Eşrefoğulları Beyliği Tarihi, Dönemi, Eserleri, Hakkında Bilgi

Eşrefoğulları. XIII. yüzyıl sonlarına doğru Beyşehir ve Seydişehir yöresinde kurulan bir Türk beyliği.

Anadolu Selçuklularının uç beylerinden olan Eşrefoğlu Seyfeddin Süleyman Bey tarafından kurulmuştur. Seyfeddin Sü­leyman Bey, Karaman ve Menteşe Türkmenleri’nin 1277 ve 1282 yıllarında Kon­ya’ya saldırıları ve burayı işgallerinden faydalanarak nüfuzunu bulunduğu yö­rede hissettirmeye başladı. İlk hedefi Akşehir ve civarı oldu. bu bölgeye akın­larda bulundu. Selçuklu Sultanı İli. Gıyâseddin Keyhusrev’in ölümünden sonra çıkan saltanat boşluğu sırasında Keyhus­rev’in annesi tarafından saltanat nâibliğine getirildi. Ancak II. Gıyâseddin Mesud’un Konya’da duruma hâkim olması üzerine kendi merkezi olan Gorgorum’a (Gurgurum-Gökçimen) döndü.

Toprakları bir ara Germiyanlı saldırı­sına uğrayan Seyfeddin Süleyman bu iş­galden İlhanlılar’ın ve Selçukluların yar­dımları sayesinde kurtuldu. Selçuklu-Mo­ğol kuvvetleri. 1288 yılı başlarında Tar­sus’u işgal eden Karamanlılar üzerine yü­rüyünce Karamanlıların müttefiki olan Süleyman Bey de Ilgın’a saldırdı ve öl­dürttüğü muhafızların başını Konya’ya gönderdi. Ancak bir süre sonra Selçuk­lu Sultanı II. Mesud’a İtaatini bildirmek üzere Konya’ya gitti ve sultan tarafın­dan affedildi. Bu görüşmenin ardından Süleyman Bey merkezini Gorgorum’dan Beyşehir’e taşıdı. 687 (1288) tarihli kita­besinden buradaki kalenin Süleyman Bey tarafından inşa ettirildiği anlaşılmakta ve bu beyin daha o tarihte “emîr-i kebîr-i muazzam” unvanını kullandığı, babasının adının Eşref olduğu görülmektedir. Bey­şehir de bazan kalenin banisine izafetle Süleymanşehir diye anılmaktaydı.

Eşrefoğlu ile barışı sağlamlaştırmak is­teyen II. Gıyâseddin Mesud, kardeşi Rük-neddin Geyûmers’i Süleyman Bey’in kızı Gülcemal iie evlendirmek istiyordu. Bu hususu görüşmek İçin Beyşehir’e giden Geyûmers Eşrefoğlu tarafından hapsedi­lince II. Mesud ordusuyla Beyşehir’e yü­rümüş, çıkması muhtemel bir savaş Karamanoğlu’nun araya girmesiyle önlen­miş ve Geyûmers serbest bırakılmıştır.

İlhanlı Devletİ’ndeki hükümdar deği­şikliğinden ve II. Mesud’un Kayseri’ye git­mesinden faydalanan uç Türkmenler’i yeniden ayaklandılar. Eşrefoğlu toprak­larına saldıran Karamanoğulları karşı­laştıkları şiddetli direniş üzerine geri çe­kilmek zorunda kaldılar. Bu karışıklık­larla başa çıkamayan II. Mesud, İlhanlı Hükümdarı Geyhatu’yu Anadolu’ya ça­ğırmak zorunda kaldı. Kuvvetli bir or­duyla Anadolu’ya gelen Geyhatu Lâren-de (Karaman), Ereğli, Beyşehir ve yöre­sinde büyük bir katliam ve yağma ha­reketinde bulunmuş ve 7000 kişiyi esir alarak Konya’ya götürmüştür. Fakat Ha­ziran 1292’de Geyhatu’nun Tebriz’e dön­mesinden, II. Mesud’un da kardeşinin saltanat iddiasıyla Kastamonu civarında ayaklanmasıyla meşguliyetinden fayda­lanan Karamanlılar Konya’ya saldırmış­lar, Eşrefoğlu Süleyman Bey de Gevele Kalesi ve civarını işgal etmiştir. Ancak Süleyman Bey Geyhatu’dan çekindiği için kırk gün süreyle elinde tuttuğu bu ka­leden ayrılarak Beyşehir’e dönmüştür.

Anadolu’da görevli Moğol noyanları-nın sık sık ayaklandığı ve Anadolu Sel-çuklulan’nın son yıllarını yaşadığı bu dö­nemde, diğer Türk beyleri gibi Eşrefoğ­lu Süleyman da ölümünden kısa süre ön­ce muhtemelen 1299 veya 1300’de is­tiklâlini ilân etmiştir. Ancak Ağustos 1302’de vefat ederek Beyşehir’de yap­tırdığı Eşrefoğlu Camii’nin yanındaki tür­besine defnedümiştir.

Süleyman Bey, babasının adına izafe­ten kurduğu beyliğin sınırlarını Beyşe­hir ve Gorgorum bölgesinden güneyde Seydişehir ve Bozkır’a, kuzeyde ise Do-ğanhisar ve Şarkîkaraağac’a kadar ge­nişletmiştir. Yerine geçen büyük oğlu Mübârizüddin Mehmed Bey Gelendost ve Yalvac’ı alarak beyliğin topraklarını bi­raz daha büyütmüş, fakat kısa süre son­ra buraları güçlü komşusu Hamîdoğul-lan’na bırakmak zorunda kalmıştır. Bu arada İlhanlı Hükümdarı Olcaytu Han’ın Memlûk seferinde başarısızlığa uğrama­sı ve Anadolu’daki karışıklıklarla baş edemeyen dayısı İrinci’nin zulümleri uç Türk­menler’ini tekrar harekete geçirdi. Ka-ramanoğlu Mehmed Bey Konya’yı işgal ederken Eşrefoğlu Mehmed de Ilgın ve Akşehir yöresini ele geçirdi. Türkmen beylerinin bu cüretlerinden telâşlanan Olcaytu Han beylerbeyi Emîr Çoban’ı üç tümen askerle Anadolu’ya gönderdi. Si­vas-Erzincan arasındaki Karanbük mev­kiinde diğer Türkmen beyleri gibi Eşre­foğlu Mehmed Bey de Emîr Çoban’ın hu­zuruna giderek itaatini arzetti.

O sıralarda Mevlevîliği uç bölgelerin­de yayma faaliyetleri içinde olan Mevlâ-nâ’nın torunu Ulu Arif Çelebi zaman za­man Beyşehir ve Akşehir’e uğrayarak Eş-refoğlu Mehmed Bey’in misafiri olmuş, Mehmed Bey ve oğlu Süleyman Şah Mev­levi tarikatına girmişlerdir. Bu arada 01-caytu’nun yerine İlhanlı tahtına geçen Ebü Said Bahadır Han’ın yaşının küçük­lüğü sebebiyle devletin idaresini onun adına Emîr Çoban’ın üstlenmesi üzerine İlhanlı tahtındaki değişiklikten faydala­nan aralarında Eşrefoğlu Mehmed Bey’in de bulunduğu Türk beyleri, Emir Coban’ın 1318’de Anadolu’ya vali tayin et­tiği oğlu Demirtaş’ı (Timurtaş) tanımayıp yeniden istiklâllerini ilân ettiler. Meh­med Bey Sultandağı, Çay, İshaklı ve Bol­vadin’i alarak topraklarını daha da ge­nişletti. Bolvadin’de yaptırdığı Çarşı Camii’nin kitabesinde Mehmed Bey’in “emîrü’l-a’zam” unvanını ve “Mübârizüddin” lakabını kullandığı görülmektedir.

Eşrefoğlu Mehmed Bey 1320 yılında ölünce yerine oğlu II. Süleyman geçti. 0 sıralarda Konya’yı Karamanlıların elin­den alan Demirtaş Anadolu’yu istediği gibi idareye başlamış, İki yıl sonra da kendi adına para bastırıp hutbe okuta­rak istiklâlini, hatta “mehdî-i âhir zaman” olduğunu ilân etmişti. Türkmen beylik­lerinin bağımsızlığını tehdit eden bu ola­yı, Eşrefoğlu II. Süleyman ile Hamîdoğlu Feleküddin Dündar beyler babası Emîr Çoban’la İlhanlı Hükümdarı Ebû Said Ba­hadır Han’a şikâyet ettiler. Bunun üze­rine babası tarafından Tebriz’e götürü­len Demirtaş’ı Ebû Said affederek tek­rar Anadolu genel valiliğine getirdi. Ancak bir süre sonra İlhanlı Devleti ile bağ­larını keserek bağımsızlıklarını ilân eden Türkmen beyliklerine karşı şiddete baş­vuran Demirtaş Beyşehir’e girerek vak­tiyle kendisini şikâyet eden Süleyman Şah’ı öldürttü.(9 Ekim 1326)

Bu olaydan sonra bir daha toparlanamayan Eşrefoğlu Beyliği’ne ait Beyşe­hir, Seydişehir, Akşehir ve yöresi Hamidoğulları tarafından zaptedilmiş, öteki topraklar ise Sâhib Ataoğullan ve Karamanoğullan arasında paylaşılmıştır. Yak­laşık kırk yıl süren Eşrefoğulları Beyliği İbn Fazlullah el-Ömerî’ye göre altmış beş şehir, 70.000 süvariye sahipti.

Eşrefoğlu beyleri imar işlerine büyük önem vermişlerdir. Beyliğin kurucusu olan Seyfeddin Süleyman’ın burada yap­tırdığı Eşrefoğlu Camii Anadolu Selçuk­lu sanatının en güzel örneklerinden bi­ridir. Süleyman Bey caminin yanında bir çifte hamamla otuz bir dükkândan olu­şan bir bedesten, bu çarşının güney kıs­mına bitişik üç kapılı, altı kubbeli bir han, bir imaret ve kendisi için de bir türbe yaptırmıştır. Bıraktığı vakıfnameye gö­re Süleyman Bey iplikçi ve dokumacı esnafının bulunduğu bedesteni, cami ve hanın etrafındaki dükkânları, büyük ha­mamı, ayrıca yirmi dükkânla iki değir­meni vakfetmiştir. Bütün bu emlâkin geliri 12.000 dirhem olup bunun beşte biri, yaptırdığı caminin mütevellisi olan Mehmed ve Eşref adındaki oğulları ile onların evlât ve torunlarına tahsis edil­miştir. Caminin bitişiğindeki türbede ri­vayete göre kendisininkinden başka ka­rısı ve küçük oğlu Eşrefin mezarları bu­lunmaktadır. Seyfeddin Süleyman Bey, beyliğin merkezi olan Beyşehir’de 697′-de (1297-98) II. Gıyâseddin Mesud, iki yıl sonra da III. Alâeddin Keykubad adı­na gümüş sikkeler kestirmiştir.

Mübârizüddin Mehmed Bey Bolvadin’­de 1320de yaptırdığı Çarşı Camii’nden başka Akşehir’de de bir cami inşa ettir­mişti. Âlimleri ve şairleri himaye eden Mehmed Bey adına Şemseddin Muhammed Tüsterî 1310’da el-Fuşûlul-Eşrefiyye adlı felsefî bir eser yazmış, Konyalı Kemâleddin de 1320’de Tekârîruî-menâşıb adında bir inşâ kitabı kaleme almıştır.

TDV İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski