Beytülmidras, Yahudilerin dinî eğitim ve öğretim yaptıkları yer.
İbrânîce bet (ha)- midras “çalışma evi” demektir. Midraş kelimesi Ahd-i Atîk’te “tefsir” anlamında kullanılmıştır. Kutsal metinlerin yorumlarını ihtiva eden eserlere de midras denilmektedir. Bet (ha)-Midras ise kutsai metinlerin incelenip açıklandığı yeri ifade etmektedir. Ezra tarafından kutsal metinlerin yazılıp halka okunması ile birlikte o metinlerin tefsir ve açıklaması faaliyeti de (midraş) başlamış, midraş halakah (ahkâmla ilgili metinlerin tefsiri) ve midraş haggadah (tarihî ve ahlâkî metinlerin tefsiri) tarzında devam etmiştir. Bu işin yapıldığı yerlere verilen ad olan bet (ha)-midras ise (İslâm? literatürde Beytülmidrâs şeklinde Arapçalaştırılmıştır) ilk defa ikinci mâbed donemi (m. ö. 515 ve sonrası) yahudi literatüründe “eğitim ve öğretim yeri” anlamında kullanılmıştır. Dinî vecîbelerin yerine getirildiği mâbed ve sinagogun dışında Bet (ha)-Midras müstakil ve mukaddes bir müessese kabul edilmiş, hatta “Tevrat’ın yüceltildiği bir yer” olarak görüldüğü için sinagogtan üstün sayılmıştır. Bütün vakitlerini burada kutsal metinlerle meşgul olarak geçiren âlimlerin dışındaki şahısların bu yerde uyuması yasaklanmış.
Sinagogda ibadetten sonra Bet (ha)-Midras’a çalışmaya giden, ilâhî huzura girmeye lâyık kabul edilmiştir. Burası yahudi kutsal kitabının, yahudi hukukunun ve Yahudilik’le ilgili problemlerin araştırıldığı, tartışıldığı, herkese açık bir yerdi ve bir öğrenim merkezi olması hasebiyle toplumda yahudi kültürünün yayılmasına katkıda bulunuyordu.
Asr-ı saadette Medine yahudilerinde de bu müessese mevcuttu. Beytülmidrâs’ın yahudileri yönlendirici etkisini dikkate alan Hz. Peygamber oraya giderek yahudileri İslâm’a davet etmiş, bazan da ölçüsüz davranışları sebebiyle onları uyarmıştır. Zina eden iki yahudiye nasıl bir ceza vermek gerektiği yahudiler tarafından kendisine sorulduğu zaman da Beytülmidrâs’a gitmiş ve yahudileri Allah’ın kitabını kabule davet ederek zânîler hakkında recm cezası vermiştir. Aslında Tevrat’ta da yer alan bu hükmü inkâr eden yahudiierle ilgili olarak Âl-i İmrân sûresinin 23. âyeti nâzil olmuştur. Bu âyet dolayısıyla hemen hemen bütün müfessirler Beytülmidrâs’tan bahsederek hadiseyi naklederler. Hz. Ebû Bekir ve diğer bazı sahâbîlerin de Beytülmidrâs’a gidip yahudi âlimleriyle tartıştıkları bilinmektedir.
Diyanet İslam Ansiklopedisi