Çağatay Hanlığı Nerede Kuruldu, Tarihçesi, Dönemi, Hakkında Bilgi

Çağatay Hanlığı, 1227-1370 yıllan arasında Mâverâûnnehir, Yedisu ve Doğu Türkistan’da hüküm süren bir hanedan.

Adını Cengiz Han’ın oğlu Çağatay’dan alır. Çağatay Han’ın ölümünden sonra torunu Kara Hülâgû (1241-1246), daha sonra da oğullarından Yesü-Mengü (1246-1251) Çağatay hanı olmuşlardır. Bu dö­nemde Çağatay hanları Karakurum’daki büyük hanlığa karşı müstakil hareket edemediler. Nitekim 1251’de toplanan kurultayda Toluy”un oğlu Mengü’nün bü­yük han seçilmesiyle Kara Hülâgü tek­rar Çağatay Hanlığı’nın başına getirildi; ancak aynı yıl ölümü üzerine kansı Erge­ne Hatun oğlu Mübarek Şah adına naibe olarak ülkenin yönetimini eline aldı.

1259’da büyük kağan Mengü’nün ölü­münden sonra kardeşleri Kubilay ile Ank-Buka taht mücadelesini sürdürürken Ça­ğatay’ın torunu ve Baydar’ın oğlu Algu da Ank-Buka adına Türkistan’da faali­yet göstermeye başladı. Çağatay Hanlı­ğı topraklan yanında Hârizm ve Afganis­tan’ı da ele geçiren Algu, Kubilay Han’ın da desteğiyle Batu Han zamanında Altın Orda’ya geçmiş olan Çu ve Yedisu hav­zalarını yeniden Çağatay Hanlığı toprak­larına kattı. Bunun üzerine Ergene Ha­tun ile Mâverâünnehir hâkimi Mesud Yalvaç, Algu’yu Ank-Buka’ya şikâyet et­tiler. Bu gelişmeler Algu’yu Arık-Buka’-dan uzaklaştırırken Kubilay Han’a yaklaştırdı. Bu sırada Algu Ergene Hatun İle evlenip Mesud Yalvac’ı da eski göre­vine iade etmek suretiyle meseleyi çöz­dü ve Çağatay hanı oldu (1260-1266)- Bu sebeple Algu Çağatay Hanlığı’nın gerçek kurucusu Kabul edilmektedir. Algu’nun 1266’da ölümünden sonra Ergene Hatun’un oğlu Mübarek Şah Çağatay hanı ilân edildi. Mübarek Şah Çağatay oğul­lan arasında İslâmiyet’i kabul eden ilk hükümdardır. Fakat aynı yıl içinde Ku­bilay Han tarafından desteklenen Çağa­tay’ın başka bir torunu Barak Han, Mü­barek Şah’ı tahttan indirerek kendisini Çağatay hanı ilân etti (1266-1271). İslâ­miyet’i seçerek Gıyâseddin lakabını alan Barak, büyük hanlık için Kubilay ile Kaydu arasındaki mücadele sırasında her iki tarafa karşı Çağatay Hanlığı’nın menfa­atlerini korumaya çalıştı. 1269’da Talaş ovasında toplanan kurultayda, hanlığın kuruluşundan beri bir iç mesele halinde devam eden “yerleşik-göçebe mücadelesi’ne geçici de olsa bir çözüm buluna­bildi. Buna göre şehzadelerin bozkırda­ki yaylak ve kışlaklarla yetinmeleri, ekili topraklardan sürülerini uzak tutmala­rı ve şehirlerin idaresine karışmamaları­na karar verildi. Bu kurultayın ardından, Ögedey Han soyundan gelen ve daha son­raları Çağatay Hanlığından İli havzasını alarak Kubilay’a karşı mücadele eden Kaydu. Çağatay Hanlığı üzerinde mutlak bir hâkimiyet kurdu. Bu dönemde Ba­rak Han’dan sonra Çağatay hanı olan Nikibey Han (1271-1274) ile Buka Timur Han (1274-1277) Kaydu”nun (ö. 1303) vassâl’ı durumunda idiler. Barak Han’ın oğ­lu Tuvâ Han zamanında (1282-13071 Or­ta Asya’da Çağatay sülâlesinin hâkimi­yeti yeniden kuruldu. Tuvâ Han’ın ölü­münün ardından yerine geçen oğlu Küncük Han (1307-1308) ve Taliku Han’dan (1308-1309) sonra 1309’da Tuvâ Han’ın oğlu Kebek’İn (Köpek, Kobek) gayretiyle toplanan kurultayda Kebek’in ağabeyi Esen-Buka han seçildi (1309-1320).

Arık-Buka ve Kaydu’ya karşı verdiği mücadeleden sonra Çin ve Türkistan’da “Büyük Han” olarak tanınan Kubilay Han, Ceyhun nehrine kadar uzanan toprakla­rı ele geçirdi. Torunu ve halefi Kağan Ti­mur ise Ögedey ve Çağatay oğullan üze­rinde mutlak hâkimiyet kurdu. Bu mü­cadeleler Mâverâünnehir ve Türkistan’­da ziraatın ve ticarî hayatın çökmesi­ne sebep oldu. Esen-Buka Han’dan sonra Çağatay tahtına kardeşi Kebek Han (1320-1326) geçti. Kendisi müslüman ol­madığı halde onun zamanında İslâmiyet Moğollar arasında yayıldı. Kebek Han. Buhara’nın güneydoğusundaki Nahşeb’i (Karsı) merkez olarak seçince ülkenin si­yasî merkezi Yedisu bölgesindeki Cungarya’dan Mâverâünnehir’e kaydı. Ke­bek Han zamanında gümüş sikkeler, di­nar ve dirhemler kesilmiş ve bu sikke­lere sonraları “kebekT (köpekî, kobekî) denilmiştir. Ölümünden sonra kardeşle­ri İlçigiday ile Tuvâ Timur’un da aynı yıl içinde ölmeleri üzerine Kebek’in diğer kardeşi Tarmaşirin tahta geçti (1326-1334). Tarmaşirin İslâmiyet’i kabul ede­rek Alâeddin adını aldı ve İlhanlılar’a kar­şı Delhi Türk Sultanı Muhammed’le İtti­fak kurmak İstedi. Bu dönemde Mâverâünnehir ile diğer İslâm ülkeleri arasın­daki ticarî ve siyasî münasebetler geliş­ti. Ancak Tarmaşirin Han’ın Mâverâünnehir’de oturması ve İslâm ülkeleriyle dostluk bağlannı güçlendirmesi, atlı – gö­çebe hayatı sürdüren ve Moğol gelenek­lerine bağlı olan çevreler taralından tas­vip edilmedi. İbn Battüta’ya göre Çağa­tay hanının yılda bir defa doğuya, yani Çin ile komşu olan Almalığ şehrinin bu­lunduğu eyalete gitmesi âdettendi. Çün­kü Almalığ devletin kuruluşundan beri başşehirdi. Halbuki Tarmaşirin Han dört yıl boyunca Almalığ’a gitmemişti. Bu yüz­den Türkistan’da yeniden karışıklıklar çıktı ve Tarmaşirin tahttan indirilerek öldürüldü. İbn Battûta’nın da kaydetti­ği gibi İslâmiyet’in Çağatay Hanlığı’nda yayılması ve Tarmaşirin Han’dan destek görmesi üzerine Yedisu ve Cungarya’da-ki Moğol beyleri Tarmaşirin Han’ı taht­tan indirerek eski Çağatay Hanlığı’nı ye­niden canlandırmak istemişlerdi. Bu olay. Cengiz Han’ın geleneklerinin yaşadığını göstermesi bakımından önemlidir. Bu gelişmelerden dolayı olmalıdır ki Mâve-râünnehir’deki müslüman halk Moğol beylerine çad (haydut) adını vermiştir.

Tarmaşirin Han’ın öldürülmesinden sonra başlayan karışıklıklar otuz yıl de­vam etmiş, Çağatay Hanlığı, birisi yerle­şik ve müslüman halkın çoğunlukta ol­duğu Mâverâünnehir, diğeri de atlı – gö­çebe unsurun hâkim olduğu ve Moğol geleneklerine bağlı Moğolistan kolu ol­mak üzere ikiye ayrılmıştır. Moğolistan kolunun merkezi yeniden İli havzasına taşınmış, Mâverâünnehir kolu ise Karşı şehrini merkez yapmıştır. Müslüman ko­lun başına Çenkşi Han (1335-1337), Bo­zan Han (1337-1338) ve Yesü-Timur (1338-1340) geçmiştir. Birliğin sağlanamaması yüzünden gerek içeride gerekse dışanda devleti tehdit eden meseleler halle­dilememiş, devlet içinde Türkmen bey­lerinin nüfuzu her geçen gün artmıştır. Kazan Timur Han (1343-1346), Türkmen beylerinin desteğiyle hanlığını korumuş-sa da yine onlann isyanı sonucu tahttan indirilerek öldürülmüştür. Bu tarihlerde Mâverâünnehir’e hâkim olan batı kolu Türkmen beylerinin idaresine girdi. Da­ha sonra bu Türkmen beyleri arasında en nüfuzlusu olan Emîr Kazgan, Çağa­tay soyundan olmadığı halde devletin başına geçti. Emîr Kazgan zamanında (1346-1358) Çağatay Hanlığı’nın Mâverâ­ünnehir kolu içerisinde Türk nüfuzu da­ha da arttı. Emîr Kazgan atlı-göçebe ha­yatını yerleşik hayata tercih etmiş ol­malı ki kış mevsimini Ceyhun nehri boy­larında, yazı ise Balçuan dağlarında ge­çirmeye başladı ve yerleşik halkın arazi­sine zarar verdirmediği için onlann da sevgisini kazandı. Nitekim yerine geçe­cek olan oğlu Abdullah, babasından izin almadan Hârizm üzerine bir akın yapa­rak Hârizmliler’den 200 tuman kurtuluş akçesi alınca Emîr Kazgan oğlunu şid­detle azariamıştır. Emîr Kazgan’m ölü­münden sonra Doğu Çağatay Hanı Tuğluk Timur Mâverâünnehir’i işgal etti. Emîr Kazgan’ın yerine geçen oğlu Emîr Abdullah’ın (1358-1359) Semerkant’ı baş­şehir yapması iyi karşılanmadı ve taht­tan indirildi. Birkaç yıl süren karışıklık­tan sonra hâkimiyet Emîr Kazgan’ın to­runu Emîr Hüseyin’e geçti ve Timur Hü­seyin ile iş birliği yaparak Tuğluk Timur’u bölgeden uzaklaştırdı. Daha sonra Hü­seyin’i de bertaraf edip 1370’lerde Mâverâünnehir’e fiilen hâkim oldu. Onun ve Timuriu hanedanının tayin ettiği Ça­ğatay prensleri, aynca Ögedey soyun­dan gelen bazı emîrler IX. (XV.) yüzyıla kadar İsmen hükümdar olarak kaldılar. Timurlular 1448’de Mâverâünnehir “i is­tilâ edince artık bunların isimlerinden de bahsedilmez oldu.

Almalığ, Kâşgar ve Aksu’yu merkez edinen Çağatay Hanlığı’nın Moğolistan kolu ise ne Timur ne de halefleri tara­fından ortadan kaldınlabildi. Bu son Çağataylılar arasında Veys Han (ö. 1428) ile iki oğlu II. Esen Buka (ö. 1462) ve Yûnus (ö. 1487) zikredilebilir. İki kardeş Çağatay topraklarını aralarında bölüştüler. Yü-nus’un kızı Kutluğ Nigâr Hanım Timuriu şehzadesi Ömer Şeyh ile evlendi ve oğul­lan Bâbür Taşkent’i Timurlular’dan ala­rak hanlığı ihya etti. Fakat bunun oğul­lan Sultan Ahmed ile Mehmed, X. (XVI.) yüzyılın başlarında batıdaki bütün top­raklarını Şeybânîler’e kaptırdılar. Doğu­daki topraklan ise XI. (XVII.) yüzyılın son-lannda bölgedeki dinî liderlerin eline geç­ti. Böylece Çağatay hanedanının bu ko­lu da ortadan kalkmış oldu.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski