Cennetü’l-Muallâ, Mekke’nin en eski mezarlığı.
Câhiliye devrinden bugüne kadar Mekke mezarlığı olan ve Harem-i şerifin yaklaşık 2 km. kuzeyinde Mescidü’l-cin yakında bulunan bu yer, İslâm öncesi kaynaklarda ve ilk devir İslâm tarihlerinde Hacûn diye geçmektedir. Hz. Peygamber’in dedelerinden Kusay ile Abdülmuttalib’in ve amcası Ebû Tâlib ile hanımı Hz. Hatice’nin Hacûn Mezarlığı’na defnedilmiş oldukları bilinmektedir. Rivayete göre Kusay Hacûn’a gömüldükten sonra burası mezarlık olarak kullanılmıştır.
İslâm’dan önce Mekke Ma’lât ve Mes~fele adıyla iki kısma ayrılmıştı. Şehrin ileri gelenleri, mezarlığın bulunduğu Ma’lât adlı yukarı mahallede otururlardı. Yâküt, Hacûn’un Mekke’nin yukarı tarafında bir dağ olduğunu, yanında şehir mezarlığının bulunduğunu söylemektedir.
Mekke fethinde Resûlullah çadırını Hacûn’a kurdurmuştu. Hacûn zamanla Ma’lât olarak anılmaya başlandı. Mezarlık da Makberetü’l-Ma’lât diye meşhur oldu. Arapça kaynaklarda kelime ba-zan sonundaki “tâ” harfi düşürülerek yazılmış, Türkçe eserlerde de bazan bu şekliyle, bazan da sonundaki “elif” harfi “yâ’ya dönüştürülerek imlâsı ile kaydedilmiş ve muhtemelen bundan dolayı Türkler kelimeyi “Muallâ” şeklinde okuyagelmişlerdir. Hz. Peygamberin Mekke kabristanını göstererek, “Bu kabristan ne güzeldir!” demesi, Hz. Hatice’nin burada medfun bulunması, ayrıca Medine’deki Bakî’ Mezarlığı’nın Türkler arasında “Cennetü’l-Baki” olarak anılmasından dolayı Mekke’deki bu mezarlığa “Cennetü’l-Muallâ” denilmiş olmalıdır.
Hz. Hatice’nin Cennetü’l-Muallâ’daki kabrinin yeri 729 (1328-29) yılına kadar bilinmiyordu. Bu tarihte görülen bir rüya üzerine kabir yerinin tesbit edildiği ve üzerine bir türbe yapıldığı rivayet edilir. Ayrıca Kanunî Sultan Süleyman 950 (1543-44) yılında Hz. Hatice’nin kabrinin üstüne yüksek kubbeli bir türbe yaptırmış ve bir de türbedar görevlendirmiştir.
Evliya Çelebi’nin bildirdiğine göre Cennetü’l-Muallâ’da yetmiş beş adet kubbeli mezar, Hz. Peygamber’in dedesiyle amcasının kabirlerinde de kubbeli türbeler vardı. Ancak bunlar diğer türbeler gibi süslü değildi ve türbedarları da yoktu. Acem hacıları, Hz. Alinin babası Ebü Tâlib’in kabrini ziyaret ederlerdi. Hz. Hatice’nin türbesinin 1296 (1879) yılında tamir edildiğini haber veren Eyüp Sabri Paşa, Mekke halkının her ay Cen-netü’l-Muallâ’ya giderek hatim ve mev-lid okuduğunu söyler.
1925 yılında Mekke Suûdîler’İn eline geçtikten sonra Abdülazîz b. Suûd’un emriyle 1926’da Cennetü’l-Muallâ’daki bütün türbeler yıktırılmış ve mezar taşları kaldırılmıştır. Bugün de hiçbir türbe ve mezar taşının bulunmadığı Cenne-tü’l-Muallâ yine mezarlık olarak kullanılmaktadır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi