Çadır Mehterleri Tarihçesi, Görevleri, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Çadır Mehterleri, Osmanlı Devleti’nde padişahın çadırlarını kurup kaldıran ve koruyan teşkilâta verilen ad.

Sefer veya göçlerde, ayrıca lüzumu ha­linde çadırları kuran ve “hayme-i hâssa” denilen çadır mehterleri “oda” tabir edi­len dört bölüğe ayrılmıştı. Bu dört bö­lükten başka yedi otakça, iki nakışça, on altı çadır dikici ve iki de perdeci vardı. Çadır mehterleri arasında cellât görevi yapan bir sınıf daha bulunuyordu. Bun­lardan dört veya beş kişi. her gün sara­yın orta kapısında padişahın yahut sad­razamın emirlerini yerine getirmek için nöbet tutardı.

İlk defa Fâtih Sultan Mehmed döne­minde Mehterân-ı Hayme Cemaati adın­da bir teşkilât kuruldu. Bu sırada yaklaşık otuz yedi kişiden ibaret olan bu topluluğa yevmiyesi 7 akçe olan bir ket­hüda başkanlık etmekteydi. Daha sonra­ki tarihlerde bu kethüda mehteranbaşı, sermehterhâne-i hayme, sermehterhâne-i hayme-İ hâssa, hayme mehterbaşısı, mehterhane nâzın, mühimmât-ı hay­me nâzın, hassa mehterbaşısı gibi un­vanlarla anıldı. Görevli diğer personelin de mehter şakirdi, mehterhâne-i âmire zabiti, mehterhâne-i âmire neferi, hay-medûz şakirdi gibi unvanları vardı.

XVII. yüzyıl başlarında sayıları 835 ki­şiye ulaşan çadır mehterleri, yüzyılın so­nunda 2000 kişilik bir teşkilât haline gel­di. XVIII. yüzyıl sonlarına doğru ise mev­cutları, her birinde 861 kişi olmak üzere dört bölüğe ulaştı. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra çadır meh­terleri teşkilâtı Hıyâmiye Nezâreti adını alarak görevini sürdürmeye devam etti.

Çadır mehterlerinin oturdukları yere mehterhâne-i hayme-i hâssa kışlağı, hay­me mehterleri kışlağı gibi isimler veril­mekteydi. Çadır malzemesi ve mühim­matının korunup toplandığı yer de meh­terhâne-i mühimmat ambarı, hassa mü­himmat ambarı adlarını taşımaktaydı.

Atmeydanı’nın batısındaki Aslanhane’nin bitişiğinde terziler cemaatinin iş yerleri vardı. Gerek Ağakapısı esnafın­dan olması, gerekse terzilerin iş yerin­den pek uzak bulunmaması gereken ça­dır mehterleri teşkilâtının da bu civar­da olması kuvvetle muhtemeldir. Sulta­nahmet’te şimdiki Tapu Dairesi yakının­da Mehterhâne-i Âmire Kasr-ı Hümâyu­nu adlı bir kasrın varlığı bilinmektedir. Bu kasır çadır mehterlerinin kışlası ya­kınında bulunduğu için bu isimle anıl­maktaydı. Bu da çadır mehterleri kışla­ğının Sultanahmet’te olduğunu kesin­leştirmektedir. Mehterhane Kasrı 1807’de çıkan bir yangında kışla ile bir­likte yanmış, bu yangında çok sayıda ça­dır, taht, halı ve murassa’ madenî eşya da zayi olmuştur. 1816 tarihli bir mas­raf belgesinden bu kasrın yeniden inşa edildiği öğrenilmektedir. Yeni kasrın, ya­pımından yaklaşık on yıl sonra kışla İle birlikte bir defa daha yandığı belgeler­de kayıtlı ise de ne derece tahrip oldu­ğu bilinmemektedir.

Başta otağ-ı hümâyun olmak üzere bütün saray çadırlarını dikmek, muha­faza etmek, bunları seferlerde ve tören­lerde taşımak, kurmak, zaman zaman havalandırmak ve temizlemek, çadırla­rın içindeki mefruşatı dikmek, temizle­mek, ayrıca muhtelif saray ve kasırların mefruşatını dikmek ve korumak, çadır­ların imali için gerekli malzemeyi temin etmek çadır mehterlerinin görevleri ara­sında bulunuyordu. Bazı durumlarda sa­ray bünyesindeki dikici mehterleri yeterli olmadığı zaman Bursa, Edirne ve Şam’dan ustalar temin ediliyor, bazan da bu merkezlere çadır siparişleri verili­yordu. Nitekim 1750’de Halep’te bir otağ-ı hümâyun diktirildiği bilinmekte­dir. Ölen veya azledilen sadrazamların ve paşaların çadırları belli bir bedel kar­şılığında satın alınarak çadır mehteri am­barlarında muhafaza edilir, bu ambar­larda her zaman çadır imali için kullanıl­ması gereken bol miktarda malzeme bu­lundurulurdu. Bunlar arasında kirpas çe­şitleri, atlaslar, astar kumaşları, pamuk bezleri, çuha, yün, sim, sırma, kolan ve ip en çok bilinen çeşitlerdi.

Otağ-ı hümâyun daima iki takım ha­linde bulundurulurdu. Çadır mehterleri, sefere çıkan padişah ve serdâr-ı ekreme ait otağlar kompleksini her zaman bir İleri menzilde hazır bulunacak şekil­de kurardı. Seferler ve hac kafileleri dı­şında özel törenlerde, biniş törenlerin­de de çadır mehterlerine önemli görev­ler düşerdi. Çadır mehterleriyle yakınlı­ğı olan yardımcı kuruluşlardan biri de Has Ahur mensuplarıydı. Hacca gidişler ve seferler sırasında çadırlar ve malze­meleri Has Ahur seyisleri tarafından yö­netilen at, deve gibi binek hayvanlarının yardımıyla taşınırdı. Has Ahur seyisleri, büyük mîrâhura ve küçük mîrâhura bağ­lı olmak üzere iki kısma ayrılıyordu. Bu gruptan küçük mîrâhura bağlı olanlar çadır mehterlerine yardımcı olan kişi­lerdi ve bunlara mehterân-ı âhûr-ı kü­çük adı verilirdi.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski