Emiri Dad Nedir, Ne Demek, Görevleri, Hakkında Bilgi

Emîr-i dâd. Selçuklular’da başta devlet aleyhine işlenen cürümler olmak üzere şer’î davaların dışındaki örfî davalara hükümdar adına bakan görevli.

Emîr-i dâd Arapça emîr ile Farsça dâd (adalet) kelimelerinden oluşmuştur. Ge­leneksel Türk-İslâm hukukunun bir te­zahürü olan Dîvân-ı Mezâlim’e bizzat sul­tanlar başkanlık ederlerdi. Ancak işlerin çoğalmasıyla bu divanda görülen dava­lara hükümdar adına emîr-i dâd (emîr-i adi, dâdbeg) bakmaya başladı. Emîr-i dâd kararlarını yanında oturan ulemâya da­nışarak verirdi. Onların hem örfî hem de şer’î hukuka dayanarak verdikleri bu kararların adlî hayatta çok önemli bir yeri vardı. Emîr-i dâd, çok güçlü ve nü­fuzlu emirlerle vezirleri dahi tevkif etti­rebilirdi. Nitekim I. Alâeddin Keykubad devrinde (1220-1237) Emîr-i Dâd Kemâleddin Kâmyâr, Zahîrüddin Mansûr ve Şemseddin adlı emirlerin mallarını mü­sadere ederek kendilerini de sürgüne göndermişti. Yine Vezir Sâhib Tuğrâî ile Vezir Fahreddin Ali emîr-i dâd tarafından tevkif edilmişlerdi.

Sultan Berkyaruk ile Muhammed Ta­par arasında meydana gelen taht kav­gaları sırasında önemli rol oynayan Horasan Emîri Habeşî b. Altuntak’ın kay­naklarda emîr-i dâd unvanıyla zikredil­mesi, büyük Selçuklular’da bu müessesenin mevcut ol­duğunu göstermektedir. Kirman Sel­çuklu Hükümdarı Tuğrul Şah b. Mu­hammed zamanında da bu müessesenin mevcudiyetini koruduğu, Alâeddin Bozkuş adlı emîrin onun dâd-begi olduğu ve daha sonra atabeg ola­rak hizmet ettiği, ölümü üzerine de oğ­lu Kutbüddin Muhammed’in Berdesîr dâdbegi ve şahnesi tayin edildiği bilin­mektedir. Bunların her ikisi de nüfuzlu birer emîr olup devletin siyasî hayatında ve taht kavgalarında önemli rol oynamış­lardır.

Dîvân-ı Mezâlim dolayısıyla dâdbeglik müessesesinin sadece merkezde ve bü­yük şehirlerde değil aynı zamanda kü­çük iktâ’larda da mevcut olduğu anla­şılmaktadır. Emîr-i dâdların nâibleri, kurulan ma­hallî mezâlim mahkemelerine başkanlık ederek şikâyetleri dinler, adaleti, emni­yet ve huzuru sağlardı.

Emîr-i dâdlığın Anadolu Selçukluları’nda daha fazla önem kazandığı ve emîr-i dadın protokolde atabegden son­ra geldiği görülmektedir. I. Alâeddin Keykubad, hükümdarlığının ilk yılların­da Dîvân-ı Mezâlim’e bizzat başkanlık edip şikâyetleri dinlediği halde daha sonra işlerin yoğunluğu sebebiyle bu görevi bıraktı. Fah­reddin Ali emîr-i dâdlıktan vezirliğe yük­seldiği gibi emîr-i dâd Emînüddin Düleycânî aynı zamanda üstâdüddârlık, ev­kaf hâkimliği ve mütevellilik gibi önem­li görevleri de uhdesinde tutuyordu. Ana­dolu Selçuklulan’nda emîr-i dâd, hem Dîvân-ı Mezâlim’de alınan kararları hem de kadıların verdiği hükümleri uygula­makla görevliydi. Kaynaklarda, Anado­lu Selçuklulan’nda bu görevi üstlenen kişiler arasında ayrıca Nusret, Yâküt ve Nizâmeddin adlı emîr-i dâdlardan söz edilmektedir.

Hârizmşahlar’da bu müessesenin yu-luk (yuluğ), İlhanlılar’da ise yargu adıyla faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Hâ­rizmşahlar’da Türk boylarına mensup kumandanlann işlediği suçlara bakan mezâlim divanına “han” rütbesi verilen bir emîr başkanlık ederdi. – Memlükler’de örfî davalara hâcibler bakardı.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski