Fek Nedir, Ne Demek, Hakkında Bilgi -Fıkıh Terimi-

Fek. Bazı hukukî bağ ve yükümlülüklerin kaldırılması anlamında İslâm hukuku terimi.

Arapça’da “bir şeyi yapışık ve bitişik olduğu yerden ayırmak, koparmak, kur­tarmak, bir bağı çözmek” gibi anlamla­ra gelen fek İslâm hukukunda kölenin azat edilmesini, esirin salıverilmesini, re­hin, hacir ve haciz gibi hukukî bir bağ ve kaydın kaldırılmasını ifade eder.

Kur’ân-ı KerînVin sadece bir âyetin­de, “boyunduruk altındaki insanları kur­tarmak” anlamında “fekkü rakabe”(Beled 90/13) şeklinde yer alan bu keli­me ile ilk planda köle azat etme veya bu yönde maddî harcama yapmanın kaste­dildiğine, geniş anlamda ise ağır borç ve yük altında bulunan kimsenin bu yü­künün kaldırılması veya hafifletilmesine işaret edildiği söylenebilir. Hadislerde kelime kişinin kölelikten, esaretten, dün­yevî sıkıntılardan, uhrevî azaptan kurtul­ması gibi mânalarda kullanılır.

Kölelerin hürriyete kavuşmasının en tabii yolu, efendilerinin tek taraflı irade beyanı ile onları azat etmeleridir. “İhti­yarî azat” denilen bu yol Kur’an’da(Bk. Bakara 2/177; Beled 90/11-13) ve hadislerde devamlı olarak teş­vik edilmiş, devlet gelirlerinin belli bir kısmının köle azadına ayrılması istenmiş(Bk. Tevbe 9/60), ayrıca kölelerin söz­leşme veya vasiyet yoluyla hürriyete ka­vuşturulması öğütlenmiştir. Öte yandan hataen adam öldürmenin cezası, yemin ve zıhâr gibi davranışların kefareti ola­rak da köle azat etme mecburiyeti ge­tirilmiş, böylece tedrîcî şekilde köleliğin asgarîye indirilmesini ve ortadan kaldı­rılmasını hedefleyen bir dizi yeni usul ve tedbir getirilmiştir.

Düşman eline düşmüş müslüman esir­lerin mübadele suretiyle, fidye karşılığı veya karşılıksız olarak salıverilmesini te­min etmek de fek kavramı içinde mü­talaa edilmektedir. Bu husus, boyundu­ruk altındaki kimselerin kurtarılmasını (fekk-i rakabe) teşvik eden âyetin(Be­led 90/13; krş.Tevbe 9/60) dolaylı ola­rak kapsamına girdiği gibi hadislerde de teşvik ve emre­dilmiştir. Müslümanların elinde bulunan düşmana ait esirlerin serbest bırakılma­sı veya iadesi ise kamu düzen ve yararı­nı yakından ilgilendirdiği için kanun ko­yucunun ve devlet yöneticilerinin yetki­sinde olan ve devletlerarası teamül ve antlaşmalara göre belirlenmesi gereken bir konu olarak görülür.

İslâm hukukunda rehnin çözülmesi ve rehin verilen malın alacaklıdan kurtarıl­ması da çok defa fek terimiyle ifade edi­lir( Mecelle, md. 729, 735). Bu ise rehinle teminat altına alınan borcun alacaklıya veya onun hukukî temsilcisine ödenmesi, borcun alacaklı tarafından bağışlan­ması veya borçlunun ibra edilmesi, ala­cağın temliki gibi yollarla mümkün olur. Rehin akdi sadece borçlu tarafı bağlayı­cı bir akid olduğundan rehin alan ala­caklının tek taraflı irade beyanı veya ta­rafların karşılıklı anlaşması ile de rehin akdi feshedilebilir.

Hacrin ve haczin fekki konusuna İslâm hukukunda hacir, borçlunun hacri ve ma­lının satılması başlıkları altında temas edilir. Kişinin tasarruf ehliyetinin kısıtlan­ması demek olan hacre yol açan sebep­lerin ortadan kalkması halinde ve genel­de mahkeme kararıyla hacrin kalkmasına hükmedilir(Mecelle, md. 942, 997). Para borcunu ödemeyen borçluya karşı uygu­lanması gereken yaptırımlardan biri de borcunu karşılayacak değerde olan mal­ları üzerinde onun tasarruf yetkisini kal­dırma ve bu mallan paraya çevirerek ala­caklıya ödemede bulunma usulü demek olan haciz işlemidir. Haczin fekki, para ve teminat borcu için haczedilen bir mal üzerindeki haczin kaldırılması demektir. Bu da borcun ödenmesi, haczin başka bir mal üzerine nakli veya haciz için kanunî bir engelin ortaya çıkması sebebiyle ve­rilecek mahkeme karan gibi usullerle gerçekleşir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski