Fars Nedir, Ne Demek, Kavmi, Tarihi, Eyaleti, Hakkında Bilgi

Fars. İran’da eyalet ve eskiden burada yaşayan bir kavim.

Pars kelimesinin Arapçalaşmış şekli olan Fars bugünkü İran’da güneyde İran körfezi, doğuda Kirman, kuzeyde İsfa­han, batıda Hûzistan’la çevrili coğrafî bölgeye verilen addır. Bat literatürün­de Persia şeklinde kullanılan kelime ise bütün İran’ı ifade etmektedir.

Bugünkü idarî taksimatta İran’ın ye­dinci eyaletini oluşturan Fars 50° – 55 doğu boylanılan. 26° – 31 kuzey enlemleri arasında yer alır. Kuzeybatıdan gü­neydoğuya doğru uzanan dağ silsileleri-nin en yüksek noktası olan Dina tepesi 4275 m. yüksekliktedir. Dağlar arasın­da dar geçitler ve vadiler bulunur. İklimi Basra körfezi kıyılarında sıcak, kuzey­deki yüksek bölgelerde soğuk, bu böl­gelerin boğaz, vadi ve geçitlerinde ise ılı­mandır. Bölgenin buraya bağlı körfezdeki adalarla birlikte yüzölçümü 200.000 km2ldir. SFraz (848.289 (1986)), Bûşehr

(120.787), Lâr (37.923), Fesâ (64.771), Kâzerûn (73.444), Cehrem (77.174), Abâde (40.969) ve Fîrûzâbâd (34.433) olmak üze­re sekiz il, otuz iki ilçe, 154 nahiye ve 2924 köyden oluşur. Eyaletin nüfusu 3.193.769 (1986) olup idare merkezi Şîraz’dır. Bölgenin başlıca ürünlerini buğ­day, pamuk, pirinç, tütün ve turunçgil­ler meydana getirir. Eyalet nüfusunu etnik olarak Farslar, Türkler ve Araplar oluşturur. Bölgede Türk kabilelerinden özellikle Kaşkaylar, Aynallu, Baharlu ve Neferi aşiretleri oldukça kalabalık nü­fusa sahiptir. Bunlara Horasan’dan ge­lip bölgeye yerleşen Türk kökenli Ebî-verdîler’i de eklemek gerekir. Bu kabi­lelerden Aynallu, Baharlu ve Neferi aşi­retlerine mensup olanlar yan göçebe ha­linde yaşarlar.

Fars, Ahamenî(m.ö. 559-331)ve Sâsânî (225-651) hanedanlarının kurulup hü­küm sürdüğü önemli bölgelerden biriy­di ve yaklaşık bugünkü eyalete tekabül etmekteydi. Pars (Perse) adı bu bölgenin ismi olduğu kadar burada yaşayan kav­min de adı idi. Eski Yunan kaynakların­da Persis olarak geçen kelime Ortaçağ Avrupa yazarları tarafından Pers (Perse) şeklinde kaydedilmektedir. Yunanlılar Farslar’a Persay diyorlardı. Bu eyalette hüküm süren iki hanedandan Ahamenî-ler’in buraya ne zaman geldiği bilinme­mektedir. Ahamenîler İskender’in istilâ­sına kadar (m.ö. 331) hüküm sürdüler. İskender’in ölümü üzerine (m.ö. 323) im­paratorluğu yöneten Selefkus ve oğlu Yunan medeniyetini İran’a sokmaya ça­lıştılar. Fars’ta şehirler kurup buraya Yu­nanlı göçmenler yerleştirdiler. Fars IV. Antyohos’un ölümüne kadar (m.ö. 164) Selefkiler’İn elinde kaldı. Bu hükümdarın ölümü üzerine Fars bağımsızlığına kavuştuysa da bir süre Eşkâniyân hane­danının hâkimiyet) altına girdi.

Erdeşîr-i Bâbekân, Eşkânîler’e karşı ayaklanarak son hükümdar Artavan’ı öl­dürdü ve Fars’ta Eşkânî hâkimiyetine son verip Sâsânî hanedanını kurdu (225). Baş­langıçta bu hanedanın da başşehri olan Şîraz’ın yerini daha sonra Ktesifon (Medâin) aldı. Sâsânîler Arap istilâsına kadar Fars’ı yönettiler. Hz. Ömer döneminde Araplar ilk defa Fars’ı ele geçirme giri­şiminde bulundular. Bu amaçla Bahreyn Valisi Alâ b. Hadramî, Arfece b. Herse-me’yi Fars üzerine gönderdiyse de bu sefer başarısızlıkla sonuçlandı. Bundan sonra Osman b. Ebü’l-Âs Bahreyn vali­si olunca kardeşi Hakem”i bir orduyla Fars’a şevketti. Hakem kıyıdaki birkaç adayı alıp karaya çıktı, ancak ülkenin içi­ne doğru ilerleyemedi. Hz. Osman dev­rinde üçüncü bir girişimde bulunulduy-sa da Osman b. Ebü’l-As kumandasın­daki ordu Sâsânî kuvvetlerine yenildi. Aynı dönemde Ebû Mûsâ el-Eş’arîve Os­man b. Ebü’l-Âs Şîraz’ı birlikte ele ge­çirdiler. Basra Valisi Abdullah b. Âmir kumandasındaki ordu önce İstahr’ı, da­ha sonra Fîrûzâbâd’ı ele geçirerek Fars’ın tamamını İslâm hâkimiyeti altına aldı (28 16491 veya 29 16501).

İslâmiyet’in ilk dönemlerinde Fars Sâsânîler devrindeki gibi Erdeşîr-i Hürre, Sâbûr Hürre, Dârâcird, Errecân ve İstahr olmak üzere beş bölgeye ayrılmıştı. Fars eyaletinden alınan haraç önceleri 33 mil­yon dirhemken Abbasî Halifesi Mütevek­kil – Alellah zamanında 35 milyona çıka­rıldı. Cizyeden elde edilen yıllık gelir ise 18 milyon dirhemdi. Bu dönemde Kevir çölü civarında bulunan bölgelerle Yezd’in İstahr’a bağlanması sonucunda Fars’ın sınırlan genişledi. Ancak bunlar Moğol istilâsı sırasında Fars’tan ayrıldı.

Abbâsîler’in zayıflaması İle İran’ın çe­şitti bölgelerinde devletler kurulmaya başlandı. Bunlardan biri de 253’te (867) Şîraz başşehir olmak üzere Fars’ta ku­rulan Saffârîler hanedanıdır. Saffâriler’-den Amr b. Leys bugün Şîraz’da Mescid-i Cami adıyla anılan bir ulucami yaptır­mıştır. Saffâriler’den sonra Fars Adudüd-devle zamanında (978-983) Büveyhîler’in hâkimiyeti altına girdi. Bu hükümdar Fars’ta bugün bile faydalanılan Bend-i Emîr’i yaptırdı. Büveyhîler’den sonra Tuğrul Bey döneminde Selçuklular böl­genin bazı şehirlerini ele geçirdiler (442/ 1050-51); ancak gerçek anlamda Selçuk­lu hâkimiyeti 454’te (1062) Cağn Bey’in oğlu Kavurd Bey tarafından tesis edildi. Selçuklu iktidarının zayıflaması üzerine Fars Atabegleri adıyla meşhur olan Salgurlular önce Selçuklular’a, daha son­ra Hârizmşahlar ve Moğollar’a bağlı ola­rak hâkimiyetlerini sürdürdüler. Bu atabeglerin sonuncusu olan Abis Hatun, Hü-lâgû’nun oğlu Mengü Timur ile evlene­rek Fars’ın yönetimini ona bıraktı (670/1271-72).

754 (1353) yılında Muzafferiler hane­danının kurucusu Mübârizüddin Muham-med Fars’ı ele geçirdi. Timur istilâsına kadar (795/1393) bu hanedanın hâkimi­yeti altında kalan Fars ondan sonra yak­laşık bir asır kadar Timurlular’ın yöneti­minde kaldı. Nihayet 909’da (1503-1504) Safevilerden Şah İsmail Fars’ı aldı. Şah İsmail ve halefleri döneminde Fars ve özellikle bu eyaletin başşehri olan Şîraz çok gelişti. I. Şah Abbas zamanında Fars eyaleti valiliğine tayin edilen İmam Kulı Han âdeta bir hükümdar yetkisine sa­hipti.

Safevîler’in ardından Afganlar’dan Eş­refin eline geçen Fars 1727’de, o za­manlar henüz Safevî Hükümdan II. Tahmasb’ın bir kumandanı olan Nâdir Şah tarafından geri alındı. Zendler’den Ke­rim Han döneminde (1750-1779) Fars bü­yük imar faaliyetleriyle birlikte refaha kavuştu. Ancak bu hanedanın son hü­kümdan Lutf Ali Han ile Kaçarlar’dan Âgâ Muhammed Han arasındaki savaş­lar yüzünden büyük zararlar gördü. Ka­çarlar döneminde Feth Ali Şah’ın ölümün­den (1834) sonra oğlu Fars Valisi Hüseyin Ali Mirza saltanat davasında bulundu. 1857’de İngiliz kuvvetleri Basra körfe­zindeki Harg adasını aldılar ve kıyıdaki Bûşehr’i işgal ederek ülke içlerine doğ­ru ilerlediler, fakat daha sonra yapılan anlaşma ile geri çekildiler. 1844’te Sey-yid Ali Mehmed liderliğindeki Bâbî harekâtı Fars’ta olduğu kadar İran’ın diğer eyaletlerinde de huzursuzluk yarattı.

II. Dünya Savaşı sırasında Ruslar’a yar­dım etmek ve kendi çıkarlarını korumak amacıyla İngiliz deniz kuvvetleri Bender-şahpûr’da bulunan İran gemilerinin bir bölümünü imha ederek İran içlerine doğ­ru ilerlediler. Rusya da 1921 antlaşma­sına dayanarak İran’ın bir kısmını işgal etti. Savaş sonunda İngiliz ve Rus kuv­vetleri İran’ı terkettiler.

Pehlevî hanedanının (1924-1979) göz­de eyaletlerinden biri olan Fars’a özellik­le İran Şahlığı’nın 2500. yıl dönümü mü­nasebetiyle büyük ilgi gösterildi. Şîraz’a büyük caddeler, parklar, otel, hastaha-ne ve diğer resmî binalarla yepyeni bir çehre kazandırılırken eyaletin diğer böl­geleri de yeni yollarla birbirine bağlandı ve birçok okul açıldı.

Fars eyaleti Taht-ı Cemşîd (Persepo-lis). Nakş-i Rüstem. Pazargad, Kâ’be-i Zerdüşt, Gâh-i Servistân, Gâr-ı Şâpûr. Şehr-i Şâpûr gibi tarihi eserleriyle bu­gün İran’ın en önemli turistik bölgele­rinden biridir.

Daha yeni Daha eski