Elviye-i Selase Nedir, Ne Demek, Şehirleri Hangileridir, Hakkında Bilgi

Elviye-i selâse. Osmanlılar döneminde XIX. yüzyıl sonları ile XX. yüzyıl başlarında Kars, Ardahan, Batum sancaklarının ortak adı.

“Üç liva” veya “üç sancak” anlamına gelen elviye-i selâse, Rumeli’de Make­donya bölgesini oluşturan Selanik, Ma­nastır ve Kosova, bir aralık Yanya, Tırhala ve Manastır için de kullanılmışsa da daha ziyade Doksanüç Harbi’nden son­ra, harp tazminatına karşılık olmak üze­re Rusya’ya terkedilmeleriyle siyasî bir mesele olarak ortaya çıkan Kars, Arda­han ve Batum sancaklarını ifade eder.

Osmaniılar’ın mağlûp çıktığı 1877-1878 savaştan sonunda, Ruslar’ın harpteki za­rarları için savaş masraflarına karşılık olarak toplam 1.410.000.000 ruble harp tazminat istemeleri, malî sıkıntı içinde bulunan Osmanlılar’ın bu tazminatın bü­yük bir kısmına karşılık olmak üzere ba­zı toprak parçalarını terketmesiyle so­nuçlanmıştı. Ayastefanos Antlaşması ile savaş tazminatı olarak bırakılan toprak­lar, Rumeli’de Dobruca ve Tuna ağzında bulunan bazı adalarla Anadolu’da Kars, Ardahan, Batum ve Beyazıt ile Soğanlı’-ya kadar olan yerleri içine alıyordu. Böylece bu üç sancak için kullanılan elviye-i selâse tabiri giderek yerleşti ve daha sonra da siyasî bir mesele olarak uzun süre gündemde kaldı.

Ayastefanos Antlaşması’na göre, Rusya’ya bırakılan diğer yerler­de olduğu gibi elviye-i selâsede yaşayan halk göç etme ve mallarını serbestçe sat­ma hakkına sahipti. Ancak üç yıl içinde göç etmeyenler Rus tâbiiyetini kabul et­miş sayılacaklardı. Ayastefanos Antlaş-ması’nı değiştirmek üzere toplanan Ber­lin Kongresi’nde ise bu hükümler ufak tefek düzeltmeler dışında fazla değiş­medi. Berlin Antlaşması’na göre Kars, Ardahan ve Batum’un Rusya’ya terki kabul edildi; Eleş­kirt vadisiyle Beyazıt Kalesi Osmanlı Devleti’ne geri verildi.

Elviye-i selâsenin Rus idaresine geç­mesinden sonra üç yıl zarfında 120.000 kişi bu sahayı terkederek Anadolu’nun daha iç kısımlarına göç etti. Bu göçlerin daha fazla devam etmesi ise Babıâli’nin ahalinin yerinde kalması hususundaki teşvikleriyle engellendi. Fakat Rusya, bir taraftan müslüman nüfusun yerine çe­şitli gayri müslim ahaliyi yerleştirmeye çalışırken diğer taraftan da bu bölgede­ki Türk eserlerini tahrip ediyordu. Özel­likle I. Dünya Savaşı sırasında Rus as­kerlerinin yanı sıra Ermeni komitacıları da müslüman ahaliye karşı çeşitli zu­lüm ve katliamda bulunmuşlardı. Fakat Rusya’daki Bolşevik İhtilâli’nden sonra Kars’a dönen bazı ileri gelenler bir İslâm cemiyeti kurmak suretiyle ahalinin Er­meni çetelerine karşı ortaklaşa hareket etmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Rusya, I. Dünya Savaşı sonunda imza­ladığı 3 Mart 1918 tarihli Brest Litovsk Antlaşması ile elviye-i selâseyi Osmanlı Devleti’ne İade edince buna en çok Er­meniler tepki gösterdi. Fakat Türk or­dusunun duruma hâkim olması üzerine bu sahada halkın serbest.reyine başvu­rulması kararlaştırıldı. 1918 Haziranın­da yapılan plebisit ile bu toprakların ana­vatana katılması kesinlik kazandı. Buna rağmen Mondros Mütarekesi’ne göre Osmanlı ordusunun 1914 yı­lındaki sınırlarına çekilmesi ve bu san­cakları 25 Ocak 1919 tarihine kadar tah­liye etme mecburiyeti ortaya çıkınca bu sahanın İngiltere’nin desteğinde Gürcü ve Ermeniler’e verilmesi teklif edildi. Bunun üzerine, daha önce İslâm Cemiyeti adı altında birleşmiş olan müslüman halk, 6 Kasım 1918 günü Kars’ta Kars İslâm Şûrası adıyla geçici bir hükümet kurdu. 17-18 Ocak 1919 kongresinde de Batum’dan Nahcıvan’a kadar uzanan yerlerdeki müslüman halk, topraklarını Gürcüler’e ve Ermeniler’e karşı koruyan millî şûranın adını Cenüb-i Garbî Kafkas hükümeti şeklinde değiştirdi. İngilizler 12 Nisan 1919’da bu hükümetin merkezi olan Kars’ı basarak hükümeti dağıttılar ve üyelerini Malta’ya sürdüler. Ertesi gü­nü de buraları Ermeniler’e verdiler.

Bu sırada Ardahan Gürcü ordusunun İşgaline uğradı. Büyük Millet Meclisi hü­kümetinin Kâzım Karabekir Paşa kuman­dasında sevkettiği 15. Kolordu Ermeni kuvvetlerini bozguna uğratarak 30 Ekim 1920 günü Kars’ı geri aldı. Ermeniler’le 20 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imza­landı. 23 Şubat 1921 “de Ardahan, Çıldır ve Posof kazaları da Gürcü işgalinden kurta­rıldı. 16 Mart 1921 tarihli Moskova Ant­laşması ile Sovyet Rusya ve 13 Ekim 1921 tarihli Kars Muahedesi ile de Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan cumhuriyetleri bugünkü sınırları tanıdılar. Bu antlaşma­lara göre, Kars ve Ardahan sancakları ile Aras’ın doğusundaki Sürmeli ve Batum’un güneyindeki Artvin Türkiye’ye bırakıldı. Böylece Batum yerine elviye-i selâseye Artvin dahil edilmiş oldu. Buna karşılık mîsâk-ı millî sınırlan içinde kabul edilen ve hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde uzun tartışmalar yapılan Batum, Acara ve Çürüksu topraklan bağımsız bir cum­huriyet olan Gürcistan tarafında kaldı.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski