Dendân-ı Saadet. Hz. Peygamber’in Uhud Gazvesi’nde kırılan dişi.
Uhud Gazvesi esnasında Utbe b. Ebû Vakkâs tarafından atılan bir taşla Hz. Peygamber’in miğferinin parçalandığı, sağ alt çenede ön dişlerle azılar arasındaki dişinin (rebâiye) kırıldığı, yüzünün yaralandığı, akan kanı durdurmak için Hz. Ali ile Fâtıma’nın gayret sarfettikleri bilinmektedir. Vâkıdrnin bir rivayetinden, Resûlullah’ın dişinin tamamen kırılmayıp mine kısmından bir parçanın koptuğu anlaşılmaktadır.
Türk-İslâm kültüründe “dendân-ı saadet, dendân-ı şerif diye anılan bu kırık diş parçasının kimin tarafından muhafaza edildiği hakkında bir rivayete rastlanmamıştır. Mukaddes emanetler içinde yer alan dendân-ı saadetin diğerleriyle birlikte İstanbul’a intikali meselesi de henüz açıklığa kavuşmuş değildir. Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferine katılmış olan tarihçiler bu konuda herhangi bir bilgi vermemektedirler. Bir rivayete göre Mısır’ın ilhakından sonra Mekke Emîri Şerif Ebü’l-Berekât, emirlik hazi-nesindeki “emânât-ı mübâreke”nin büyük bir kısmını oğlu Ebû Nümey ile İstanbul’a göndermiş ve Osmanlı hâkimiyetini kabul etmiştir. Bu hediyeler arasında dendân-ı şerifin bulunup bulunmadığı da bilinmemektedir.
Evliya Çelebi mukaddes emanetlerin bir kısmının, bu arada dendân-ı saâdetin İstanbul’a intikali konusunda bazı bilgiler vermektedir. Buna göre Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinden önce Memlûk Sultanı Kansu Gavri’nin İskenderiye’ye naklettirdiği ve zaferden sonra Yavuz Sultan Selim’in eline geçen hazine içinde Hz. Peygamber’in Uhud Gazvesi’nde kırılan dişi ile bir tutam lihye-i şerifi de vardı. Bu malumattan hareketle dendân-ı saadetin Mekke’de emirlik hazinesinde değil Memlûk sultanının hazinesinde muhafaza edilmekte olduğu söylenebilir. Halen Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dai-resi’nde bulunan dendân-ı saadetin, üzeri kıymetli taşlarla süslü 11 X 7 X 7 cm. ebadındaki altın mahfazası Sultan VI. Mehmed tarafından yaptırılmıştır.
Diyanet İslam Ansiklopedisi