Eskiden daha çok tevazu ifadesi olarak kullanılan Farsça bîr kelime.
Sözlükte “bağlı, bağlanmış” mânasına gelen ve Eski Farsça’da bendeke, daha sonra bendek. Yeni Farsça’da ise bende şeklinde söylenen bu kelime, önceleri daha ziyade “hizmetçi, sadık, tâbi” anlamlarını ifade eder, “köle” karşılığında pek kullanılmazdı. Darius kitabelerinde kelimenin en eski örneklerine rastlanmaktadır. Başına getirilen bazı isimlerle “hudâbende”, “hezârbende”, “şahben-de” şeklinde de kullanılan kelime, ba-zan “İsmâilbend”, “Ferrûhbend”, “hudâ-vend” örneklerinde görüldüğü gibi “bend” veya “vend”e dönüşmüştür. “Hoşnud”-daki “nud” eki de “vend”den gelmektedir. Ancak bu tür isimlerin sonuna Türkçe “kulı” kelimesi getirilerek Rıza Kulı, Abbas Kulı gibi özel isimlerin ortaya çıktığı da görülmektedir.
Aynı şekilde sonuna getirilen bazı kelimelerle “bendeperver”, “bendenüvâz”, “bendehâne” gibi birleşik kelimeler de yapılan bende, Osmanlılar zamanında mülkî ve askerî görevlerde bulunanların üst makamlara yazdıkları yazılarda “bende, vâlî-i Bağdâd” gibi imzaları üstüne koydukları bir tabirdi. Ayrıca arzuhallerin başında “arz-ı bende-i bî-mikdâr budur ki” şeklinde de yer almıştır. “Bendeniz”, “bende-i dîrîneleri” gibi nezâket ifadesi olarak da kullanılan kelimenin “bendegân” biçimindeki çokluk şeklinin kullanımı ise oldukça yaygındı.
İran’da hüküm süren Kaçar sülâlesinden Feth Ali Şah zamanında yaşamış olan şair Tebrizli Mirza Muhammed Râzî (ö. 1807) İse bu kelimeyi şiirlerinde mahlas olarak kullanmıştır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi