Cizvitler, Katolik Hıristiyanlığın îsâ Cemiyeti de denilen ikinci büyük tarikatı.
Tarikatın kurucusu Ignatius Loyola (ını-go Löpez de Loyola) 1491 “de Kuzeybatı İspanya’daki Bask bölgesinin Guipûzcoa eyaletinde doğdu. Gençliğinde Kral Ferdinand’ın sarayına intisap ederek askerî eğitim gördü. 1521’deki Pamplona muhasarası esnasında yaralandıktan sonra askerlik mesleğini bıraktı. Bu sırada tesadüf eseri okuduğu bir kitabın etkisiyle teolojiye yönelen ve “Mesih’in askeri” olmaya karar veren Loyola, Manresa Manastın’na girerek bir yıl kadar (1522-1523) tam bir keşiş hayatı yaşadı; manastırda iken Exercices Sprituels adlı eserini yazmaya başladı. 1523’te Kudüs’ü ziyaretinden sonra Alcala, Salamanque ve Paris üniversitelerinde tahsil gördü. Barselona’da Latince öğrendikten sonra felsefe tahsiline ağırlık verdi ve Paris Üniversitesi’nde felsefe alanında mastır yaptı (1534).
Loyola’nın Paris’te çevresine topladığı altı öğrenci Cizvit tarikatının ilk çekirdeğini oluşturdu. Bu öğrenciler 15 Ağustos 1534’te Montmartre’daki Meryem Kilisesi’nde fakirlik, iffetlilik ve bir an önce Kudüs’e giderek hıristiyan olmayanları bu dine davet etme, eğer oraya gi-dilemezse papanın hizmetine girme yemini ettiler; bir yıl sonra Venedik’te buluştuklarında Kudüs’e gitmenin imkânsızlığını görünce papanın hizmetine girdiler. 1537’de papaz tayin edilen Loyola, 1539’da tarikatın kurallarının ilk taslağı olan Formula Instituti’yi kaleme aldı. 1540’ta Papa III. Paul “Regimini mi-litantis ecclesia” tamimiyle tarikatın kurulmasını kabul etti; yedi ay sonra da Loyola tarikatın başkanı seçildi. 1551′-de Roma’da şimdiki adı Gregoriana Üniversitesi olan Roma Koleji’ni ve Almanya için din adamı yetiştirmek maksadıyla da Alman Koleji’ni kurdu. 1556’da ölen Loyola, 1609’da aziz olarak kabul edilmiş, 1622’de de kilisenin resmî azizler listesinde yer almıştır.
Loyola, kurduğu tarikata “îsâ Cemiyeti”[375] adını vermiştir. Cizvit (Jesuıte) terimi ise bu tarikatın kurutuşundan önce de vardı ve Ortaçağ hıristiyan düşünürlerine göre bir hıristiyan öldükten sonra “Jesuita” (bir başka îsâ) oluyordu. XVI. yüzyılın başından itibaren bu kavram farklı bir muhteva kazanarak “sahte îsâ” veya “ikiyüzlü” mânasında kullanılmaya başlandı. İlk defa 1544’te “entrikacı, düzenbaz” anlamında, muhalifleri tarafından îsâ Cemiyeti mensupları için de kullanılan bu terim, gerçek manasıyla Tsâ Cemiyeti’nin diğer bir ismi oldu; ancak aşağılayıcı anlamıyla kullanımı da devam etti.
Müslümanlarla yapılan uzun mücadeleler sebebiyle halkın Hıristiyanlığa daha çok bağlandığı XVI. yüzyıl İspanya’sında ateşli bir İspanyol Katoliği olan Loyola. gençliğinde okuduğu şövalye romanları ve İslâm’a saldırılarla dolu Leğende doree’nin tesiriyle hem bir din kahramanı ve Tanrı şövalyesi olma, hem de bu yolda her güçlüğe göğüs gerecek bir ekip kurma düşüncesiyle yola çıkmıştı. Cizvitler’in hedefi bütün insanlığı hıristiyanlaştırmak ve hıristiyan olanların inançlarını hiç tâviz vermeden yaşamalarını sağlamaktı. Bundan dolayı Loyola, gerek bu teşkilâta girmek gerekse iyi bir Cizvit olarak yetişmek için oldukça katı ve sert kurallar koymuştu. Exerci-ces Sprituels adlı eserinde kişinin ilâhî irade ve rızâyı hangi yollarla bulabileceğini en ince ayrıntılarıyla açıklamış, For-mula Instituti’de ise tarikata girme, yetişme ve görevlerle ilgili kuralları tesbit etmişti. Cizvitler başlangıçta örnek bir ruhban hayatı sürerek, Luther’in hareketinin aksine kilise içinde kalarak reformlar yapmak İstiyorlardı ve bu noktada diğer tarikatlardan farkları yoktu. Ancak Constitutions (kurallar) kitabında ortaya konan sistem ve metotlar onları diğerlerinden farklı kılmaktaydı ve bu sebeple de diğer tarikatlardan daha fazla üne kavuşmuşlardı. İlk taslağı 1539′-da kaleme alınan ve geçici şekliyle 1551’de ilân edilen bu kurallar, Cizvit adayları için on yılı aşan bir eğitim ve öğretim süresi tesbit etmişti. Bu süre iki yıllık çömezlik döneminden sonra felsefe tahsili, beşerî ilimlerden birinde uzmanlaşma, staj ve dört yıllık teoloji tahsilini kapsıyordu. Ardından aday bir yıllık ikinci adaylık devresini yaşıyor ve daha sonra fakirlik, iffetlilik. itaat ve papaya bağlılık yeminleri etmek suretiyle tarikatın üyesi oluyordu. Tarikat başkanı ölünceye kadar görevde kalıyor, ona mutlak itaat şart koşuluyordu. Bizzat Loyola’nın ifadesine göre, “Tarikat müntesiplerine düşen cevap vermek değildir, niçin demek de değildir; ancak yapmak veya ölmektir”.
Tarikatta rahipliğe tayin yaşının alt sının otuzdur. Genellikle aday otuz yaşın hayli üstünde bir üyeye bağlanırdı. Tarikatta her Cizvit rahibi İçin yılda bir defa sekiz günlük veya hayatta iki defa otuzar günlük bir inziva ve yoğun ibadet döneminden geçme yükümlülüğü konulmuştur.
Roma’da oturan ve papaya daima bağlı kalan tarikat reisine, Cizvitler’in faaliyette bulundukları bölgelerin temsilcilerinden oluşan bir yardımcılar meclisi refakat eder. Genel meclis tarafından seçilen tarikatın reisi, kendisinde toplanan otoriteyi tarikatın ileri gelen üyeleri ve tayin ettiği yetkili kimselerle bir ölçüde paylaşır. Bu sonuncular arasında “rektör” diye adlandırılan üniversite ve bölge ileri gelenleri de vardır. Tarikatın üyeleri bu üst mevkide olanların yanında ders veren rahipler, rahip adayları ve ruhanî olmayan yardımcılardan oluşur. Bizzat Loyola tarafından hazırlanan bu kurallar, açıklandığında sıkıntı doğuracağı endişesiyle onun ölümüne kadar gizli tutulmuş, 1558-1559’da basılmakla birlikte satışa çıkarılmayarak sadece hizmet için kullanılagelmiştir. Cizvitlik, gerek teşkilât kurallarının oldukça sert oluşu ve gizli tutulması, gerekse teşkilât yapısı sebebiyle masonluğa benzetilmiştir.
Cizvit tarikatının misyonerlik faaliyeti yanında çok önemli diğer bir hedefi de eğitim ve öğretim müesseseleri kurmaktı. Nitekim Cizvitler’in kurduğu müesseseler zamanla Katolik kilisesinin başlıca öğretim teşkilâtı haline gelmiştir.
Cizvit tarikatının tarihî seyrini üç dönemde ele almak mümkündür.
1- 1540-1773 dönemi. Cizvit tarikatının 1540’ta resmen kuruluşundan itibaren 1640 yılına kadar geçen dönem tarikat tarihinde altın çağ olarak kabul edilmektedir. Loyola öldüğünde tarikatın 1000 üyesi, 150 kadar da kolej, lojman gibi muhtelif tesisleri vardı. Yüz yıl sonra üye sayısı 15.000’e, teşkilât sayısı da 550’ye çıktı. Bu dönemde Japonya, Habeşistan ve Kanada’da bazı başarısızlıkları ve kayıpları olmasına rağmen tarikat Çin’de ve Paraguay’da Önemli ve sağlam bir noktaya ulaşmıştı. St. Francis Xavier’in 1541-1552 yılları arasında Hindistan ve Ja-ponya’daki çalışmalarıyla başlayan misyonerlik faaliyetleri sonucu Hıristiyanlık bu iki ülkede hayli mesafe almıştır. XVI-XVII. yüzyıllarda tarikat çok çeşitli yerlerde teşkilâtlar kurmuş, Çin, Amerika (yerlilerin yaşadığı bölgeler), Kongo, Brezilya, Habeşistan, Güney Afrika, Yukarı Mısır, Peru, Meksika. Tataristan, Tibet gibi ülkelere heyetler gönderilmiştir. Bu dönemde açılan kolejlerdeki öğrenci sayısı 150.000’e ulaşmıştı. 1773’te ise Cizvitler’in sayısı 23.000’i, tesislerin sayısı 1600’ü bulmuştu. 800 kolejde 15.000 öğretmen görev yapıyordu. Cizvitler, Katolik dünyasının başlıca Öğretim teşkilâtına sahip olduktan gibi aynı zamanda Katolik Avrupa’daki kralların yegâne günah çıkartan papazlarıydılar.
Cizvit tarikatındaki gizlilik ve üyelerin teşkilâta bağlılığı, okullarının başarısı, krallar nezdindeki itibarları ve mahallî kilise hiyerarşisine karşı bağımsızlıkları diğer tarikatların, bir tarikata bağlı olmayan rahiplerin ve üniversite çevrelerinin tepkisine yol açtı. öte yandan İlâhî inayet ve lütuf meselesinde muhalifleriyle aralannda teolojik tartışmalar ortaya çıktı. İnsanın iyiyi yapmaya gücü olmadığı, kurtuluşun ancak inayet ve takdirle mümkün olabileceğini savunan St. Augustin’in doktrinini benimseyen Jansenistler’e karşı Cizvitler insanın iyiyi yapma, Tanrı’mn inayetini kabul veya reddetme gücüne sahip olduğunu ileri sürdüler. Diğer taraftan Çin’de kurdukları kuvvetli bir teşkilâtta Cizvitler Çinliler’İn inançlanna karşı oldukça hoşgörülü davrandılar ve hatta bazı Çin inançlarıyla Ahd-i Atık arasında benzerlikler olduğunu savundular. Hıristiyan dünyası Cizvitler’in bu hoşgörülü tavrına da karşı çıktı. Onlara göre hıristiyanlann dışındaki dünya şeytanın hakimiyetindeydi ve putperest dünyaya karşı hoşgörü ve tâviz söz konusu olamazdı. Nihayet papalık, 1715 ve 1742’de Cizvitler’in haksız olduğunu ifade eden iki tamim neşretti. Ancak 1938’de Papa XII. Pie Cizvitler’in haklı, söz konusu tamimin ise yanlış olduğunu açıkladı. Cizvitler’in Paraguay’da oluşturduklan ve kendilerinin yönettiği bağımsız üniteler de ayn bir tartışma konusu oldu. Paraguay’da otuz sekiz ünitede 110.000 yerli, seksen üç cizvit papazı tarafından yönetiliyordu. Önce Portekiz, ardından da İspanya Paraguay’daki bu bağımsız cizvit devletçiklerine son verdiler (1759, 3 767). Nihayet bütün bu ihtilâflar sonunda papalık 1773’te Cizvit tarikatını feshetti.
2- 1773-1814 dönemi. Bu dönemde Cizvit tarikatı resmen kapatılmış olmakla birlikte Rusya’da faaliyetini sürdürmüş, Fransa onlann Hindistan ve Yakındoğu’daki faaliyetlerine müsaade etmiştir. 1814te de Papa VII. Pie tarikatın faaliyetine resmen izin vermiştir.
3- 1814’ten sonraki dönem. Cizvitler’in faaliyetlerinin serbest bırakılmasından sonra da gerek Avrupa gerekse Güney Amerika’da onlara karşı hareketler devam etmiştir. Pek çok yerde faaliyetleri yasaklanmış, aleyhlerinde yazılar yazılmıştır. Amerika’da ise Avrupa’dakinin aksine faaliyetlerini başarıyla sürdürmüşlerdir. Günümüzde Cizvitler’in 35.000 üyesi vardır ve Fransiskenler’den sonra ikinci büyük tarikattır. 3200 tesiste 13.000 papaz eğitim ve öğretimle meşgul olmaktadır.
Tarikat kuruluşundan bu yana otuz üç genel kongre yapmış olup tarikatın yazılı koleksiyonu, Loyola’nın iki kitabı yanında bu otuz üç kongrenin kararla-nndan oluşur. Bunların otuz bir (1965-1966) ve otuz ikincisinde (1974-1975) tarikatın idare sistemi, rahip seçimi ve üye yetiştirilmesinde değişiklik kararları alınmıştır.
Cizvitler misyonerliğin dışında Hıristiyanlık’la ilgili araştırmalar ve eğitimle de meşgul oldukları için pek çok sayıda ilim adamı ve düşünür yetiştirmişlerdir. Pierre Canisius, Roberto Bellarmino, Matteo Ricci, Teilhard de Chardin bunlardandır. Öte yandan Belçikalı bir Cizvit grup olan Bollandistler’in oldukça ciddi araştırmaları mevcuttur. Yeni Cizvit babalarından Henri de Lubac ve Jean Danieion ile takipçileri modernist hareketler başlatmışlardır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi