Fetihpûr Sikri Camii. Hint-İslâm sanatının en muhteşem binalarından biri.
Fetihpûr Sikri Ulucamii, Hindistan'ın gurur kaynağı, bir başyapıt, Ekber Şah'ın görkemini yansıtan, büyüklüğüyle dillere destan. Bâbürlü mimarisinin incisi, süslenmiş detaylarla donatılmış, Her bakışta büyülenenlerin, ruhunu coşturan bir yapı olmuş. Ekber Şah'ın ihtişamı, bu camide zirveye taşınmış, Mutasavvıf Selîm Çiştî'nin hankahı yakınında yükselmiş, Zaferlerin sembolü, Fetihpûr'un ta kendisi, Minberinden yankılanan manzum hutbelerle şenlenmiş.
Dünyanın en büyüklerinden, benzersiz yapısıyla övünç kaynağı, 1579'da mevlid merasimiyle yücelen, ilahi bir zafer mekanı. Ekber Şah'ın gözünde, zaferlerin anıtı olarak durmuş, Dekken'i fethettiğinde, zafer takını kucaklamış bir kez daha. Bülend Dervâze'nin ışıltısı, caminin görkemini taçlandırmış, Fetihpûr Sikri Ulucamii, tarihin ışığında parlamış.
Cami, 130 basamaklı bir merdivenle çıkılan, şehrin güney batısında engebeli bir arazi üzerine inşa edilmiştir. İnşaat sırasında kayalık yamaçların düzeltilmesi ve doğu ile güney taraflarda kemerler üzerine oturtulan bir dolgu yapısı ile 134 × 157 metre boyutlarında bir platform oluşturulmuştur.
Bu cami, yerli Hint mimarisi ile İran mimarisinin karışımı bir tarzda inşa edilmiştir. İslam sanatında ulucami veya cuma camii olarak bilinen büyük boyutlu cami planına sadık kalınmış ancak bazı yenilikler ve özel düzenlemeler yapılmıştır. Minarenin bulunmadığı caminin ana ibadet mekânı 110 × 157 metre boyutlarındaki avlunun batısında yer alır ve bu avlu kuzey, güney ve doğu tarafları revaklar ve odalar ile çevrilidir.
Ana ibadet mekânı 88 × 20 metre ölçülerindedir ve üzeri kubbeyle örtülüdür. Mekke'deki Mescid-i Harâm'dan esinlenerek yapılan cami, 12,50 × 12,50 metre boyutlarındaki kare bir orta mekânla buraya bağlı iki yan mekândan oluşmaktadır. Yan kanatlar, sütunlu bölümlerle çevrilmiş olup ortalarında kubbeli mekânlar bulunmaktadır. Bu küçük kubbeli mekânlar, orta mekâna dirsekli pandantifler aracılığıyla bağlanmıştır.
Merkezî mekândan yan kanatlara geçiş, kemerli tromplar üstüne yerleştirilen sekizgen bir kasnak ve bu kasnak üzerinde teşkil edilen onaltıgen geçiş bölümü ile sağlanmıştır. Yan kanatlardaki küçük kubbeli mekânlar, kubbelere geçişi sağlayan dirsekli pandantiflerle donatılmıştır. İbadet mekânının dışında bulunan köşelerdeki kuleler vasıtasıyla yan kanatlardaki odalara geçiş sağlanmıştır.
İbadet mekânının içi, her santimi ağır bir süslemeye sahip, bir sanat şaheseri gibi parıldıyordu. Bu göz alıcı süslemeler, caminin ana ibadet mekânındaki mihraplarda da kendini gösteriyordu. Ana mihrap, 3 metre genişliğinde ve 4,50 metre yüksekliğindeydi ve yanlarında bulunan daha küçük iki mihrapla birlikte göz alıcı bir görüntü sunuyordu. Mermer, kıymetli taşlar, mozaikler ve zengin sırlı çinilerle süslüydü.
Kanatlardaki küçük kubbeli mekânlar içindeki mihraplar da benzer şekilde süslenmişti ancak farklı bir tarza sahipti. Mavi boya ve altın yaldızla yazılmış yazılar önemli bir yer tutuyordu iç bezemede. Ayrıca, mimari elemanların üzerinde bulunan kabartma ve boyama bitkisel ve geometrik motifler, camiyi bu alandaki en gösterişli örneklerden biri haline getiriyordu.
İbadet mekânının merkezi, avluya bakan yüzünde, 18 metre yüksekliğindeki sivri kemerli bir eyvan şeklindeki cümle kapısıyla dışarıya açılıyordu. Bu görkemli kapı, üzerindeki zengin süslemelerle dikkat çekiyordu ve arkasındaki kubbenin avludan görünmesini engelliyordu. Revakların sade kare prizma sütunlar üzerinde yükselen sivri kemerleri ve diğer mimari elemanları ise ihtişamlı bir görüntü sergiliyordu.
Avlunun ortasında bir sarnıç bulunuyor ve buraya bir merdivenle iniliyordu. Batı tarafında, Selîm Çiştî ve İslâm Han'a ait iki türbe bulunuyordu ve özellikle Selîm Çiştî'nin türbesi, beyaz mermerden yapılmış oyma geometrik desenli şebekelerle dikkat çekiyordu.
Caminin en muhteşem cümle kapısı, güneyde yer alan Bülend Dervâze adlı zafer takıydı. Ekber Şah'ın Dekken zaferini anan bu kapı, zengin süslemeler ve farklı mimari unsurlarla donatılmıştı. Doğuda yer alan Bâdşâh Dervâze'deki kitâbede caminin yapım tarihi yer alıyordu. Bütün binaların ana malzemesi kırmızı kum taşıydı ancak süslemeler için sarı kum taşı, mermer ve kara kayağan taşı da kullanılmıştı. Bu muazzam yapı, cömertçe harcanan maddî kaynakların ve gösterilen itinanın büyüklüğünü yansıtıyordu ve İslam sanatı içinde ayrıcalıklı bir yere sahipti.