Eşkinci Ocağı Nedir, Ne Zaman Kuruldu, Hakkında Bilgi

Eşkinci Ocağı. II. Mahmud zamanında Yeniçeri Ocağı’nın ilgasından önce kurulan talimli askerî sınıf.

III. Selim’İn kurduğu Nizâm-ı Cedîd’in kaldırılmasından sonra (1807) bir süre yeni ve talimli bir ordu teşkil edileme­miş, gerek dışarıda gerekse içeride Sırp, Rum isyanlarını bastırmakta ve Mısır Va­lisi Mehmed Ali Paşa’nın düzenli asker­lerine karşı koymakta yeniçerilerin âciz kalması üzerine modern savaş taktikle­rini bilen bir orduya ihtiyaç duyulmuştu. Mayıs 1826 sonlarında II. Mahmud’un ve devlet ileri gelenleri­nin katıldığı şeyhülislâm konağında ya­pılan toplantılarda Yeniçeri Ocağı’nın bo­zulma sebepleri görüşülerek savaş tâli­mi yapmanın vacip olduğuna dair çıkanlan bir fetva ile ulemânın tasdiki alın­dıktan sonra “eşkinci” adıyla talimli bir sınıfın teşkiline karar verilmiştir.

Bunun için hazırlanan Eşkinci Lâyihası’na göre İstanbul’daki elli bir yeniçe­ri ortasından 150’şer nefer alınarak ilk merhalede 7650 nefer eşkinci yazılacak­tı. Her ortanın on beş neferi karakulluk­çu olacak, ayrıca her ortada birer tayın ustası, alemdar, vekilharç, ortabaşı ve çorbacı bulunacaktı. Yürürlükte olan ocak hiyerarşisi bozulmayacak, münhal vuku­unda bir alt rütbedekiler bir üst rütbe­ye yükseleceklerdi. Altı yıl hizmet eden orta çorbacılarına gümrükten 120 akçelik tekaüt esâme’si verilecek, neferler­den emekliliğe hak kazananlar ve savaş­ta yaralananlara yine gümrükten teka-üdiye yevmiyesi bağlanacaktı. Eşkinci neferlerinin başlıca görevi savaş tekniğini öğrenmekten ibaret olduğundan Et-meydanı talimhane olarak düzenlene­cek, ateşli silâh tâlimleri ise bazan Kâ­ğıthane’de, bazan da Dâvud Paşa sah­rasında yapılacaktı. Kurulacak eşkinci ortalarının her birine birer cerrahla İs­tanbul kadılığından 120’şer akçe maaşlı imamlar tayin edilecekti. Bunlar akşam­ları kışlalarda neferlere Kur’an Öğrete­cek ve ilmihal bilgileri vereceklerdi. Eş­kinci neferlerinden her on kişinin başı­na bir karakullukçu tayin edilecekti. Eş­kinciler daima kışla ve kulluklarında bu­lunacaklar, başka ocaklara gitmeleri ön­lenecekti. Her ortanın tayinatını vekil­harcı temin edecek, neferlerin tayinat işleriyle karakullukçuları ilgilenecekti. Eşkinci neferlerine silâh olarak tüfek ve kılıç, karakullukçu, usta, saka ve alem­darlara ise yalnız kılıç verilecekti. Neferlerin harcamaları için Ağakapısı’nda bir sandık bulundurulacak, kisve-bahâ da­hil olmak üzere ulufeleri buradan dağı­tılacaktı. Mirasçı bırakmadan ölen ne­ferlerin terekeleri bu sandıkta koruna­cak, bazı ocak giderleri de buradan kar­şılanacaktı. Esâmeler alınıp satılmaya­cak, ellerinde esâmesi olanlar bunlan kullanabilecek, ölenlerin esâmesi hazine­ye kalacaktı. Bu tür esâmeleri haber ve­renlere “ihbariye akçesi” adıyla mükâfat verilecekti. Maaş olarak bir kıstta sek-banbaşıya ve kul kethüdasına 7500 er, zağarcıbaşıya 6000, saksoncubaşıya 4500, turnacıbaşıya 3750, muhzır ağaya 1500, bölük ağasına 750, alemdara 150, us­taya 137,5, baş karakullukçuya 130, sa­kaya 100 kuruş ödenecek, karakullukçu­lara 120’şer, eşkinci neferlerine ise 90’ar akçe yevmiye verilecekti. Eşkinci nefer­lerine oldukça yüksek maaş bağlanmış­tı. Yeniçeriler maaşlarını kışlalarında, eş­kinciler Ağakapısı’nda, taşrada görevli ortalar ise mevâciblerini bulundukları yerin valisinin huzurunda alacaklardı. Neferlere yakın olmaları sebebiyle kara­kullukçuların tayinine özel bir itina gös­terilecekti. Yeniçeri efendisi eşkinci ne­ferlerinin nâzın olduğundan ocakla ilgi­li her husus ondan sorulacaktı. Yeniçeri efendisi ocakla ilgili hususları yeniçeri ağası ile görüştükten sonra sadârete bildirecekti.

Eşkinci Lâyihası’nın II. Mahmud tara­fından tasdik edilip yürürlüğe girme­sinden sonra eşkinci yazımına başlandı. Eşkinci nazırlığı­na Gümrük ve Matbah Emini İbrahim Sâib Efendi getirildi. Kısa süre içinde birkaç yüz eşkinci ya­zıldı. Yeni askerlerin giderleri için malî ıslahat lâzımdı. Önce­likle “havâlât” sisteminin ilgası gereki­yordu. Böylece bütün gelirlerin hazineye alınması sağlanacak ve eşkincilere nak­dî maaş verilebilecekti. Fakat bunun he­men uygulanmasına geçilmemiş, bir sü­re ertelenmesi yoluna gidilmiştir. Eşkin­ci neferleri yeniçeri kışlalarında kalacak­lardı. Her birine kundaklı tüfek ve kılıç verildi. Kıyafetlerine ise pek dokunulma­dı, sadece ayaklarına sıkı potur, başları­na da Laz kalpağı giydirildi. Eşkinciler 12 Haziran 1826 tarihinde özel bir me­rasimle tâlime başladılar.

Eşkinci Ocağı, Nizâm-ı Cedîd veya Sek-bân-ı Cedîd gibi bağımsız bir kuruluş görünümündeyse de Yeniçeri Ocağı’na bağlıydı ve sürekli olarak yeniçerilerin hedefi durumundaydı. Nitekim tâlime başlandığı gün İstanbul kahvehanele­rinde yeni asker aleyhine büyük bir pro­paganda başladı. Nizâm-ı Cedîd’in yeni­den kurulduğu. Yeniçeri Ocağı’nın kaldı­rılacağı ve yeniçeri esâmelerine devlet­çe el konulacağı yolunda sözler yayıldı. Yeniçeriler tâlime başlandıktan üç gün sonra 15 Haziran 1826 günü ayaklandı­lar. Fakat bu onların son isyanı oldu. Ye­niçeri kışlaları yerle bir edilerek Yeniçe­ri Ocağı fiilen, bir süre sonra da resmen kaldırıldı. Ömrü çok kısa olan eşkinci birliğinin ye­rine de Asâkir-i Mansûre-i Muhamme-diyye adıyla yeni bir ordu kuruldu.

TDV İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski