Edirnekari Nedir, Sanatı, Sanatçıları, Tarihçesi, Hakkında Bilgi

Edirnekâri. Ahşap üzerine boya ile yapılan bezeme.

XIV-XIX. yüzyıllar arasında Osmanlı ah­şap işlerinde “edirnekâri” veya “Edirne işi” diye adlandırılan gelişmiş bir beze­me tekniği görülmektedir. İlk defa Edir­ne’de ortaya çıkan ve Edirneli sanatçıla­rın elinde başlı başına bir özellik kaza­nan bu teknik daha sonra İstanbul, Bur­sa, Diyarbakır ve Erzurum başta olmak üzere Anadolu’nun birçok yerinde yay­gın biçimde uygulanmıştır. Özellikle Edir­ne ve İstanbul’da atölyeler kurulmuş ve sanatçılar kollektif olarak çalışmışlar­dır; bundan dolayı eserlerin çoğunda sa­natçı imzası bulunmamaktadır. Edirne-kârî özellikle ahşap eserlerde, trabzan ayaklarında, dolap kapaklarında, çekme­celerde, tavanlarda, lambalıklarda, ka­vukluklarda, sini (sofra) ve şamdan altlık­larında, duvar saati kutularında, hokka­larda, her cins rubu1 tahtalarında, menşur mahfazalarında, yazı takımlarında, cep ve koyun kuburlarında uygulanmış, mukavva ve deri eşya üzerinde, cilt ka­paklarında da kullanıldığı görülmüştür. Edirnekârî bezemeler, ahşap işlerinde oymalarla süslenmiş veya düz bırakılmış zeminler üzerine tatbik edilmiştir. Ge­ometrik motiflere çok az yer verilmiş, özellikle bu tekniğin revaçta olduğu geç devirlerde rûmî gibi klasik motiflerin ya­nı sıra Avrupa’nın etkisiyle biçimlenen barok ve rokoko üslûplarında lâle, süm­bül, karanfil, çiçek buketi ve çeşitli mey­ve motifleri tercih edilmiştir. Bu arada yer yer gölge veren renklerle çiçeklere boyut da kazandırılmıştır.

Edirnekâri bezemeli ahşap eserlerde oyma tekniği daha çok sini altlıkların­da, kavukluklarda, tavanlarda ve trab-zan ayaklarında uygulanmıştır. Sini alt­lıkları tamamıyla Edirne’ye has bir oy­ma tekniğinde yapılmış, çok köşeli alt kısmın üzerine düz ve bezemesiz bir tah­ta oturtularak yan cephelerde oyma mo­tifler belirli aralıklarla tekrarlanmıştır. Kavukluklarda zemin yeşil renge boyan­mış, üzerine altın yaldızla çiçekler yapıl­mış, ayrıca küçük bir çerçeve İçerisine de “maşallah” yazılmıştır. Edirne evleri­nin en belirgin özelliği olan tavanlarda XIX. yüzyıldan itibaren rokoko üslûbu hâkim olmuş ve bitkisel motiflere geniş yer verilmiştir. Edirne’de bu üslûpta ya­pılmış en eski eseri bulmak çok güçtür; Edirne SarayTnda, Cihannümâ Kasn’nda ve Kum Kasn’ndaki edirnekârî tavanlar günümüze ulaşmamıştır. Oyma motifli edirnekârî ahşap işlerinin en güzel ör­nekleri trabzan ayaklannda görülür. Bun­larda oyma veya alçak kabartma olarak bütün yüzeyler bitkisel motiflerle süs­lenmiş, parlak renklerle boyanmıştır. Bu­nun yanı sıra Edirne Müzesİ’nde pek çok örneği görülen divanlar, pencere pervazları, yüklükler ve köşe dolapları da açık yeşil, kirli sarı, mavi renklerde bit­kisel motiflerle bezenmiştir. Ahşap eser­lerde daha çok altın yaldız, yeşil, susam yeşili, mor, san, safran, kahverengi ve kırmızı renkler değişik tonlarda bitkisel bezeme üzerinde kullanılmıştır. Edirne­kârî yazı çekmeceleri de XVIII-XIX. yüz­yıllarda çok meşhur olmuştur. Bu çek­mecelerin yapılışlanndaki incelik, boya-larındaki parlaklık ve uyum dikkat çekmektedir. Bazılarının kapaklarına ma­denî parçalar yerleştirilmiş, böylece ah­şap ve maden birleştirilerek daha güzel bir görünüm sağlanmıştır. Edirne Müzesi’ndeki 1283. 1286 ve 1288 envanter numaralarına kayıtlı eserler bu türdeki en güzel örnekler arasındadır. Kökeni Osmanlı saray nakkaşlığına ve tezhipçi-liğine dayanan bu bezeme tekniği yer yer halk sanatına da yaklaşmıştır. Edir­nekârî lake kap ve kutular Edirne’de özellik kazanmış, ülkenin birçok yerinde de kopya edilmiştir. Bununla beraber Edirne’de yapıla nlardaki sadelik ve sa­nat olgunluğu diğerlerinde görülmemek­te, ancak İstanbul’da yapılanların da nis-beten itinalı oldukları dikkat çekmek­tedir.

Ahşabın yanı sıra cilt kapaklarında da edirnekârî kullanılmış ve bezemeler ver­nikle parlatılarak ortaya daha gösterişli eserler çıkarılmıştır. Ciltlerdeki edirne­kârî çiçek ve buketler ilk bakışta kaba görünürlerse de terkip ve renk hususla­rında büyük bir olgunluğa erişmişlerdir. XVIII. yüzyıldan itibaren dinî ve tasavvu-fî eserlerin baş ve sonralanndaki sayfa­ların edirnekârî üslûpta çiçek ve buket­lerle bezenmesi de âdet haline gelmiş­tir. Günümüze ulaşabilen en eski örnek­ler III. Murad döneminde (1574-1598) ya­pılmış ciltlerdir. Yûsuf-İ Mısrî, Ali Üsküdarî, Seyyid Ahmed, Mustafa Edirnevî, Mustafa Nakşî, Seyyid Mustafa, Seyyid Hafız isimleri bilinen edirnekârî cilt ve tezhip ustalarıdır. Bunların yanı sıra Top-kapı Sarayı Müzesi III. Ahmed Kütüpha-nesi’nde 26S3 envanter numaralı Sultan III. Ahmed’in tuğrasını taşıyan albümün lake kapağı 1140 (1727-28) tarihli olup Ahmed adlı bir sanatkârın elinden çık­mıştır. Hacı Ömer adlı ustanın XVIII. yüz­yılın sonlarına ve XIX. yüzyılın başlarına ait rokoko çekmeceleri de edirnekârî üs­lûbun en güzel örnekleri arasındadır. Bunların yanı sıra Hâşim Dede, Hacı De­de, Hacı İbrahim, Mehmed Şükrü. Sey­yid ve Edirnevî Mustafa. Mehmed Veh­bi, Derviş Safâî, Nasuhzâde Kalenderoğlu, Zihnizâde tanınmış sanatçılardır.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski