Fezleke Nedir, Ne Demek, Anlamı -Osmanlıda- Hakkında Bilgi

Fezleke. Osmanlı bürokrasisinde özet karşılığı olarak raporların sonuç kısmı veya tahkikat evrakı için kullanılan terim.

“Bir olayın, meselenin veya raporun esas noktalarını ve sonucunu açıklamak üzere hazırlanan özet veya kısaltma” an­lamına gelen fezleke terimi, Osmanlılar’da resmî bir evrak türü olmaktan ziya­de bu tür hulâsaları ifade etmek için kullanılan genel bir tabirdir. Bu tabire erken tarihli resmî yazışmalarda rast­lanmamaktadır. XVII. yüzyıldan itibaren ara sıra kutlanılmış olmakla beraber bu­nun yaygınlaşması XIX. yüzyılda başla­mış ve bu devir Osmanlı bürokrasisinde tahkikat evrakının, müstantik kararna­mesinin adı haline gelmiştir.

Mehmet Zeki Pakalın sadrazamın em­riyle, divanda şikâyetleri dinlenecekle­rin isteklerinin çavuşbaşı tarafından ya­zılıp divanda ona hulâsa olarak sunul­duğunu ve bu kısaltılmış ifadelere fez­leke dendiğini yazarsa da herhangi bir kaynağa atıfta bulunmaz. Ancak büyük bir ihtimalle Pakalın’ın da­yandığı İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın ese­rinde, şikâyetleri sadrazamın divanına arzetmek üzere çavuşbaşının “fezleke yaptığfnın belirtilmesi, bunun o döneme ait bir adlan­dırma değil doğrudan doğruya Uzunçarşılfnın kendi İfadesine dayandığını dü­şündürmektedir. Nitekim divana gelen davaların özetlerini ihtiva eden ve bugün Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde nâdir olarak rastlanan defterlerde böyle bir tabir geçmemektedir. Bununla birlikte XVII. yüzyılda Kâtib Çelebi’nin eserine Fezleke adını vermesiyle bunun gide­rek resmî literatürde de kullanılmaya başlandığı söylenebilir. Zamanla soruş­turma tutanakları, raporların özetleri veya sonuçları için fezleke tabiri yerleş­miş, XIX. yüzyılda doğrudan bu tür ev­rakın adı olmuştur. Nitekim mahkemelerdeki soruşturma veya duruşmaların tutanak Özetleri bu adla anılmıştır. Söz konusu tutanaklarda davalı, davacı ve şahitlerin adlan belirtilip olayın tarihi ve konusu, ifadeler, varılan sonuç kısa­ca anlatılır ve bunlara “fezleke-i istintak denirdi. Diğer fezlekelere ise konularına göre “fezleke-i hesâb”, “fezleke-i mâl”, “fezleke-i mukarrerât” ve “fezleke-i ahkâm” gibi adlar verilirdi.

Özet haline getirilmiş teftiş raporla­rıyla kısaltılmış eserler için de bu terim kullanılmıştır. Meselâ bu adın yaygınlaş­masına yol açan Kâtib Çelebi’nin Osman­lı tarihini konu alan iki ciltlik Fezleke’si. Ahmed Vefik Paşa’nın yine Osmanlı ta­rihiyle ilgili Fezleke-i Târih-i Osmânî’sİ bu türün en tanınmış eserlerindendir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski