Facir Nedir, Ne Demek, Anlamı, Hakkında Bilgi

Facir. Kâfir veya günahkâr mümin anlamında bir terim.

Sözlükte “yarmak, bir şeyi genişçe ya­rıp açmak” anlamındaki fecr veya fücur kökünden türeyen bir sıfat olarak “din­darlık perdesini yırtan, fütursuzca gü­naha dalan, haktan bâtıla sapan kimse” gibi mânalar taşır. Câhiliye devri Araplarının haram aylarda yaptıkları savaş­lara “günah işlenen günler” anlamında eyyânnü’l-ficâr adı verilirdi. Fâcir kelime­sinin kökünü oluşturan fücur, “şehvet gücünün ileri dereceye varması” veya “nefsin insanı şeriat ve ahlâk ilkelerine aykırı işler yapmaya sevkeden özelliği” diye de tarif edilir. “İlâhî emirlerden çıkan kimse” anlamı­na gelen fâsık terimi ile fâcir arasında benzerlik varsa da fâsıkın fâcirden da­ha umumi olduğu kabul edilir.

Fâcir kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de bir yerde müfred, dört yerde cemi sigasıyla (fecere. füccâr) yer almakta, bir âyette de kökü olan fücur geçmektedir. Fiil sigasıyla yer alan kullanımlarının sadece biri(Kıyâme 75/5) terim mânasını ta­şır. Fâcir Kur’an’da daha çok günah iş­lemenin nihaî noktasında bulunan “kâ­fir” mânasında kullanılmaktadır. İlgili âyetlerde belirtildiğine göre yeryüzünde fesat çıkaran ve ölümden sonra dirilişi inkâr eden fâcirler âhirette, iman edip kötülüklerden sakınanlarla aynı muame­leye tâbi tutulmayacak, müminlerin yü­zü parlayıp gülecek ve onlar naîm cen­netlerine girecekler, fâcirlerin yüzü ise kararacak ve kendileri alevli ateşe atıla­caklardır. Toshihiko Izutsu. fücur keli­mesinin ima ettiği “sapma göstermek mânasından hareketle Kur’an’daki an­lamını “doğru yoldan ayrılmak ve gayri ahlâkî iş yapmak” şeklinde gösterir.

Bazı hadislerde yalan söyleyen, zina fiilini işleyen, Kur’an’ı okuduğu halde başkalanni ondaki buyruklara uymaya çağırmayan, yalan yere yemin eden, in­sanları aldatan ve faizcilik yapanların fâ­cir oldukları bildirilerek kelime “günah­kâr mümin” anlamında kullanılmış, bir kısmında da cennete sadece mü­minlerin gireceği, fâcirlerin cehennem­lik olduğu, Kur’an okuyan fâcirin kokusu güzel, tadı acı, Kur’an okumayan fâcirin ise kokusu bu­lunmayan, tadı da acı olan bitkiye ben­zediği, ölen mü­minlerin dünya sıkıntılarından kurtul­duğu, ölen fâcirlerden ise dünyadakile-rin kurtulduğu belirtilerek fâcire “kâfir” veya “münafık” anlamı verilmiştir.

Kelâm ilminde fâcir, kâfir veya mü­min sayılıp sayılmayacağı açısından tar­tışma konusu olmuştur. Gerek Mu’tezi-le gerekse Mürcie âlimleri fâcire “büyük günah işleyen mümin” mânası vermişler ve buna bağlı olarak onun hakkında fikir yürütmüşlerdir. Mu’tezile’ye göre fâcir imandan çıkmıştır, tövbe etmeden öldüğü takdirde ebedî olarak cehennem­de kalır. Zira Kur’ân-ı Kerîm’de fâcirle­rin âhirette cehenneme atılacakları ve oradan ayrılmayacakları haber verilir(İnfitâr 82/14-16). Mürcie’ye göre ise fâ­cir her ne kadar ilâhî emirlere karşı ita­atsizlikte bulunmuşsa da iman esasla­rını benimsediği için müminlerle bera­ber olacaktır.

Ehl-i sünnet âlimlerine göre fâcir kâ­fir, münafık ve büyük günah işleyen mü­mini de kapsayan bir terim olduğundan her fâcir hakkında aynı hükmü vermek mümkün değildir. Kelime mutlak ola­rak kullanıldığı takdirde kâfir mânası­na gelir. İman ettiği halde günah işle­yenler ise bu anlamda fâcir kabul edile­mezler. Buna göre fâcirlerin cehennem­den ayrılmayacaklarını haber veren nas-larla kâfirlerin veya münafıkların kaste­dilmiş olması gerekir.

Fâcir kelimesinin Kur’an’daki kullanı­lışı göz önünde bulundurulduğu takdir­de Mu’tezile ile Mürcie’nin fikirlerini doğ­ru bulmak mümkün değildir. Çünkü fâ­cir ya kâfir kelimesini tekit etmekte ve­ya müminin zıddı anlamında zikredilmek­tedir. Hadislerde ise fâcir kâfir, müna­fık ve günahkâr mümin için ortak bir ad olarak kullanılmakta, böylece bir anlam­da her kâfirin fâcir olduğuna, fakat her fâcirin kâfir olmadığına işaret edilmek­tedir. Nitekim Ebû Hanîfe’nin el-Fık-hü’l-ekber”inde geçen ve zamanla bütün Ehl-i sünnetin ortak görüşü haline gelen, “Sa­lih (ber) olsun fâcir olsun her müminin arkasında namaz kılmak caizdir” şeklin­deki meşhur ifadede fâcir “günahkâr mümin” anlamında kullanılmış, böylece her fâcirin dinden çıkmış olmayacağına ve imanını korumakla birlikte günahkâr olan bir kimsenin İslâm cemaatinin bir ferdi sayılması gerektiğine işaret edil­miştir. Sonuç olarak fâcirin, naslann çoğunda itaatten uzaklaşma­nın nihaî noktası olan “kâfir” anlamına, bazı hadislerde de mümin olmakla bir­likte “büyük günah işleyen kimse” mâ­nasına geldiği anlaşılmaktadır.

TDV İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski