Delâ’i-li’n-nübüvve. Ebû Bekir el-Beyhaki’nin (0.458/1066) Hz. Peygamber’in nübüvvetini mûcizeleriyle ispat etmeyi amaçlayan eseri.
Tam adı Delâü’n-nübüvve ve mac-rifetü ahvâli şâhibi’ş-şeri’a olan eser. Beyhaki’nin ileri yaşlarında yazdığı en son kitaplarından biridir. Beyhakı”. kendi ifadesinden anlaşıldığına göre, eseri telif ederken “eş-Şeyhü’r-Reîs” diye andığı hocası (muhtemelen Ebû Sa’d Muhammed b- İbrahim ei-Hargüşî) tarafından yazılmış olan el-Medhal ilâ Kitabi Delâ’i-li’n-nübüvve adlı eseri örnek almıştır.
Bablar şeklinde düzenlenen eseri bir giriş ve on bir bölüm halinde ele almak mümkündür. Giriş kısmında geçmiş peygamberlerin nübüvvetiyle Hz. Muhammed’in nübüvvetinin ancak mucizelerle ispat edilebileceği belirtildikten sonra Hz. Peygambere ait en büyük mucizenin Kur’ân-ı Kerîm olduğuna ve Kur’an’ın taşıdığı çeşitli i’câz yönleriyle diğer mucizelerden daha kuvvetli bir delil teşkil ettiğine işaret edilir. Haberin kısımları, haber-i vahidin delil oluşu, hadislerin nevileri ve hadis usulüne dair çeşitli konular hakkında verilen kısa bilgilerle giriş kısmı tamamlanır. Birinci bölümde Hz. Peygamber’in soyu. isimleri, doğumu, çocukluk dönemi ve bu sırada meydana gelen harikulade olaylarla ilgili rivayetler nakledilir. İkinci bölüm. Hz. Peygamber’in bedenî ve ahlâkî özellikleriyle (suret ve sîreti) geçmiş İlâhî kitaplardaki vasıflarına ilişkin bilgileri ihtiva eder. Üçüncü bölüm Hz. Peygamber’in doğumundan nübüvvetle görevlendirilmesine kadar geçen hayatı boyunca zuhur eden nübüvvet alâmetlerine ayrılmıştır. Dördüncü bölümde Hz. Muhammed’in nübüvvetle görevlendirilmesi, vahyin başlaması, Müslümanlığı ilk kabul edenler, müşriklerin müslümanlara yaptığı eziyetler, Habeşistan’a hicret, mi’rac olayı, Akabe biatları, Mescid-i Nebevî’nin inşası, kıblenin Kabe yönüne çevrilmesi ve bu hadiselerde ortaya çıkan mucizeler nakledilir. Beşinci bölüm Hz. Peygamber’in gazve ve seriyyelerde müşahede edilen mucizelerini, altıncı bölüm ilk beş bölümde belirtilenlerin dışında kalan birçok mucizesini kapsar. Yedinci bölümde Hz. Peygamber’in yaptığı duaların kabul edilmesi, sekizinci bölümde bazı ya-hudi âlimlerinin, Hz. Peygamber’e sordukları sorulara aldıkları tatmin edici cevaplardan sonra müslüman olmaları, dokuzuncu bölümde Hz. Peygamber’in gayba dair verdiği haberlerin gerçekleşmesi ve bunların nübüvvetine delil oluşu üzerinde durulur. Onuncu bölümde Hz. Muhammed’in peygamber olacağına dair rüyalar, vahyin gelişinin Hz. Peygamber üzerinde müşahede edilen etkileri ve bunların nübüvvetine delil oluşu anlatılır. On birinci bölümde Hz. Peygamber’in hastalanması ve vefatı sırasında meydana gelen harikulade olaylar nakledilir.
Beyhaki’nin Delâilü’n-nübüvve’si, muhteva ve plan bakımından büyük çapta Ebû Nuaym el-İsfahânî’nin aynı adı taşıyan eserine benzer. Kitapta hadisler tahrîc edilerek daha çok sahih hadislere yer verilmiş, nübüvvetin delili mahiyetindeki harikulade olayları ihtiva eden rivayetlerin zayıf veya mevzu olanlarına işaret edilmiş, ayrıca günümüze kadar ulaşmayan bazı kaynaklarda mevcut bilgiler nakledilmiştir. Kaynakları arasında Kütüb-i Sitte’den başka Hâkim’in el-Müstedrek’l Vâkıdî’nin Meğâzî’sl Sîretü İbn İshâk ve İbn Mende’nin Delâi-lü’n-nübüwe’si yer alır. Kelâmî konularda Ebü Süleyman ei-Hattâbî, Ebû Abdullah el-Halîmî ve Ebû Mansûr el-Eyyûbî’den de nakiller yapılmıştır. Eserde bazı rivayetlerin tekrarlandığı görülür. Veciz bir kitap olan Kur’ân-ı Kerim’den istifade edilerek ciltler dolusu eserlerin meydana getirilişini önemli bir i’câz noktası olarak kaydeden Delâ’Uü’n-nübüvve, âlimlerin takdir ederek başvurduğu önemli bir kaynak olmuştur. Özellikle İbn Kesîr’in el-Bidâye’si ile Süyûtî’nin el-Haşâişü’l-kübrâ’sında ondan bolca nakiller yapılması bu hususu teyit edici mahiyettedir.
İbnü’l-Mülakkın’ın Gâyetü’s-sûl iî hâşâ3 İşi’r-Resul, İbn Dihye el-Belensrnin Buğyetü’s-sâ3il eammâ havâhü Kitâ-bü’d-Delâ il adıyla ihtisar ettiği ve Muhammed b. Abdurrahman es-Sehâvî’nin hakkında ei-Kavlü’î-murtekâ iî hatmi Delâ 3ili’n-nübüwe adlı bir çalışma yaptığı Delâ’ilü’n-nübüvve, önce Abdurrahman Muhammed Osman’ın tahkikiyle iki cilt halinde[439], daha sonra Abdülmu’tî Kal’acî’nin tahkikiyle yedi cilt olarak yayımlanmıştır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi