Celayir Ne Demek, Celayirliler Tarihi, Dönemi, Hakkında Bilgi

1340-1431 yılları arasında İran’ın batısı ile Kuzey Irak’ta hüküm süren Moğol hanedanı.

Hanedana adını veren Celâyir büyük bir Moğol kabilesidir, Bu kabile Moğo­listan’ın doğusunda Onon ırmağı kıyıla­rında ve Moğolistan’ın merkezi Karakurum civarında göçebe olarak yaşıyordu. X. yüzyılda Hıtaylar’ın saldırılarına uğ­rayan Celâyirliler zayıfladılar. Ancak bir müddet sonra toparlanarak Cengiz Han’ın kabilesi olan Kıyâtlar’a saldırıp kayıp ver­dirmelerine rağmen Cengiz Han’ın ata­larından Kaydu’nun şiddetle karşılık vermesinden sonra onlarla anlaşmışlar ve daima dost ve müttefik kalmışlardır.

Celâyirliler, Cengiz Hanın seferlerine yardımcı kuvvet olarak katılıp onun cep­helerde galip gelmesine yardımcı olmuş­lardır. Meselâ Cengiz’in Çin seferinde or­dunun sol kanat kumandanı olup Çin’in kuzey kısımlarının ele geçirilmesinde bü­yük yararlık gösteren, Cengiz’in gelişen olaylar sebebiyle Çin’den ayrılarak Tür­kistan ve Mâverâünnehir seferlerine çık­tığı sırada kendisine Çin’de vekâlet edip ordusunu idare eden Moğol kumandanı Mukalı Noyan, Celâyirliler’in Cat kabilesi reislerindendi. Bunun oğulları da sonra­ları yine devlet hizmetinde önemli mev­kilerde bulunmuşlardır.

Cengiz Han Moğol, Türk, Tibetli vb. kavimlerin boylarını dağıtarak kendi as­lî kuvvetleriyle karıştırıp meydana ge­tirdiği yeni ordu birliklerine Celâyirliler’i de dahil etmişti. Bu sebeple Celâyirliler Moğolistan, Çin. Türkistan, Mâverâün­nehir ve Kıpçak bölgesine kadar çeşitli sahalara dağılmışlar, bir kısmı da İlhan-lılar’ın maiyetinde İran ve Irak’a kadar yayılmışlardır.

İçinde yaşadıkları kavimlere göre nü­fus bakımından daha az olmaları, coğ­rafî yerleşmeye göre Moğol kalmalarını da zorlaştırmıştır. Moğolistan’da kalan­ların dışında Çin’dekiler Çinlileşiyor, Tür­kistan, Kıpçak, İran ve Irak’takilerin bü­yük bir bölümü dinin de tesiriyle Türk-ler’in içerisinde benliklerini kaybediyor­lardı. Çağatay ve Timur’un kumandanla-rıyla İlhanlılar’ın devlet idaresinde önem­li mevkilerde bulunan Celâyirliler’in sa­yısı bir hayli kabarıktır. İlhanlı Devleti’ne hizmet eden Celâyirliler’in en meş­hurları ise Hülâgû ile Bağdat’a giren ve Suriye seferine katılan İlkân Noyan ile Geyhatu zamanında beylerbeyilik yapan oğlu Ak Boğa ve bunun Gazan Han ve Olcaytu zamanında valilik yapan oğlu Emîr Hüseyin’dir.

İlhanlı Hükümdarı Ebû Saîd Bahadır Hanın ölümüyle başlayan taht kavgala­rı sırasında bağımsız bir devlet kurmak için fırsat bekleyen Emîr Hüseyin’in oğ­lu Hasan, önce şehzadelerden Muhammed’i destekleyerek onun ilhan olması­nı sağladı; ancak şehzadeler arasındaki kanlı mücadeleleri kışkırtmaktan da geri durmadı. Bu karışıklıklardan faydala­narak büyük dedesi İlkân’a nisbetle İlkânlılar. kabilesine nisbetle de Celâyirli­ler adıyla anılan bağımsız bir devlet kur­du (1340). Emîr Çoban’ın torunu Şeyh Hasan “la karıştırılmaması için kendisi daha ziyade Hasan-ı Büzürg diye anıl­mıştır.

Hasan’ın ölümünden sonra yerine oğ­lu Şeyh Üveys geçti (1356). Üveys 1358’de Azerbaycan ile Tebriz’i, 1364’te Mu­sul ve Diyarbekir’i ele geçirerek devletin sınırlarını genişletti. Üveys’in oğlu Şeyh Hüseyin, İran’ın doğu bölgesinde bulunan Muzafferiler ve Kara koyun tular ile mü­cadeleye girdi (1374). Hüseyin’in 1382-de ölümüyle devlet zayıflamaya başladı ve onun İki kardeşi Ahmed ile Bayezid arasında paylaşıldı.

Sultan Ahmed Celâyir’e Azerbaycan ve Irak, Bayezid’e ise geri kalan bölgelerle Irâk-ı Acem verildi. İki kardeş arasında­ki mücadele 1384’te Ahmed’in Bayezid’i esir alması ile sonuçlandı. Timur’un bu tarihten başlayarak Kuzey İran ile Erme­nistan’ı ve daha sonra 1393’ten itiba­ren de Bağdat, Diyarbekir ve el-Cezîre bölgelerini ele geçirmesi, Ahmed Celâyir’i Memlûk sultanına sığınmaya mec­bur ettti. Ancak Ahmed, Timur Semerkant’a dönünce Memlûk Sultanı Berkuk’un yardımı ile Bağdat’ı geri aldı. Da­ha sonra Karakoyunlu Kara Yûsuf ile bir­likte Timur’a karşı giriştikleri mücade­leyi kaybedince tekrar Mısır’a kaçtılar (1400). Fakat Timur’dan korkan Mısır hükümdarı onları kabul etmeyince Os­manlı Hükümdarı Yıldırım Bayezid’in ya­nına gittiler. Timur’un Yıldırım Bayezid”den bunları kendisine teslim etmesini istemesi ve bu isteğin Yıldırım Bayezid tarafından reddedilmesi, Ankara Savaşı’na (1402) sebebiyet veren olaylardan biridir. Sultan Ahmed Celâyir, Timur-Yıldırım mücadelesini fırsat bilerek Bağ­dat’ı ele geçirdiyse de daha sonra bura­yı Karakoyunlu Kara Yûsuf’a bırakmak zorunda kaldı ve ancak Timur’un 1405’te ölümünden sonra tekrar Bağdat’a hâ­kim olabildi. Bir müddet sonra Karakoyunlular’la arası açılan Sultan Ahmed onlarla yaptığı mücadeleyi kaybedince kaçmaya çalışırken yakalanıp çocuklarıy­la birlikte öldürüldü (813/1410).

Ahmed’in ölümünden sonra Celâyirli­ler’in başına henüz küçük yaşta bulu­nan Şah Veled, ardından Şah Mahmud, Üveys ve Muhammed tahta geçmişler­dir. Sultan Ahmed Celâyir’in torunu olan Hüseyin son hükümdar olarak tahta ge­çip bazı yerleri ele geçirdiyse de Karakoyunlu Şah Muhammed b. Kara Yûsuf’un saldırısına mâruz kalınca Hille Kalesi’ne kaçtı. Uzun bir kuşatmadan sonra Karakoyunlular kaleyi ele geçirip Hüseyin’i öldürdüler (1431)- Bu şekilde Celâyirliler hanedanı son bulmuş oldu.

Celâyirtiler teşkilât bakımından İlhanlı Devleti ile tam bir benzerlik içindedir. Esasen devletin kurucuları ve ilk yıllar­da idarî kadroya tayin edilenler daha ön­ce İlhanlılar’ın hizmetinde çalışmış kim­selerdi. İdarî teşkilât şu divanlardan olu­şuyordu: Dîvân-ı saltanat, dîvân-ı vezâret, dîvân-ı istîfâ, dîvân-ı işrâf, dîvân-ı uluğ bitikçi, dîvân-ı nazar, dîvân-ı kaza ve dîvân-ı inşâ. Celâyirliler zamanında çok sayıda Türk Irak’a yerleşmiş ve Türk­çe Arapça’dan sonra ikinci önemli dil ha­line gelmiştir. Yine bu dönemde Bağdat ve çevresi imar edilmiş, ilim ve sanat er­babı hanedan mensupları tarafından ko­runmuştur.

CELÂYİRLİ
HÜKÜMDARLARI

Hasan-ı Büzürg
740/1340

I. Üvevs
757/1356

I. Hüseyin
776/1374

Ahmed
784/1382

Sah Veled
813/1410

Sah Mahmud
814/1411 (birinci defa)

II. Üvevs
818/1415

Muhammed
824/1421

Sah Mahmud
825/1422 (ikinci defa)

II. Hüseyin
827-835(1424-1431).

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski