Firdevs. Cennetin tamamı veya bir bölümü için kullanılan isimlerden biri.
Sözlükte, “içinde her türlü ağacın, özellikle üzüm bağlarının bulunduğu büyük bahçe” anlamına gelen firdevs (çoğulu ferâdîs) edebiyatta, üzüm ve asmaların çoğunlukta olduğu sık ağaçlarla kaplı yemyeşil bahçeleri ifade için kullanılmıştır. İslâmî kaynaklarda firdevs kelimesinin menşei hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Arapça kökenli olduğu iddia edildiği gibi Grekçe veya Farsça’dan geldiği de söylenmektedir. Fir-devsin sadece Şam yöresinde “bahçe” anlamında kullanıldığı, dolayısıyla Arapça’ya sonradan girdiği görüşüne karşılık, şair Hassan b. Sâbit’in bir beytinde geçen “cinân mine’I-firdevs” ifadesi delil gösterilerek Araplar’ın eskiden beri bu kelimeye aşina olduğu belirtilmiştir. Aynca Arapça’da aynı kökten gelen “çardaklanmış” anlamında mü-ferdes kelimesinin bulunması, kaynağı yabancı da olsa fırdevsin Arapça’da yerleşmiş bir kelime olduğunu gösterir. Firdevs kaynaklarda Yemâme ve Şam yöresindeki bazı yerlerin özel adı olarak da geçmektedir. Fahreddin er-Râzîfirdevsin Habeşçe bir kelime olduğunu kaydederken Süryânîce’den geldiğini kabul edenler de vardır. Kelimenin Arapça’ya Grekçe’den, önce faradîs (paradeisos; pa-radise) biçiminde girdiği, daha sonra sunî olarak firdevs müfredinin türetildiği araştırmacılar tarafından öne sürülmüştür (İA, IV, 642-643). Grekçe’ye ise Pehlevîce bir kelimeden (pairi-daeza) geçtiği sanılmaktadır.
Firdevs Kur’an’da biri “cennâtü’I-firdevs”(Kehf 18/107), diğeri sadece “firdevs”(Mü’minûn 23/11) şeklinde olmak üzere İki yerde geçer. Bu âyetlerde iman edip iyi davranışlarda bulunanların firdevs cennetlerine girecekleri, namazlarında huşu gösterip boş şeylerden yüz çeviren, zekâtlarını veren, iffetlerini koruyan, emanete ve verdikleri söze riayet edenlerle namazlarını sürekli kılanların burayı hakedecekleri bildirilmiştir.
Kelime, Hz. Peygamber’e nisbet edilen ve cennetten söz eden çeşitli hadislerde de geçmektedir. Bu hadislerde belirtildiğine göre firdevs cennetin ortası, en yüksek ve en değerli bölgesi olup arşın altındadır. Aynı zamanda cennet ırmaklarının fışkırdığı bir bölge olan firdevs cennetleri dört tanedir; ikisinde kullanılan eşya ve süslemeler altından, diğerlerinde ise gümüştendir. Yine ilgili hadislerde Hz. Peygamber ashabına Allah’tan firdevs cennetlerini istemelerini tavsiye etmiş ve oğlu şehid düşen Ümmü Hârise’ye onun firdevs cennetlerinin en değerlisine girdiğini müjdelemiştir. Resûl-i Ekrem vefat edince kızı Fâtıma’nın, “Mekânı firdevs cenneti olan babacığım” diyerek ağladığı hadis kaynaklarında belirtilir. İbn Kayyim el-Cevziyye’nin mevkuf olarak naklettiği bir rivayette ise firdevsin bizzat ilâhî kudret eliyle yaratılan varlıklardan biri olduğu kaydedilir. Muhyiddin İbnü’l-Arabî de cennet mevkileri arasında yaptığı sıralamada firdevsi adn cennetinden sonra ikinci sıraya koyar.
İslâm âlimlerinin naslarda zikredilen bilgilere ve sahabe yorumlarına dayanarak fırdevs hakkında yaptıkları açıklamaları iki noktada toplamak mümkündür.
1- Fîrdevs cennetin tamamını ifade eden bir isimdir. Zira müzekker bir kelime olduğu halde Kur’an’da firdevs karşılığında müennes zamiri kullanılmıştır(Mü’minûn 23/11); bu da onun cennet kelimesinin yerine kullanıldığını gösterir. Ayrıca Mü’minûn sûresinin baş tarafında namaz kılan, zekât veren, iffetlerini koruyan ve emanete riayet eden müminlerin firdevse vâris olup orada ebediyen kalacakları belirtilmiş, Meâric sûresinde ise (70/22-35) bu vasıflara sahip olanların cennetlerde ağırlanacaklan ifade edilmiştir. Bu âyetler de firdevsin cennetin bütününü ifade ettiğini ortaya koyar.
2- Fırdevs cennetin ortasını, en yüksek ve en değerli bölgesini teşkil eden kısımlarının adı otup burada peygamberlerle velîler kalacaktır. Zira hadislerde dört firdevs cennetinin bulunduğu bildirilmiş ve özellikle firdevsin cennetin en kıymetli bölgesi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ayrıca bazı âyetlerde, rabbinin huzuruna çıkacağını düşünerek ondan korkanlara İki cennetin yanında iki cennet daha verileceği vaad edilmiştir. Bu da cennetin bütün bölgelerinin aynı olmadığına, yapılan amellere göre farklı derecelerinin bulunduğuna ve firdevsin de onun en değerli mevkiini teşkil ettiğine bir delildir.
Firdevs hakkında ileri sürülen ikinci görüşün daha isabetli olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü bu telakki sahih hadislere dayandığı halde diğeri daha ziyade dil kurallarından kaynaklanan bir yorum niteliğindedir. Çeşitli naslardan çıkarılabilecek sonuçlara göre, âhiret saadetine kavuşacak müminlerin hepsinin hakettiği mükâfat aynı olmadığı gibi ebedî hayatlarını sürdürecekleri cennetler de nitelik bakımından eşit değildir.
TDV İslâm Ansiklopedisi