Ebukubeys Dağı Nerede, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Ebûkubeys. Kabe’nin yaklaşık 100 m. doğusunda bulunan küçük bir dağ.

Mekke şehri Ebûkubeys ile Kuaykiân dağları arasında yer alır. Ezrakî’ye göre İyâd veya Mezhic kabilesinden Ebû Kubeys adlı bir şahıs burada bir bina yap­ma teşebbüsünde bulunduğu İçin bu da­ğa Ebûkubeys adı verilmiştir. Yâküt ise İbn Hişâm’a dayanarak Cürhüm kabile­sinden Ebû Kubeys b. Şâmih’in, Amr b. Müdâd ile amcasının kızı Meyye arasın­da koğuculuk yaparak iki sevgilinin ara­sını bozduğunu, bunun üzerine Amr’ın kendisini öldürmeye karar verdiğini öğ­renince bu dağa kaçtığını, daha sonra bu dağın Ebûkubeys adıyla anıldığını söy­ler. Hz. Âdem’in ilk ateş parçasını (kabes) bu dağdan aldığı için dağa Ebûkubeys adını verdiği veya Hacerülesved’in bura­dan alınmış olması sebebiyle bu adın verildiği yolunda rivayetler bulunmakla beraber Takıyyüddin el-Fâsî ilk rivayetin daha doğru olduğunu ifade ettiği gibi Ezraki de bu rivayetin Mekkeliler nezdinde meşhur olduğunu belirtmiştir.

Öte yandan Nûh tufanından Hz. İbra­him’in Kabe’yi inşa ettiği tarihe kadar geçen süre içinde Hacerülesved’i sakla­yıp koruduğu için bu dağa Câhiliye dev­rinde “el-Emîn” denildiği, ayrıca el-Ahşebü’ş-şarkî, Şeyhü’l-cibâl ve el-A’râf adlarıyla da anıldığı bilinmektedir. Riva­yete göre Cenâb-ı Hak Nûh tufanı sıra­sında Hacerülesved’i bu dağa emanet etmiş ve Hz. İbrahim de Allah’ın, “İnsan­lar arasında haccı ilân et”(Hac 22/27) emri üzerine bu dağa çıkıp insanları hac­ca davet etmiştir. Halk Mekke vadisine yerleşmeden önce sel tehlikesi olmadığı için yerleşim alanı olarak burayı seçmiş­ti. Ebûkubeys dağı Câhiliye döneminde halkın mukaddes saydığı yerlerdendi. Mekke’nin zâhid ve âbidleri buraya çı­karak itikâfa çekilirlerdi. Hz. Peygamber kendisini en çok üzen olayın, Tâif’te İbn Abdüyâlîl b. Abdükülâl’den (Abdüyâlîl b. Amr) kendisini himaye etmesini istediği zaman onun bu teklifi reddetmesi ol­duğunu söyler. Bu olaydan sonra üzgün bir halde Mekke’ye dönerken Hz. Pey-gamber’e gelen bir melek Ebûkubeys ile Kuaykıân dağlannı (Ahşebeyn) göstere­rek, “Eğer bu iki dağın Mekkeliler üze­rine çökerek bütün müşrikleri ezmesini istersen onu da yaparım” deyince Hz. Peygamber, “Hayır! Ben onların soyun­dan Allah’a şirk koşmayan bir nesil gel­mesini isterim” buyurmuştur.

İslâm tarihinde önemli bir yeri olan Dârülerkam bu dağın eteğinde bulun­duğu gibi sa’y’in başlangıç noktası olan Safa tepesi de Ebûkubeys dağının ete­ğinde yer almaktadır. Kamer sûresinde (54/1) zikredilen inşikâku’i-kamer mu­cizesi de İbn Abbâs ve İbn Mes’ûd”dan gelen bir rivayete göre bu dağın üzerin­de gerçekleşmiştir. Abdullah b. Zübeyr Haccâc tarafından Mekke’de muhasara edilirken kurulan iki mancınıktan birisi Ebûkubeys üzerine yerleştirilmişti. İlk Senûsî zaviyesi de 1837 yılında bu da­ğın üzerinde bina edilmiştir.

Ebûkubeys’in en üst noktasında 19801i yıllara gelinceye kadar varlığını koruya­bilmiş bir mescid vardı. İbrahim Mesci­di olarak anılan mabedin tarihinin çok eskilere dayandığı ve son olarak Hintli bir müslüman tarafından 12S7’de (1841) yeniden yaptırıldığı bilinmektedir. 1980′-den sonra Ebûkubeys’in tamamı Suudi ailesi tarafından istimlâk edilerek üs­tüne saraylar, altına da Harem’i Azfziye ve Mina’ya bağlayan tüneller inşa edil­miştir.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski