Büyük Çarşı, Bursa’da bedesten etrafında gelişmiş olan büyük ticaret merkezi.
Halk arasında bugün Kapalı Çarşı adıyla anılan Bursa Büyük Çarşısı, Yıldırım Bayezid evkafı olarak XIV. yüzyıl sonlarında inşa edilen bedestenin etrafında pek çok hanın yapılması ve bunların aralarındaki sokakların iki taraflı dükkânlarla dolması sonunda meydana gelmiştir.
Osmanlı Devleti sınırları içindeki şehirlerin en başta gelenlerinden olan Bursa Büyük Çarşısı ticaret, sanayi ve zenaat merkezi olarak çok gelişmiş ve bu durumunu yüzyıllar boyunca korumuştur. Çeşitli vakıflara gelir sağlamak üzere yapılan Büyük Çarşı’nın çevresindeki irili ufaklı hanların her biri belirli esnaf, tüccar ve zenaatkârların bir arada iş gördükleri merkezler olmuş, bedestenin etrafındaki sokaklarda da terzi, kazzâz, hallaç, yazmacı, kuyumcu, kavaf vb. çeşitli zenaat erbabının dükkânları toplanmıştı. Ayrıca Bursa ve çevresinde üretilen, başta ipek ve ipek mamulleri olmak üzere türlü ürünlerin alım satımının yapıldığı bir merkez olduktan başka Bursa Büyük Çarşısı her taraftan, hatta yabancı ülkelerden gelen çeşitli malların ticaretinin yapıldığı bir yerdi.
Büyük Çarşı’nın güzellik ve zenginliği, Osmanlı dönemi boyunca Bursa’dan geçen yerli ve yabancı seyyahlar tarafından anlatılır. Şehrin fethinden yaklaşık bir asır sonra 1432 yılında Bursa’da on gün kalan Bertrandon de la Broquiere, her türlü ipekli ve pamuklu kumaşların, inci ve değerli taşların, sabunların satıldığı bu pazarları dolaşmıştır. Büyük Çarşı’nın zenginliği, 1050 Muharreminde buraya gelen Evliya Çelebi tarafından da belirtilir. “Sük-ı Sultanî” olarak adlandırdığı Bursa Çarşısı ona göre 9000 dükkândır. “Kal’a gibi dört demir kapılı bir bedestân-ı azîmi vardır… Bedestânın dört çevresindeki kuyumcular çarşısı bir ulu yolun dört tarafında vâki olmuş serapa kagir binalardır”. Evliya Çelebi burada kazzâzlar, kavukçular, takkeciler, iplikçiler, bezzazlar, hallaçlar çarşılarının bulunduğunu bildirir. Yine aynı seyyahın ifadesine göre bedestenin dört çevresini saran bu esnaf dükkânları kurşun örtülü kemerler halindedir. Ayrıca her köşe başında bir de çeşme vardır. Süslü saraçhanesi, her türlü esnafın mevcut olduğu Uzun Çarşı’sı ve Pirinç Hanı yanında mükellef bir kebapçılar çarşısı vardır. Bursa Çarşısı’nı tasvir eden pek çok yabancı seyyah arasında, 1836’da Bursa’da birkaç gün kalan Miss Pardoe, Büyük Çarşı’nın bütün Osmanlı dönemi boyunca sürmüş olan zenginliğini genişçe tasvir eden bir yazar olarak anılabilir.
Şehrin dinî merkezi olan Ulucami ile bedestenin arasında, esası Orhan Bey devrine inen Emîr Hanı (Bey Hanı) inşa edilmiştir. Ulucami ile Orhan Bey İmareti (Camii) arasında ise Sultan II. Bayezid tarafından İstanbul’daki cami ve vakıflarına gelir sağlamak üzere yapılmış muhteşem bir mimari eser olan Koza Hanı yer alır. Emîr Hanı ile Koza Hanı arasında da Büyük ve Küçük Zeytin hanları adlarıyla anılan çok küçük iki han daha bulunuyordu.
Bedestenin batı tarafında olan Eski Harîr (Arabacılar) Hanı, herhalde 1855 zelzelesinde büyük ölçüde zarar görerek yıkılmış bir halde günümüze kadar gelmiştir. Arabacılar Hanfnın kuzeybatısında bulunan Pirinç Hanı ise Bursa Çarşısı Külliyesi içindekilerin en büyüğüdür ve Kâmil Kepecioğlu tarafından bir arşiv belgesinden tesbit edildiğine göre Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılarak 914 yılı Rebîülevvelinde (Temmuz 1508) tamamlanmıştır. Bu han da 1855 zelzelesinde büyük ölçüde zarar görmüştür. Bedestenin kuzeyinde Karaca Bey ve Kuşbazlar hanları bulunuyordu. Karaca Bey Haninin doğusunda ise Bursa Çarşısı’nın önemli parçalarından olan Sipahi Çarşısı yer alır. Batı-doğu yönünde uzanan dikdörtgen biçimli bu kagir yapının ortasındaki yol kısmını peşpeşe sıralanan dört kubbe örter. İki tarafta da bu yola açılan tonozlu dükkânlar dizilir. Sipahi Çarşısı’nın batı tarafındaki ucunda, şehrin sokak dokusu yüzünden yamuk biçimde yapılmış bir kanat bulunur. Bunun da ortasında bir kubbe ile iki ayrı cephedeki girişlerinde beşik tonozlar vardır. Kâzım Baykal’ın yazdığına göre evvelce bu çarşıya paralel ve aynı büyüklükte bir çarşı daha varken 1300’den (1882-83) sonra bugün Cumhuriyet caddesi adıyla anılan yolun açılması sebebiyle burası kesilmiştir. Fakat Baykal’ın bu hususta kaynak gösterdiği 1278 (1861-62) tarihli Bursa şehir planında böyle bir yapı teşhis edilememiştir. Bedesten ile Sipahi Çarşısı arasındaki iki tarafı dükkanlı yol, yakın tarihlere gelinceye kadar, üstü ahşap çatı ile örtülü Gelincik Çarşısı adıyla bilinirdi. Baykal’ın tesbitine göre 914 (1508) tarihli belgelerde de buranın adı Sûk-ı Gelincik olarak geçmektedir.
Bazı belgelerden bu çevrede daha başka hanların bulunduğu öğrenilmektedir. Pirinç Hanı ile Karaca Bey Hanı arasında, Yeşilcami Külliyesinin mimarı Hacı İvaz Paşa’nın camii yakınında olan İvaz Paşa Hanı’nın sadece bazı duvar izleri kalmıştır. Buralarda Sofpazarı, Neccarlar Çarşısı, XV. yüzyılda varlığı bilinen Katır Hanı, 1454’te vakfedildiğine dair kayıt bulunan Tuz Hanı vardı. Ertuğrul Camii’nin kuzeyinde Eskiyeni Hanı bulunuyordu. Demirtaşpaşazâde Ali Bey oğlu Mahmud Çelebi tarafından 889’da (1484) yaptırılan bu han da tamamıyla ortadan kalkmıştır.
Bedestenin doğusunda birbirine komşu olarak dört han daha vardı. Bunlardan bedestene en yakın olanı Geyve Ha-nı’dır ve Çelebi I. Mehmed’in Yeşilcami evkafındandır. En doğudaki Fidan Hanı ise Bursa Çarşısı’nın büyük hanlarından olup XV. yüzyılda inşa edilmiştir. İkisi arasında yer almış olan Yeni Harîr Hanı ile Küçük Sandıkçılar Hanı ise ortadan kalkmıştır.
Büyük Çarşı, tarih boyunca yangın veya zelzele gibi âfetlerle zarar görmüş olmakla beraber asıl 1855’te şehirde çok büyük ölçüde tahribat yapan zelzelede harap olmuş ve yıkılan dükkanların yerlerine yapılan yenileri çarşının tarihî görünümünü bozmuştur. Bütün Türk devri boyunca esas dokusunu korumuş olan Büyük Çarşı, bu felâketten sonra bir de yeni caddelerin açılması yüzünden pek çok unsurunu ve özelliğini kaybetmiştir. Subhi Bey idaresinde çizilerek 1278 (1861 -62) yılında basılan Bursa şehir planı Büyük Çarşı’nın bütününü ana çizgileriyle aksettirir. Ancak 1958’de çıkan büyük bir yangın bu çarşının hemen hemen bütünüyle mahvına sebep olmuştur. Bu felâketin tek faydalı tarafı, daha önce yapılan çirkin ilâvelerin bu arada yok olmasına ve bazı yerlerde eski kalıntıların meydana çıkmasına yol açmış olmasıdır.
Büyük Çarşı esnafının anlaşarak çarşının bütünüyle ihya edilmesini programlaması sonunda çarşı komşu hanlarla birlikte restore edilmiştir. Fakat yıllar süren bu çalışmaların arkasından, ihya edilen Büyük Çarşı’daki dükkânlar günümüzde madenî doğramaları, vitrinleri ve reklam levhaları ile çarşının tarihî karakterini yeniden bozmaya başlamıştır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi