Gedik Ahmet Paşa Külliyesi -Afyon- Tarihçe, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Gedik Ahmet Paşa Külliyesi. Afyonkarahisar’da XV. yüzyıla ait külliye.

Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bayezid devirleri ricalinden Veziriazam Gedik Ah­med Paşa (ö. 1482) tarafından yaptırıl­mış olup cami, medrese, sıbyan mekte­bi ve hamamdan meydana gelir. Kesin inşa tarihi tesbit edilememekte, Gedik Ahmed Paşa’nın Anadolu beylerbeyiliği sırasında ve 1470 yılı civarında yapıldı­ğı sanılmaktadır. Caminin taçkapısı üze­rinde bulunan kitabe 1210 (1795-96) ta­rihli tamirata aittir. Cami 1940’ta Vakıf­lar Genel Müdürlüğü tarafından yeni­den yapılırcasına tekrar tamir ettirilmiş, bu arada medrese ile hamam da elden geçirilmiştir. Aynı yıllarda külliyenin çev­resindeki birtakım binaların yıktırılarak etrafının açıldığı, ancak bu faaliyet sıra­sında sıbyan mektebinin ortadan kaldı­rıldığı anlaşılmaktadır. Günümüzde ca­mi ile hamam aslî vazifelerini sürdür­mekte, medrese ise müze olarak kulla­nılmaktadır. Bugünkü şehrin merkezin­de yer alan külliyede gelişigüzel bir yer­leşim gözlenir. Yapı topluluğunun en önemli unsuru ve çekirdeği olan cami güneybatısındaki medreseye göre çu­kurda kalmakta, aynca kuzeydoğusun­daki hamam tarafından da kısmen per­delenmektedir.

Cami

29.20 x 35,40 m. boyutlarında bir alanı kaplayan cami beş kubbeli bir son cemaat yeri. kıble eksenine yerleş­tirilmiş kare planlı ve kubbeli iki birimle bunlardan güneydekine açılan iki eyva­nın meydana getirdiği “T” planlı bir ha-rim ve harimin köşelerine bitişik dört tabhâne mekânından meydana gelmek­tedir. Tabhâne hücrelerinin arasına, dı­şa açılan birer kubbeli eyvan yerleştiril­miştir. 5,30 X 5,30 m. boyutlarındaki tabhâne birimleri kubbeli olarak tasar­lanmış, kubbelere geçiş prizmatik üç­genler kuşağı ile sağlanmıştır. Bunların basık kemerli kapılarla açıldıkları, ara­larında yer alan ve biraz daha büyük olan (5,55 x 5,55 m.) eyvanlar da pan-dantifli kubbelerle örtülüdür. Tabhâne-lerin güney duvarlarında bulunan ve XIX. yüzyılda tâdil edilerek aslî şekillerini kay­betmiş olan ocaklar, kesme köfeki ta­şından örülmüş altıgen kesitli ve pira­mit külâhlı bacalara sahiptir. Bu planı İle cami, ilk uygulamalarına Orhan Gazi devrinde ve Bursa yöresinde rastlanan tabhâneli cami tipinin Fâtih Sultan Mehmed devrine ait ilginç bir örneğini teş­kil eder. XV. yüzyılın ortalarından itiba­ren gittikçe eski önemlerini kaybetme­ye başlayan ve tasarımlarında birtakım değişiklikler meydana gelen bu tür ca­milerin diğer örneklerinde olduğu gibi burada da mihrap eksenindeki birimle­ri ayıran set kaldırılmak ve üzerlerini ör­ten kubbelerle bunların sınırındaki ke­mer yükseltilmek suretiyle yekpare ve ferah bir ibadet mekânı elde edilmiştir. Ayrıca kıble yönündeki kubbeli birim iki yana doğru eyvanlarla genişletilmiş ve eyvanların köşeleri de pahlanarak yal­nız bu camiye mahsus değişik bir uygu­lama ile mekânın ferahlığı önemli ölçü­de arttırılmıştır.

Çok itinalı bir kesme taş işçiliğinin göz­lendiği, 1940 onarımında tamamen ye­nilenmiş olan duvarlarda yörenin sarım­tırak köfeki taşı, üst yapı hariç diğer mi­mari unsurlarda beyaz ve gri Afyon mer­meri kullanılmıştır. Üst yapıyı teşkil eden kubbeler tuğla ile örülerek içeriden sı­va, dışarıdan kurşunla kaplanmıştır.

Son cemaat yeri revağı eşit büyüklük­te, kare planlı ve kubbeli beş birimden oluşur; bunlardan yanlardakilerin zemin­leri orta biriminkine göre daha yüksek­tir. Sekizgen kasnaklar üzerinde yükse­len kubbelere geçiş pandantiflerle sağ­lanmış, üst yapının ağırlığı harimin ku­zey duvarına ve daire kesitli sütunlara basan ahşap gergili sivri kemerlere bin­dirilmiştir. Alt ve üst uçlarında pirinç bi­lezikler bulunan sütunlar daire tabanlı ve armudî profilli kaidelere oturmakta­dır. Mukarnaslı sütun başlıkları sarkıtlarla zenginleştirilmiştir. Revak kubbelerinden ortadaki diğerlerinden daha yüksek tutulmak suretiyle giriş cephe­sinde taçkapı- mihrap ekseni vurgulan­mıştır. Taçkapının sağında ve solunda, dikdörtgen açıklıklı ikişer pencere ile bunların arasında yaşmaklan mukar­naslı birer mihrabiye vardır. Pencerele­rin silmelerden oluşan çerçeveleriyle siv­ri hafifletme kemerleri arasında kalan köşelere kabartma rozetler konulmuş­tur. Bu pencerelerin üzerinde birer, taç­kapının üzerinde ise iki tane sivri ke­merli ve alçı revzenli tepe penceresi bu­lunmaktadır.

Taçkapının dikdörtgen cephesi orta­daki revak biriminin genişliğince uzan­makta ve revak kemerlerinin kilit taşı hizasına kadar yükselmektedir. Alma­şık beyaz ve gri kesme mermer sıraları ile örülmüş olan cephe, silme grupların­dan meydana gelen iki çerçeve ile yan­lardan ve üstten kuşatılmıştır. Çerçeve­lerin ortasında yer alan taçkapı nişi ba­sık kemerli harim kapısını barındırmak­ta ve mukarnaslı bir yaşmakla son bul­maktadır; yaşmaktaki mukarnasların arasında uçları püsküllü sarkıtlar göze çarpar. Geçmeli teknikle örülmüş basık kemerle yaşmak arasında, istifti sülüsle yazılmış 1210 tarihli manzum onarım kitabesi yer almaktadır. Nişin köşeleri kitabenin alt hizasına kadar pahlanmış, pahlı yüzeylere çubuklu sütunçeler ko­nulmuştur; sütunçelerin alt ve üstlerin­de birer kum saatiyle mukarnaslı min­yatür başlıklar göze çarpar. Üstteki kum saatiyle başlığın yanlarında kalan pahlı yüzeyler kabartma rûmîlerle bezelidir. Ayrıca nişin yan yüzlerinde mukarnaslı yaşmaklara sahip yarım sekizgen planlı birer küçük niş bulunmaktadır.

Taçkapının harime bakan cephesi de mukarnaslı bir yaşmakla süslenmiştir. Üzerindeki pencerelerin arasında bulu­nan kalem işi yuvarlak madalyonda, si­yah zemin üzerine zerendüd tekniğinde yaldızla sülüs hatlı “yâ Hazret-i Bilâl-i Habeşî” ibaresi yazılmıştır. Bu yazı kom­pozisyonu, taçkapının iç yüzünde 1940 onarımında kaldırılmış olması muhtemel ahşap bir fevkanî müezzin mahfilinin bulunduğunu göstermektedir. Kapının yanlarındaki zeminleri seki ile yükseltil­miş ve basit ahşap korkuluklarla çevre­lenmiş maksurelerin de aynı onarımda yenilendikleri anlaşılmaktadır. Doğu ve batı duvarlarında beşer adet dikdört­gen pencere bulunmakta, bunlardan da­ha küçük boyutlu olan uclardakiler tabhâne birimlerine, ortadakiler ise eyvan­lara açılmaktadır. Girişten itibaren bi­rinci ve ikinci pencerelerin arasında ay­nı boyutlarda, yaşmaklan mukarnaslı bi­rer niş yer alır. Kıble ekseninde uzanan kare planlı birimler onikigen kasnaklar üzerinde yükselen ve pandantiflerle ge­çilen iki kubbeyle örtülüdür. Kasnaklara on ikişer adet yuvarlak kemerli ve alçı revzenli pencere, duvarların üst kesim­lerine de bu kısımlarda ikişer, eyvanlar­da birer tane sivri kemerli tepe pence­resi yerleştirilmiştir. Güney duvarının or­tasında mihrap, bunun yanlarında birer dikdörtgen pencere, eyvanların içinde de birer adet dolap nişi bulunmaktadır. Bu duvardaki beş adet tepe penceresi iki sıra halinde ve şaşırtmalı olarak dü­zenlenmiştir. Alt sırada yer alan üç pen­cereden ortadaki mihrabın, yanlardaki-ler dikdörtgen pencerelerin üstüne isa­bet etmekte, ikinci sıradaki iki pencere ise alttakilerin arasına yerleştirilmiş bu­lunmaktadır.

Taçkapı gibi mihrap da beyaz ve gri kesme mermer sıralarından meydana getirilmiştir. İç içe İki dikdörtgen çerçe­venin kuşattığı yarım sekizgen planlı mihrap nişi mukarnaslı bir yaşmakla do­natılmış, köşeleri de kum saatleri ve mu­karnaslı minyatür başlıkları olan sütun-çelerle yumuşatılmıştır. Hemen bütü­nüyle beyaz mermerden yapılan minber yalın tasarımı ile dikkat çeker. Sivri ke­merli kapısını yanlardan kuşatan söve-lerin dış köşeleri pahlanmış. buralara burmalı sütunçeler, alt ve üstlerine de birer kum saatiyle mukarnaslı minya­tür başlıklar yerleştirilmiştir. Kapının üs­tüne konulan dikdörtgen bir mermer levha üzerine kabartma olarak sülüs hatla kelime-i tevhid yazılmıştır. Üçgen yan yüzeyler geçmeli yıldız motifleriyle bezelidir. Köşkün köşelerinde yükselen gri mermerden yontulmuş kare kesitli sütunlarla ientoların taşıdığı prizmatik külah bir Selçuklu kümbetinin külahını andırmaktadır.

Cami hariminde görülen kalem işi süs­lemelerin bir kısmı orijinal olup Fâtih Sul­tan Mehmed devrinden günümüze ula­şabilmiş nâdir örneklerdendir. Bunların arasında, özellikle iki kubbenin arasın­daki kemer üzerinde yer alan örgülü geç­melerle birbirine eklenmiş rûmîler ve iki kartuşun içine yerleştirilmiş son de­recede girift hat kompozisyonları dik­kat çeker. Harimin güneydoğu ve gü­neybatı köşelerindeki eyvanlarda Bursa kemerlerinin   karnında   görülen  Rûmîli bezemeler, harimin yan duvarlarında bu­lunan içleri rûmî dolgulu yuvarlak madalyonlar ve taçkapının iç yüzünde mu-karnaslı nişi kuşatan rümîli bezemeler de aslen Fâtih devrine ait olmakla bir­likte 1940 onarımında yenilenmiştir. Kla­sik üslûba uygun diğer süslemeler ise bu onarım sırasında yapılmış ve yazılar ün­lü hattat Tuğrakeş İsmail Hakkı Altun-bezer tarafından yazılmıştır. 1940’ta ta­mirat gören kapı ve pencere kanatlan da rûmîli menteşeleri ve kabaralı tok­makları ile birlikte Fâtih devrinden kal­madır; kündekârî tekniğiyle meydana getirilen geometrik kompozisyonlar, on köşeli yıldızlar, rûmîler ve şakayıklarla bezelidir.

Caminin en dikkat çekici mimari un­surlarının başında gelen, gövdesi bur-malı minarenin kare tabanlı kürsüsü harimin kuzeydoğu köşesindeki tabhâneye bitişiktir. Dikdörtgen bir çerçeve içi­ne alınmış olan sivri kemerli kapısı ku­zeye açılır. Küp biçimindeki pabuç kısmı­nın köşeleri mukarnaslı üçgenlerle pahlanarak kareden sekizgene geçiş sağ­lanmıştır. Silindir şeklindeki gövdede, kaval silmeler ve bunların arasına yer­leştirilen sır altı tekniğinde koyu lâci­vert çini kuşaklarla hareketli ve göz alı­cı bir kompozisyon meydana getirilmiş­tir. Sekizgen tabandan yarım koni biçi­minde başlayan on altı adet kesme taş kaval silme kışa bir süre dikey devam ettikten sonra sağa doğru dönüp hele-zonî olarak sürmekte, şerefeden 1,50 m. kadar aşağıda önce sola, sonra sağa kıvrılarak bir zikzak oluşturmakta, ardın­dan yine dikey konumda şerefe altına ulaşmaktadır. Kaval silmelerin arasdaki çini kuşaklar da aynı hareketi izleyip mukarnas dolgulu küçük nişlere sap­lanmaktadır. Şerefenin altı iki sıra sar-kıtlı mukarnasla dolgulanmış. çevresi süslemesiz kesme taş korkuluklarla ku­şatılmıştır. Gövdeye göre daha ince olan silindir biçimindeki petek, kurşun kaplı konik külah örtülüdür. Küiâhın eteğin­de kemerli ve koyu lâcivert çini dolgulu küçük panolar sıralanır.

Medrese

Açık avlulu ve revaklı Osmanlı medreselerinin temel özelliklerine sa­hip olan 34.00 x 31,50 m. boyutların­daki yapının dikdörtgen avlusu kuzey­den girişin bulunduğu duvar, doğu ve batıdan beşer birimli iki revak, güney­den de yan yana yer alan yazlık ve kışlık dershanelerle çevrilmiştir. Duvarlar kes­me köfeki taşından örülmüş, girişte mer­mer kullanılmıştır. Eksenden sola doğ­ru kaydırılmış ve cepheden hafifçe dı­şa taşırılmış olan giriş çeşitli silmelerin meydana getirdiği dikdörtgen bir çer­çeveyle kuşatılıp basık kemerli asıl kapı dıştaki sivri, içteki dilimli iki kemerli bir nişin içine yerleştirilmiştir. Kare plan­lı revak birimleri pandantiflerle geçilen içeriden sıva, dışarıdan kurşunla kaplı kubbelerle örtülüdür. Kubbeleri taşıyan yuvarlak kemerlerin oturduğu mermer sütunlar ve başlıkları devşirmedir.

Revaklann gerisinde doğuda ve batı­da beşer, kuzeydeki dershanelerin yan­larında birer ve köşelerde de yine birer adet olmak üzere toplam on dört hücre sıralanır. Üçgenlerle geçilen kubbe ör­tülü hücreler, sivri kemerli nişler içine yerleştirilmiş dikdörtgen kapılarla reva-ğa. altlı üstlü ikişer pencere ile de dışa­rı açılır. Pencerelerin tasarımı camideki-ler gibidir. Kuzeydoğudaki hücreye, aslî kullanımı tam olarak anlaşılamayan bir nişin içinden muhdes bir giriş açılmış­tır. Medresenin güney kanadının doğu­sunda yer alan yazlık dershane, zemini bir seki ile yükseltilmiş avluya açılan kubbeli bir eyvan şeklinde tasarlanmış­tır. 6,80 x 7,00 m. boyutlu mekânın do­ğu ve güney duvarları sağır bırakılmış, batı duvarına ise kışlık dershanenin ka­pısı açılmıştır. Kubbesi pandantiflere otu­ran yazlık dershane kuzey yönünde, ca­minin harimindeki eyvanlar gibi sivri bir kemerin kuşattığı Bursa kemeriyle av­luya bağlanmıştır. Daha küçük boyutlu (5,40 x 5,50 m.) olan kışlık dershanenin kubbesine geçiş üçgenlerle sağlanmış, kuzey ve güney duvarlarına hücrelerde­ki pencereler gibi düzenlenmiş ikişer pencere, doğu duvarına da yazlık ders­haneye açılan kapı yerleştirilmiştir.

Bu yapıda görülen çift dershaneli ta­sarım, Osmanlı öncesi Anadolu Türk mi­marisindeki medreselere dayanır. Osman­lı mimarisinde bundan başka II. Murad’ın Edirne’de Üç Serefeli Cami ile (I437-I447) birlikte yaptırdığı Saatli Medrese’de, Fâ­tih devrine ait Bursa’daki Sitti Hatun Sıb-yan Mektebfnde (1459) ve II. Bayezid devrine ait Bursa’daki Hoca Yakub Dâ-rülkurrâsı’nda da 1898 (1492-93) yine bu tasarım uygulanmıştır.

Sıbyan Mektebi. Günümüze ulaşmayan sıbyan mektebinin zaman içinde değişi­me uğradığı ve Ekrem Hakkı Ayverdi’nin Osmanlı Mi’mârîsinde Fâtih Devri ad­lı eserindeki bir fotoğraftan XIX. yüzyıl­da iki katlı, bağdadî duvarlı ve kırma ça­tılı bir ev görünümü aldığı anlaşılmak­tadır.

Hamam

Erkekler kısmı doğuda, ka­dınlar kısmı batıda olmak üzere çifte hamam planında tasarlanan yapı geniş bir alanı kaplar (37,66 x 26,35 m.). Du­varlar moloztaş, kubbe ve tonozlar tuğla ile Örülmüş, kapı ve pencerelerde kes­me köfeki taşı kullanılmıştır. Erkekler kısmında kare planlı soğukluğu örten pandantifi! kubbe alttaki kare. diğerle­ri onikigen olan üç kasnağa oturmakta, üstü kiremit kaplı sekizgen piramit bi­çiminde basık bir külahla örtülü bulun­maktadır. Doğu duvarının ekseninde yer alan sivri kemerli kapı, çeşitli dikdört­gen çerçevelerin ve bir sivri kemerin ku­şattığı Bursa kemerli bir nişin içine alın­mıştır. Kapının yanlarındaki iki pencere­nin dikdörtgen açıklıkları lokmalı demir parmaklıklarla donatılmış, tuğla örgülü sivri hafifletme kemerleriyle taçlandırılmıştır. Ortasında yuvarlak bir basit ha­vuzun yer aldığı soğukluğun güney du­varında da aynı biçimde iki pencere, ay­rıca kare kasnağın güney, doğu ve ku­zey kenarlarında sivri kemerli ve alçı revzenli birer tepe penceresi bulunmak­tadır. Sağır olan kadınlar kısmına biti­şik batı duvarında mukarnaslı bir niş göze çarpar. Ilıklık kısmı, üçgenlere otu­ran kubbeyle örtülü kare planlı bir bi­rimle batı yönünde buna açılan dikdört­gen planlı bir eyvandan meydana gel­mekte, doğu yönünde de aynalı tonoz örtülü helalar bulunmaktadır. Sıcaklığın merkezinde, göbek taşını barındıran ka­re planlı birim yine üçgenlerle geçilen bir kubbe ile, kurnaların yer aldığı yan­lardaki dikdörtgen planlı ve zeminleri yüksek eyvanlar tekne tonozlarla örtü­lüdür. Bu mekânın güneydoğu köşesin­de bir, kuzeyinde de yanyana iki kare planlı ve kubbeli halvet yer alır.

Kadınlar kısmının erkeklerin ki ne göre biraz daha küçük olan soğukluğu, şaşırt-malı yerleştirilmiş iki sekizgen kasnağa oturan bir kubbeyle ve kubbe de dışarı­dan basık sekizgen piramit biçiminde, kiremit kaplı bir külahla örtülmüştür. Güneybatı köşesi mukarnaslı bir pah ile kesilmiş olan soğukluğun batı duvarın­da basık kemerli girişle yine basık ke­merli bir niş ve yuvarlak bir tepe pen­ceresi, güney duvarında sonradan deği­şikliğe uğramış kemerli bir pencere ile yuvarlak bir tepe penceresi, doğu duva­rında Bursa kemerli bir niş ve kuzey du­varında da ılıklığın kapısı bulunmakta­dır. Dikdörtgen planlı ve tekne tonoz ör­tülü ılıklığın batısında helalar, kuzeyin­de sıcaklık yer alır. Sıcaklık bölümü, bir­birine kemerli açıklıklarla bağlanmış ka­re planlı ve kubbeli dört adet birimin meydana getirdiği ters “T” biçiminde bir plana sahiptir. Ters “Tnin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşeleri, aynı özellikleri gös­teren birer halvetle doldurulmuştur. Ha­mamın kuzeyinde, her iki kısmın da boy­dan boya gerisine rastlayacak şekilde su haznesi, onun da arkasında külhan ve odunluk uzanmaktadır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski