Tellal/Dellal Nedir, Ne Demektir, Ne İş Yapar, Hakkında Bilgi

Dellâl. Bir haberi çarşı pazar dolaşıp bağırarak halka duyuran veya satılacak bir malın alım satımında vasıta olup pazarlığı sonuçlandıran kimse.        

Arapça’da delâlet (yol gösterme) kö­künden gelen dellâl sözlükte “alıcı ile sa­tıcı arasında aracılık yapan kimse” anla­mına gelmektedir. Farsça asıllı olan ve bazı hadislerde geçen simsar ke­limesinin de Hz. Peygamber devrinden beri yaygın olarak aynı anlamda kulla­nıldığı anlaşılmaktadır.

İslâm dünyasında gerek iç ticarette gerekse yabancılarla olan ticarî müna­sebetlerde baştan beri dellâllann varlığı bilinmektedir. Erkek dellâllar yanında özellikle haremlere girip mal satımında aracılık yapan kadın dellâllar da vardı.

Fâtımîler’de dellâllann ancak belirli mal­ların satımında aracılık yaptığı, Memlükler’de bunların yaptıkları satıştan % 2 dellâliye ücreti aldıkları ve bunun da ya­nsını devlete vergi olarak ödedikleri kay­naklarda geçmektedir.

Osmanlılar’da bir haberi duyurmak ve­ya ticarî sahada satıcı ile alıcı arasında uzlaşmayı sağlamakla görevli iki ayn del­lâl vardı. Dellâlbaşının emrinde hareket eden haberci dellâllar kendilerine bildi­rilen haberi halka duyururlar, buna kar­şılık yevmiye hesabıyla belirli bir ücret alırlardı. Halka haber veren ve emir teb­liğ eden dellâllar padişah ölümlerinde veya cüluslarında durumu halka bildir­mekle yükümlü olup devletin resmî me­muru statüsünde idiler. Aynı şekilde İs­tanbul ayaklanmalarında padişahın em­rini halka duyurmakla görevlendirildikleri gibi âsiler tarafından da halkın ken­di yanlarında yer alması için dellâl çıka­rıldığı bilinmektedir. Evliya Çelebi’ye gö­re XVII. yüzyılın ortalarında İstanbul’da ticarî sahada görev yapan dellâllardan dış bedestende 200, yeni bedestende yetmiş, 1640 tarihli Narh Defteri’ne göre de bezzâ-zistan ve bit pazarında 120’şer dellâl bulunmaktaydı. XV. yüzyılın İkinci yansında Önemli bir tica­ret merkezi olan Tokat’ta yirmi biri müslüman. beşi gayri müslim olmak üzere yirmi altı dellâlın mevcut olduğu kaynak­larda belirtilmektedir.

Ticarî alanda görev yapan dellâllar em­lâk dellâlı, bedesten dellâlı, balıkhane dellâlı, araba dellâlı, esirci dellâlı, ibri­şim dellâlı, at pazarı dellâlı gibi adlarla anılmışlardır. Evliya Çelebi XVII. yüzyıl­da bu dellâllardan esnâf-ı dellâlân-ı bedestân-ı enderûn, esnâf-ı dellâlân-ı be-destân-ı bîrûn ve esnâf-ı dellâlân-ı be-destân-ı cedîd hakkında bilgi vermekte ve pirlerinin Ebü’n-Nidâ olduğunu be­lirtmektedir. Bu şekilde herhangi bir meslekte görev yapan dellâl sorumlu olduğu mes­lek dışında başka bir alanda dellâllık ya­pamazdı.

Dellâllığın Osmanlı ticarî hayatında önemli bir yeri olduğu kaynaklardan an­laşılmaktadır. Meselâ 1479’da İstanbul ve Galata dellâllığının üç yıllığının 1 mil­yon akçeye satılması, 1484’te yine üç yıllık bir zaman zarfında tüccarların güm­rük resimlerinden 970.000 akçe dellâli­ye elde edilmesi bu teşkilâtın önemini ortaya koymaktadır.

Dellâllar sadece iç ticarette değil ya­bancılarla yapılan alışverişte de önemli bir yere sahiptiler. Alan ve satan arasında kanunlarda gösterilen hükümlere göre aracılık yaparlardı. Dolayısıyla ta­raflar arasında sözleşmeyi sağlayan hu­kukî bir sıfatları da vardı. Çok defa alıcı arayan tüccarı veya satıcı arayan şahsı bulur ve bunlar arasında ya vekâletle veya doğrudan muameleyi yerine getirir­lerdi. Bu fonksiyonlarıyla bir bakıma sim­sarların ve bugünkü komisyoncuların ye­rini tutmaktaydılar. Bunun yanı sıra del­lâllar ikinci elden malın satışını da ya­parlardı. Bu durum özellikle tereke sa­tışlarında daha çok görülmekte ve hiz­metlerine karşılık kendilerine (tellaliye adıyla bir ücret ödenmekteydi. Bu dellâl-lardan başka bir de özellikle zengin ko­naklarına ve saraya kumaş veya elbise satan kadın dellâllar vardı ki bunlara dellâle denirdi.

Dellâlların alım satımdan aldığı ücret malın cinsine ve bölgelere göre farklı­lıklar gösterirdi. Fâtih devrine ait bir ka­nunnâmede dellâlların ticari malların alım satımından alacakları ücret belir­tilmiştir[96]. Bu ücret genel olarak % 1 nisbetinde tesbit edilmişti. Meselâ Urfa sancağı ka­nununda satılan hayvanların sahiplerin­den her 100 akçede bir Osmanlı akçesi dellâliye alınması hükmü bulunmakta­dır. Şam’da ise mercanın her sandığı için 10 eşrefi* del­lâliye alınır ve bunun yarısı dellâla veri­lirdi.

Dellâlların tayin ve azilleri de kanun­larla belirlenmişti. Fâtih kanunnâmesin­de dellâlların yolsuzluk yapmaları halin­de simsarları tarafından azledilip ellerin­deki dellâllık beratlarının alınması hük­mü yer almaktaydı. Buna rağmen dellâlların bazı suistimallerde bulundukları. Özellikle esirci (tellâllarının satıcıları al­dattıkları sık görülürdü.

Büyük şehirlerde loncalar halinde teş­kilâtlanan dellâlların başlarındaki emin­leri vasıtasıyla işlerini dürüstçe yürüt­meleri sağlanmış, meslekten olmayan­ların dellâllık yapmaları ise yasaklanmış­tı. Meselâ Mısır’da kale muhafızlarının pazarda çalışmalarına, alışverişte bulun­malarına veya dellâllık yapmalarına en­gel olunmuş ve bu gibilerin ceza olarak ulufelerinin kesilmesi emredilmişti.

Haber dellâllığı bugün modern haber­leşme vasıtaları ve yayın organlarının ge­lişmesiyle kendiliğinden ortadan kalkmış­tır. Ancak ticarî sahadaki dellâllık simsarlık adı altında devam etmektedir.

Diyanet İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski