Bosnalı Mehmed Paşa Camii, Sofya’da günümüzde kilise olarak kullanılan Mimar Sinan’ın eseri bir cami.
Sûff veya Sofu lakaplarıyla da anılan Derviş Mehmed Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Sinan’ın eserlerinin listesini veren tezkirelerde Bosnalı Mehmed Paşa Camii adıyla zikredilir. Mehmed Paşa, Rumeli beylerbeyiliğinde bulunduktan sonra Mustafa Paşa’nın yerine 954′-te (1547) ikinci vezirliğe getirilmiş, ardından Bağdat Bosna ve Budin beylerbeyi olmuş, Peçuylu İbrahim’e göre bu son vazifesi sırasında bir yahudi hekimin verdiği ilâçla zehirlenerek öldürülmüştür. Mehmed Paşa’nın Sofya’daki cami, medrese ve imaretinden başka İstanbul Yenikapı’da, Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’da, Travnik’te başka hayır eserleri de bulunmaktadır.
1062 (1652) yılında Sofya’ya gelen Evliya Çelebi buradaki camileri sayarken yapıdan Koca Derviş Mehmed Paşa Camii adıyla bahsederek hakkında etraflı bilgi verir. “Buna İmaret Camii de derler. Bir ibâdetgâh-ı rûşendir; selâtin camii gibi âlî bir kubbesi var; enderun ve bîrunu gayet müzeyyendir; gayet vâsi haremi (avlusu) vardır” dedikten sonra revakla-nnın sütunlu, üzerlerindeki kubbelerin kurşun kaplanmış olduğunu bildirir; minaresinin de yüksek ve ince olduğunu söyler. Ayrıca caminin Mimar Koca Sinan’ın yapısı olduğunu belirtir.
954 Zilhiccesi ortalarında tasdik edilen vakfiyesine göre Sofya’daki bu cami, medrese, kütüphane, imaret, bîmarhâne, hamam ve kervansaraydan meydana gelen bir külliye olarak düzenlenmiştir. İsmail Eren, Mehmed Paşa b. Abdülmuîn adına düzenlenen Arapça vakfiyenin bir suretinin Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunduğunu bildirmektedir. Caminin yerinden sökülerek müzeye konan kitabesinde de 954 (1547) tarihi vardır.
Bulgaristan’ın Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılması ve Sofya’nın Türk idaresinden 1878’de çıkmasının ardından Mehmed Paşa Camii Bulgarlar tarafından bir süre depo ve cephanelik olarak kullanılmıştır. Bu yüzden halk arasında buraya Kara Cami denildiği ileri sürülür-se de bazılarına göre bu ad yapısında kullanılan taşların rengi sebebiyledir. Sultan II. Abdülhamid’in camiye dokunulmaması hususundaki uyarısına rağmen Bulgarlar’ca 1901 “de dış mimarisi tamamen değiştirilmiştir. Cami âdeta bir kılıf içine alınmak suretiyle yeni bir biçime sokulmuş, Sveti Sedmoçislenitsi adıyla bütün azizlere ithaf edilen bir kiliseye çevrilmiş ve 27 Temmuz 1903’te kullanıma açılmıştır. Kiliseye çevrilirken son cemaat yeri de yıktırılan caminin etrafındaki külliyeye ait diğer binalar ise 1878’den sonra ortadan kaldırılmış, yalnız medresesi 1928’de yıktırılıncaya kadar hapishane olarak kullanılmıştır. Mimar Sinan’ın Bulgaristan’daki tek camii olan Bosnalı Mehmed Paşa Camii, bugün şehrin kalabalık bir semtinde iki ana cadde arasında bulunmaktadır.
Cami çok büyük ölçüde kare planlı bir bina olup ibadet mekânını yüksek bir kubbe örter. Kareden kubbe yuvarlağına köşelerdeki tromplarla geçilmiştir. Dışta binanın Türk eseri olduğunu belirtecek hiçbir mimari elemanın bırakıl-mamasma karşılık içeride Türk mimarisi unsurları daha belirlidir. Evliya Çelebi’nin yüksekliğine işaret ettiği ince minare, Rus ordusu başkumandanı Prens Alexander Dondukov tarafından Sofya’nın diğer minareleriyle birlikte dinamitlenerek yıktırılmıştır. Sofya’nın eski fotoğraflarında Mehmed Paşa Camii heybetli orijinal yapısı ve kubbesiyle minaresiz olarak görülür. Bugün dış cepheleri taş ve tuğladan duvarlarla kaplanmış, kubbe kasnağında Bizans mimarisini andıran dalgalı bir saçak hattı altına bir dizi pencere açılmıştır. Binaya yabancı bir görünüş veren ağırlık kuleleri, ağır tesirli bir çan kulesi, yan cephelerdeki kemerler ve pencerelerle Sinan’ın eseri tanınmaz bir biçime sokulmuştur.
Diyanet İslam Ansiklopedisi