Ebû Süleyman Dâvûd b. Alî b. Halef el-İsfahânî (ö. 270/884) Zahirî mezhebinin kurucusu.
Aslen İsfahanlı bir aileden geldiği için İsfahânî nisbesiyle de anılır. Kûfe’de doğdu. Doğum tarihi kaynaklarda 200 (815-16) veya 202 (817-18) olarak verilmektedir. Basra ve Bağdat’ta tahsil gördü. Başta Ebû Sevr el-Kelbî, Süleyman b. Harb, Amr b. Merzûk, Ka’nebî, Muham-med b. Kesîr el-Abdî, Müsedded b. Müserhed olmak üzere devrin ileri gelen âlim ve fakihlerinden ders gördü. Daha sonra muhaddis ve fakih İshak b. Râhûye’nin derslerine devam etmek için Nîşâ-bur’a gitti. Tahsilini burada tamamlayıp öğretim ve telif faaliyetlerinde bulunacağı, fikirlerini yayacağı Bağdat’a döndü.
Bazı tabakat müellifleri Şâfiryi onun hocaları arasında sayarlarsa da Şâfifnin vefatında Davud’un henüz dört yaşlarında bulunduğu göz önüne alınırsa bunun mümkün olmadığı anlaşılır. Dâvûd ez-Zâhirî’nin fıkıhta derin bilgi sahibi olmasında hocası Ebû Sevr el-Kelbî önemli rol oynamıştır. Yine onun tesiriyle babasının mensup olduğu Hanefi mezhebini benimsemeyerek Şafiî mezhebini seçen Dâvûd, İmam Şafiî’nin hayatı ve faziletleri hakkında kitap yazan ilk müelliftir. Kaynakların verdiği bilgiye göre bu sahada iki kitap kaleme almıştır. Davud’a en çok tesir eden ikinci kişi de hocası İbn Râ-hûye’dir. Onun etkisiyle müstakil ictihada yöneldi ve Şafiî’nin sünnet karşısında re’y ve istihsana hücumlarından dolayı Kitap ve Sünnet’in zahirine dayanan ve bu sebeple Zâhiriyye diye anılan mezhebini ortaya koydu.
Ramazan 270’te Bağdat’ta vefat eden Dâvûd ez-Zâhirî Şünûziye Mezarliğı’na defnedildi.
Dâvüd ez-Zâhirî, yaşadığı dönemde gerek ilmi gerekse zühd ve takvâsıyla dikkati çekmiştir. Tabakat kitapları ders meclislerinde 400 civarında talebenin hazır bulunduğunu kaydeder. İslâm dünyasının en uzak köşelerinden gelen kimseler dinî meselelerin halli için kendisine başvururdu. Dâvûd mantık ve cedel-de mahir bir kişi olarak tanınmıştır. Hocası İshak b. Râhûye ile serbestçe tartı-şabilen yegâne talebe olduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Çok sayıda hadis bilmesine rağmen kendisinden oğlu Mu-hammed b. Dâvûd, Zekeriyyâ es-Sâcî, Yûsuf b. Ya’küb ed-Dâvûdî ve Abbas b. Ahmed el-Müzekkir vasıtasıyla çok az hadis rivayet edilmiştir.
Dâvûd ez-Zâhirî ictihadlarındaki aşırılıklarla dikkati çekmiş ve görüşleri genelde İslâm hukukçuları tarafından kabul görmemiştir. Yaratılış itibariyle aşırılıklara meyilli olduğu anlaşılan Dâvûd Şafiî mezhebine mensupken bu mezhebin aşın bir taraftan olmuş, ehl-i hadisin görüşlerini benimsediği zaman da aynı aşırılığı göstermiş, kıyası, re’y ile içtihadı tamamen reddetmiştir. Onun kıyâs-ı celiyi değil kıyâs-ı hafiyi reddettiği ileri sürülmüşse de bu konudaki ifadeleri kıyası toptan reddetmiş olduğunu göstermektedir. İcmâı da sadece sahabe icmâıyla sınırlandırmıştır. Bu metot onu ilmî donukluğa ve garip sonuçlara götürmüştür. Üstelik kıyası reddetmekle birlikte sonunda kendisi de kıyas yapmaya mecbur olmuş ve buna “delil” adını vermiştir. Kaynaklarda genellikle Davud’un Kur’an’ın mahlûk olduğunu ileri sürdüğü belirtilmekle birlikte bazı eserlerde levh-i mahfuzdaki Kur’an’ın mahlûk olmadığı, elde mevcut Kur’an’ın ve onu okumanın mahlûk olduğu görüşünü taşıdığı kaydedilmiştir. Bu konudaki görüşünü Ahmed b. Hanbel tepkiyle karşılamış ve bu sebeple kendisini ziyaret etmesine izin vermemiştir.
Sağlığında mezhebi Bağdat ve civa-nnda oldukça yayılmış, ölümünden sonra da mezhebi yayma görevini oğlu Mu-hammed sürdürmüştür. Irak, Mâverâ-ünnehir. Kuzey Afrika ve Endülüs’te belirli ölçüde taraftar bulan ve İbn Hazm gibi büyük bir hukukçunun şahsında ve eserlerinde İslâm hukuk doktrininde bugün sahip olduğu ilmî yeri alan Zahirî mezhebi, sonraki asırlarda hukukî ihtiyaçlara cevap veremediği için taraftarlarını kaybetmiş ve ortadan kalkmıştır.
Eserleri
Birçok eser telif ettiği anlaşılan Davud’un 150 kadar eserinin adı İbn Nedîm tarafından zikredilmiştir.[449] Bunlardan bir kısmı diğer kitaplarının alt başlıkları, bazıları da risale şeklinde çalışmalar olsa bile bir hayli eserinin olduğu anlaşılmaktadır. İbn Hazm bunların yekûnunun 18.000 varağa ulaştığını söylemektedir. Ancak bu eserlerinin hiçbiri günümüze kadar gelmemiştir. Bunlar arasında ehtiâh (15 cilt}, el-İfşâh, Kitâbü’1-Vşûl, ez-Zeb cani’s-sünneti ve’1-ahbâr (4 cilt), er-Red calâ ehli’1-İfk, Şıfatü ahlakı’n-ne-bî, İbtâlü’l-kıyâs, İbtâlü’t-taklîd, Ha-berü’l-vâhid ve bct’zuhû mûcibün li’l-eiîm, el-Müt’a, el-cUmûm ve’1-huşûş kaynaklarda adlan geçen önemli eserleridir. Fıkhî görüşleri öğrencileri tarafından sonraki nesillere intikal ettirilmiş, Muhammed eş-Şattî (ö. 1307/1889-90) talebelerinin rivayetlerinden hareketle Davud’un görüşlerini bir araya getirmiştir.[