Duha Suresi Kaçıncı Sure, Kaç Ayet, Konuları, Nüzulü Sebebi

Duha Suresi. Kur’ân-ı Kerîm’in doksan üçüncü sûresi.

Mekke devrinde nazil olmuştur, on bir âyettir. Fâsıla’sı harfleridir. Adını birinci âyetteki “kuşluk vakti” anla­mına gelen duhâ kelimesinden alır. Kuş­luk vaktine yeminle başlayan sûreye Ve’d-Duhâ sûresi de denilir. Vahyin bir müddet kesilmesi sebebiyle Mekke müş­rikleri arasında çıkan, “Rabbi Muhammed’i terketti. ona küstü” şeklindeki de­dikodulardan Hz. Peygamber’in duydu­ğu üzüntü üzerine nazil olmuştur. Vahyin kesilme süresiyle ilgili ola­rak iki üç günden kırk güne kadar va­ran çeşitli rivayetler mevcuttur.

Duhâ sûresi, İslâm güneşinin yükseli­şini sembolize eden kuşluk vaktiyle kü­für ve şirk döneminin, bitmeye yüz tut­muş karanlık bir geceyi andıran haline yeminle başlar. Allah’ın Hz. Peygamber’i terketmediği ve kendisine danlmadığı bildirilir. Hz. Peygamber’i yakın bir ge­lecekte büyük başarıların beklediği, pey­gamberlik görevinin sonunun başlangı­cından daha hayırlı olacağı müjdelenir. Aslında Hz. Peygamber annesiz babasız büyüyen bir yetimken rabbi kendisini koruyup kollamış ve ona peygamberlik vermiştir. Artık rabbin desteğinden uzak kalması ve terkedilmiş bir duruma düş­mesi söz konusu değildir.

Sürenin ikinci yarısındaki âyetler ilk nazarda bir başa kakma üslûbu taşır gibiyse de dikkatle incelendiğinde böyle olmadığı görülür. Daha önce verilen ni­metlerden söz edilmesi başa kakma de­ğil peygamberlikten sonra verilecek ni­metlerin daha öncekilerle kıyaslanama­yacak kadar büyük olduğunu anlatmak içindir. Nübüvvetten önce resulünü kim­seye muhtaç etmeyen Allah nübüvvet­ten sonra mı yüz üstü bırakacaktır. Ar­tık bir peygamberden beklenen görev­leri yerine getirmesi, yetime, kimsesize sahip çıkması, ihtiyacı olanları eli boş çevirmemesi gerektiği belirtilir. Sûre. rab­bin nimetlerini dile getirmeyi emreden bir âyetle son bulur. Bundan da en bü­yük nimet olan İslâm dininin tebliğ ve tâlim edilmesi istendiği sonucu çıkarıl­malıdır. Bu özellikleri ve muhtevasıyla sûre yalnız Hz. Peygamber için değil her zaman ve her yerde bütün müslümanlar için büyük bir manevî güç ve moral kaynağıdır.

Duhâ sûresinin bir Önceki Leyl süre­siyle anlam ilişkisi vardır. Leyi sûresi, iyi­lerin ileride hoşnut ve razı olacaklarını müjdeleyen âyetle son bulurken bu sû­rede, “Rabbin sana verecek, sen de razı olacaksın” mealindeki âyetle bu müjde­ye açıklık getirilmiş olur. Bundan sonra­ki İnşirah süresi ise hem üslûp hem de anlam bakımından Duhâ süresinin de­vamı gibidir. Çünkü bu sûrede Peygam-ber’in göğsünün genişletildiği, sırtında­ki ağır yükün kaldırıldığı ve namının yü­celtildiği bildirilir. Duhâ sûresinin başın­da yer alan, “Rabbin seni terketmedi. senden yüz çevirmedi” mealindeki âyete karşılık İnşirah sûresi, “Öyleyse sen de sadece rabbine yönel” âyetiyle son bulur.

Duhâ sûresini okumanın faziletine dair Sa’lebî ve Vahidî gibi müfessirlerce Übey b. Kâ’b’dan nakledilen ve daha sonraki bazı tefsir kitaplarında da yer alan, “Kim Duhâ süresini okursa Allah onu Muhammed’in şefaatine lâyık gördüğü kullan arasına alacak, ona ayrıca yetim ve di­lencilerin sayısının on katı sevap yaza­caktır” mealindeki hadisin mevzu oldu­ğu kabul edilmiştir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski