Gotik Yazı. Sanat tarihinde “gotik dönem” adıyla bilinen X1I-XV. yüzyıllar arasında kullanılan yazılara verilen addır. Bu yazı türü, Kuzey Fransa’da yaygın olan Latin kökenli minüskül Karolenj yazısının XI. yüzyıldan İtibaren yavaş yavaş değişmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu değişim, gotik mimaride daralma ve yükselme biçiminde görülen üslûp anlayışına uygun olarak dairesel formların yerini dikey formlara, keskin dönüşlere ve kırılmalara bırakması, harflerin uzayıp daralması ve birbirine yaklaşması şeklinde gerçekleşmiştir. Gotik yazının yukarıdaki form özelliklerinin daha fazla netleşmesiyle ortaya çıkan “textura” (doku) stili XIII. yüzyıldan itibaren Orta Avrupa’nın kuzey bölgelerinde gelişmiş olup dar ve birbirine yakın harfleriyle sistematik bir doku görüntüsü verir. Gutenberg’in ilk İncil baskısını yaptığı bu stil, Orta ve Kuzey Avrupa’da baskı yazısı karakteri olarak yaygın biçimde kutlanılmıştır; yoğun görüntüsünden dolayı “siyah yazı” adıyla da bilinir. Buna karşılık İtalya’da Alp dağlarının güneyinde harfleri yuvarlatılmış, okunabilirliği fazla olan “rotunda” (dairesel) stili tasarlanmıştır. Özellikle İtalya ve İspanya’da uzun süre tercih edilen bu yazı stili, 1479 yılından itibaren bazı değişiklikler yapıldıktan sonra Güney Almanya’daki basımevleri tarafından “Schvvabacher” adıyla texturaya alternatif olarak kullanılmıştır.
Kitap basımı için geliştirilenlerin dışında hızlı yazma sonucunda da “erken gotik kursiv” ve “gotik kursiv” yazılar ortaya çıkmıştır. Bunlar Almanya’da “kanzlei kurrentschrift” (büro el yazısı) adıyla anılmış, bazı çeşitlerine de “bas-tard” (karışık, bozuk) denilmiştir. Rönesans’ın etkisiyle Almanya dışındaki Avrupa ülkelerinde önemini yitiren gotik yazı Almanya’da devam etmiş ve XVI. yüzyılda “fraktur” (kırık) adıyla tanınan yeni bir türü daha geliştirilmiştir. Zamanla gotik yazı stilleri Almanya’nın millî yazısı haline gelerek XX. yüzyılın ortasına kadar kullanılmıştır.
TDV İslâm Ansiklopedisi