ta clîkât. Metafizik, fizik ve mantığın temel terimleriyle ilgili olmak üzere Behmenyâr’ın İbn Sînâ’nın derslerinde tuttuğu notlardan ibaret olan bu eserin Hemedan’da Şem-süddevle’nin saltanatı döneminde (997-1021) Behmenyâr’ın İbn Sînâ ile olan tartışmalarının sonucu mu olduğu, yoksa daha sonra Alâüddevle zamanında mı telif edildiği belli değildir. Ta clîkât Ab-durrahman Bedevî tarafından yayımlanmıştır (Kahire 1392/1973) Bunlardan başka henüz ilmî neşirleri yapılmamış eserleri şunlardır: Makale fî ârâ’i’l-meş-şâ3în fî umûri’n-nefsi ve kavâhâ; Fî îş-bâti’l-cuküh’I-îac zâle ve’d-delâleti calâ “adedihâ ve işbâti’n-nüfûsi’s-semâviyye Kitâbü’r-Rütbe fi’î-manpk (Kitâbü’z-ZT-ne fi’!-mantık); Kitâbü’l-Belice.
Diyanet İslam Ansiklopedisi