Duhan Suresi Kaçıncı Sure, Kaç Ayet, Konuları, Nüzulü Sebebi

Duhan Suresi. Kur’ân-ı Kerîm’in kırk dördüncü sûresi.

Mekke devrinin sonlarında muhteme­len Zuhruf sûresinin ardından ve Câsiye sûresinden önce nazil olmuştur. Mushafta “hâ-mîm” ile başlayan yedi sûre­nin beşincisidir. Âyetleri Küfe sayımına göre elli dokuz, Hicaz sayımına göre alt­mıştır. Bu fark, baştaki “hâ-mîm” ru­muzunun müstakil âyet sayılıp sayılma-masıyla ilgili görüş ayrılığından doğmak­tadır. Fasılası harfleridir. Sû­re, ismini onuncu âyette geçen ve “du­man” anlamına gelen duhân kelimesin­den almaktadır. Aynı zamanda sûrenin nüzul sebebi olan duhânın, söz konusu âyette gökyüzünden gelip insanların üze­rine bir azap olarak çökeceği bildirilmiş­tir. Hz. Peygamber1 den kı­yamet alâmetleriyle ilgili olarak rivayet edilen bir hadiste geçen duman ise kıyamet Öncesinde meydana gele­cektir. Buna göre gökten inecek olan bir duman bütün yeryüzünü kaplayacak, her taraf bacasız fırın gibi ısınacaktır. Bu sü­redeki duhân ile kıyamet alâmetlerin­den olan duhânın aynı olduğunu söyle­yenler olmuşsa da bunların birbirinden farklı olduğunu ileri sürenler çoğunluk­tadır. Zira biri zuhur etmiş ve geçmiş­tir, diğeri ise zuhur edecektir.

Duhân süresinin konusunu, kitaba ve peygambere inanmanın gereği ve Öne­mi, inanmayanların dünya hayatında uğ­rayacakları sıkıntılarla âhirette çekecek­leri azap, iman edip kötülüklerden sakı­nanların İse ebedî mutluluğa erecekle­ri hususu teşkil eder. Sûre, dinde kita­bın ve vahyin önemini vurgulamak ama­cıyla kitaba yeminle başlar. İlk âyetler, Kur’ân-ı Kerîm’in her hikmetli işin hük­me bağlandığı mübarek bir gecede in­dirildiğini açıklar; her şeyin ve herkesin rabbi olan Allah’ın böyle apaçık âyetler­le dolu bir kitap göndermesinin ilâhî bir rahmet olduğunu belirtir (âyet 1-8) Da­ha sonraki âyetler. Mekke müşriklerinin söz anlamaz, ibret almaz ve uslanmaz tutumlarının kötü akıbetini açıklamak üzere Firavun ile kavminin durumunu ibret verici tarihî bir olay olarak anlatır. Vaktiyle İsrâiloğulları, Allah tarafından gönderilen peygamber sayesinde Fıravun’un zulmünden kurtulmuştu. Onlar denizi yarıp geçmişler, fakat gerçeğe karşı direnen Firavun ile adamları bo­ğularak helak olmuşlardı. Geride bırak­tıkları birçok dünya nimeti başka kavim­lere intikal etmiş, kendileri ise yaratana ve yaratılmışlara karşı işledikleri suçla­rın kötü sonuçlarıyla başbaşa kalmışlar­dı. “Ne gök ağladı onlara ne yer, ne de cezalan ertelendi” (44/29). Mekke müş­rikleri Mısır firavunlarından. Yemen’de-ki Tübba1 hanedanından ve onlardan ön­ceki diğer kavimlerden daha güçlü de­ğildir. Günahkâr olan bütün o kavimler helak edildiğine göre Mekke müşrikle­rinin helaki de mümkündür. Ayrıca burada Öldükten sonra dirilmeyi ve âhiret­te hesap vermeyi İnkâr edenlerin cehen­nemdeki azaplarının dünya hayatında çektikleri sıkıntılardan kat kat ağır ola­cağı haber verilir. Bu âyetlerin (9-50) ar­dından kötülükten sakınan müminlere verilecek cennetlerin güzellikleri anlatılır. Bu büyük kurtuluşun inananlara Allah’ın bir nimeti olduğu bildirilir.(âyet 51 -57)

Sûre, “Biz bu kitabı düşünüp ibret al­maları için senin dilinle indirip kolaylaş­tırdık. Artık sonucu bekle, onlar da bek lemektedirler” mealindeki uyan âyetleriy-le sona erer (58-59). Sûrenin baş tarafta­ki âyetlere atıfta bulunarak bu şekilde sona ermesi, hem konunun başıyla sonu arasındaki bağlantıyı sağlamak, hem de inanmayanların dünya ve âhirette karşı­laşacakları güçlüklere dair yapılan uya­rıyı pekiştirmek amacını güder. Nitekim Duhân sûresinden sonra gelen Câsiye sûresi, onların başlarına gelecek felâket­leri daha ayrıntılı bir şekilde ele alır.

Duhân sûresinin faziletine dair. “Kim geceleyin Duhân sûresini okursa saba­ha kadar yetmiş bin melek kendisi için istiğfarda bulunur”: “Kim cuma gecesi Duhân sûresini okursa günahları bağış­lanır” me­alinde iki hadis rivayet edilmişse de bun­ların ve özellikle ikinci hadisin ileri de­recede zayıf olduğu anlaşılmaktadır. Ni­tekim Tirmizî hadisleri zikrettikten son­ra her ikisi için de garîb değerlendir­mesini yapmış, senedlerinin illetlerine dikkat çekmiştir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski