Faik Paşa Camii -Narda/Arta- Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Faik Paşa Camii. Bugün Batı Yunanistan sınırları içinde bulunan Arta şehrinde XV. yüzyılda yapılmış bir Osmanlı camii.

Batı Yunanistan’ın Epiros bölgesinde, Türk döneminde Narda olarak adlandı­rılan Arta’da Faik Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Âşıkpaşazade. XV. yüzyılın vezirlerinin adlarını ve yaptırdıkları ha­yır eserlerinin listesini verirken Faik Paşa’nın da bir vakıf yapma karannda ol­duğunu açıklar. Bazı metinlerde “niyet etti”, bazılarında ise “niyettedir” şeklin­de yazıldığına göre Âşıkpaşazâde’nin ta­rihini yazdığı sıralarda Faik Paşa’nın bu hayratını henüz inşa ettirmediği sonucu ortaya çıkar. Tevârih-i Âl-i Osman’ın esas metni 883’te (1478) İşkodra’nın fethiyle sona erdiğine göre eserin bu tarih­lerde yazıldığı kabul edilebilir.

Fâtih Sultan Mehmed döneminin önem­li, fakat o nisbette de az tanınan vezir­lerinden olan Faik Paşa’nın bu padişahın son yıllarında oldukça nüfuz kazandığı ve kendisine Ramazan 883’te(Aralık 1478) geniş haslar verildiği bilinmekte­dir. Serez’de dalyanları, Selanik’te mülk ve haslarından başka Selanik çevresin­de köyleri olan Faik Paşa’nın buralardan elde edilecek gelirleri Narda’daki ima­retine vakfettiği tapu defterindeki bir kayıttan öğrenilmektedir. 898’de (1492-93) düzenlenen ve 907’de (1501-1502) bir zeyil eklenerek gelişti­rilen vakfiyesinin suretinde Selanik, Nar­da, Karlı ili, Yenice-i Vardar’daki evkafı­nın Narda’daki imarete bağlandığı açıklanmıştır. Bu vakfi­yede adı “Emîrü’l-ümerâ fi’l-âlem el-meşhûr bil-Faik min benî âdem” ola­rak geçer. Faik Paşa’nın Kefalonya Kalesi’nde bir cami ile bir muallimhâneden başka Narda’da cami, medrese, dârüt-ta’lîm vb. vakıfları olduğu bildirilir. Yunanistan’ın batı kıyısında olan Kefalon­ya adası 1479-1500 yılları arasında çok kısa bir süre Türk idaresinde kalmış ve arkasından Venediklilerin eline geçmiş­ti. Faik Paşa’nın Narda ve çevresinde ha­yır eserleri bıraktığına göre aslen oralı olduğu da tahmin edilebilir. Nitekim tür­besi de bu caminin yanındadır.

Evliya Çelebi XVII. yüzyılda Narda’yı ziyaret etmiş, şehirdeki kale ile bunun içinde altı cami, mescidler, medreseler ve sıbyan mekteplerinin varlığından bah­setmiştir. Buradaki Faik Paşa Camii’nin şehrin dışında, Karye-i İmaret denilen kırk evlik bir müstüman köyünde oldu­ğunu bildirir. Bağlık ve bahçelik bir me­sire yerinin ortasında yer alan caminin yanında imaret, han ve medrese gibi ek binalar da bulunmaktadır. Ayrıca Bal­kan folklorunda önemli yeri olan bura­da mevcut 142 m. uzunluğundaki muh­teşem köprü de Faik Paşa tarafından yeniden yaptırılmıştı.

Arta, Türk-Rus savaşının arkasından 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması’-nın 24. maddesiyle Yunanistan’a bırakı­lan topraklar içinde kalmıştır. Teselya’-nın iki Önemli şehri Volos ve Larissa ile birlikte Narda uzun tartışma ve pazar­lıklardan sonra, buralardaki müslüman halkın ibadet hürriyeti ve mal güvenli­ğinin teminata bağlandığı ileri sürüle­rek Yunanlılar’a bağışlanmış. 6 Temmuz 1881’de resmen boşaltılarak Yunan hü­kümetine teslim edilmiştir. Ancak çok defa olduğu gibi şehrin tesliminden son­ra hızlı bir tahrip başlayarak buradaki Türk eserlerinin imhasına girişilmiştir. 1953’te çok harap durumda olmakla beraber imaretten bozma Merati adını taşıyan köyün sağ tarafındaki ağaçlar ara­sında duran Faik Paşa Camii’nin fotoğ­rafları bu maddenin yazarı tarafından elde edilmişti. Son cemaat yerinin tama­men yıkılmış olduğu bilinen caminin ve diğer yapıların bugünkü durumu ise öğ-renilememiştir. Ayrıca sadece caminin restore edilmiş olduğuna dair bazı söz­lü rivayetler varsa da doğruluk derecesi bilinmemektedir.

Faik Paşa Camii kare planlı tek kub­beli bir yapıdır. Dışarıdan her bir kenarı 11.70 m. ölçüsündedir. Erken dönem Osmanlı yapılarında sık rastlanan mun­tazam kesme taş ve tuğla karma tekni­ğinde itinalı bir işçilikle inşa edilmiştir. XIV-XV. yüzyıl yapılarında görüldüğü gi­bi taşların arasına dikine konulmuş tuğ­la tekniğiyle de dikkati çeker. Giriş cep­hesinde kemerleri dört sütuna dayanan üstü kubbelerle örtülü üç bölümlü bir son cemaat yeri vardı. Geç bir dönemde (muhtemelen XIX. yüzyıl) bu son cemaat yerinin üzeri, saçakları ince ahşap direklere dayanan geniş ve kiremit örtülü bir sakıtla kapatılmıştı. Mermer söveli ka­pının üstünde beyaz bir levha varsa da bunun üstüne bir kitabe işlenmemiştir. Kubbe de Rumeli camilerinde görüldü­ğü gibi poligon biçimli çifte kasnaklıdır. Her cephede altlı üstlü ikişer pencere açılmış, ayrıca sekizgen biçimli alt kas­nağın dört cephesinde de birer pence­renin içeriyi aydınlatması sağlanmıştır. Sağ köşesinde yükselen minare ise ta­mamen tuğladan yapılmıştı.

Elde edilen son fotoğraflarından an­laşıldığına göre en dışarıdaki saçak or­tadan kaybolduğu gibi caminin son cemaat yeri sütunları, kemerleri ve kubbe­leriyle hiçbir iz kalmayacak şekilde yok olmuştur. Caminin çevresinde olması ge­reken han. medrese gibi binalara dair bir bilgi elde edilememiştir. Caminin ya­kınında olan türbenin Faik Paşa’ya ait olduğu bilinmektedir. Orlandos burada­ki mezar taşında 905 (1499-1500) yılı­nın okunduğunu haber verir.

Faik Paşa Camii, XV. yüzyıl Osmanlı dönemi Türk mimarisinin klasik üslû­bunun temsilcisi olan güzel bir eserdir. Âşıkpaşazâde’deki kayıt ve arşivdeki vak­fiye sureti bunun XV. yüzyıl sonlarında bir külliyenin merkezi olarak yapıldığı­nı açıkça göstermektedir. Bu unutul­muş ve harabiyete terkedilmiş Türk ese­ri bir tarih yadigârı olarak ilgi beklemek­tedir.

TDV İslam Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski