Güdük Minare Kümbeti/Türbesi -Sivas- Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Güdük Minare. Sivas’ta Eretnaoöullan devrine ait türbe.

Eretnaoğulları’nın kurucusu Alâeddin Eretna tarafından 1347’de ölen büyük oğlu Şeyh Hasanbeg için yaptırılmıştır. Şehrin hemen hemen tam ortasında yer almakta olup bugün iyi durumdadır. Di­kilitaş mahallesi Atatürk caddesi üze­rinde bulunan ve üstü yıkılmış bir mi­nareye benzetilen şeklinden ötürü bu ad­la anılan türbe Dabas Tekkesi olarak da bilinmektedir. Yapı, kesme taştan kü­bik bir alt kısımla onun üzerine oturan silindirik bir tuğla İkinci kısımdan teşek­kül etmiş ve üstü konik bir külahla ör­tülmüştür. Silindirik kısma geçiş tuğla­dan Örülmüş iri Türk üçgenleriyle sağ­lanmıştır. Bazı bilim adamlarınca, güney cephesinin iki köşesindeki boşluklarda birer sütunçe bulunduğu kabul edilmek­tedir. Türbenin ortasında yer alan dik­dörtgen lahdin üzerindeki altı parça haünde yazılmış kitabeden başka bir İnşa kitabesi yoktur.

İri Türk üçgeni geçişleriyle Anadolu mimarisinde ayrı bir yere sahip olan tür­be benzerlerinden çeşitli farklılıklar gös­terir. Kapı ve pencere ölçülerinin birbiri­ne eşit olması dikkat çekicidir. Alttaki ölü mahzeniyle üstteki kübik bölüm ara­sında yapıyı çepeçevre saran bir silme dizisi bulunmaktadır. Mahzen karanlık olmayıp küçük bir menfez tarafından aydınlatılmaktadır. Aslında burada baş­ka menfezlerin de olduğu, ancak sonra­dan bunların kapatıldığı anlaşılmakta­dır. Uzun süre Şemseddin Sivâsî ailesi­ne ait binalar içinde görülen yapıda res­torasyon çalışmalarının İzleri açıkça ken­dini belli etmektedir. Türbeye girişte bulunan demir parmaklıklar yenileme çalışmaları sonrasında yerleştirilmiştir. Tuğla ile örülerek kapatılan pencereler mekânı karanlıkta bırakmaktadır. Bu pencereler üzerinden dolaşan üç ayrı friz kuşağı içe dönük bir şekilde düzenlen­miştir; bunun yanında sadece pencere etrafında dolaşan dört friz daha bulun­maktadır.

Gövdenin silindirik kısmı, tuğla örgü­sünde meydana getirilmiş baklava dili­mi ve gamalı haç motifleri (eski Türkler-de kullanılan, uçları kıvrık haçı andıran mo­tifi ile dikdörtgen tuğlaların arasına yer­leştirilmiş fîrüze sırlı kare tuğlalarla süs­lenmiştir. Silindirik kısma geçişi temin eden on üç Türk üçgeni de süslemeye statik katkıda bulunmaktadır. Bütün üç­genlerin iç taraflarında yine -firuze sırlı kare tuğlalar görülmektedir. Tuğlaların derz aralıkları mesafeli bırakıldığı için ışık etkisiyle oluşan gölge oyunları faz­ladır. Bu süslemenin bitiminde tuğlala­rın enine ve dikine yerleştirilmesiyle mey­dana getirilen aşıkyolu motifli bir kuşak bütün gövdeyi dolaşmaktadır. Daha üst­te ise birbirinden dikine konmuş iki kır­mızı ve aralarındaki bir firuze sırlı tuğla ile ayrılmış olan dikdörtgen çini levha­lardan müteşekkil bir friz yer almakta­dır. Tezyinat içinde önemli bir yer işgal eden ve büyük kısmı bugün mevcut ol­mayan bu levhalar, koyu mavi zemin üs­tüne beyaz rûmîlerle süslenmiştir. Ya­pının külahı bir mukarnas dizisinin he­men üstünde yer almaktadır. Bugün ah­şap konstrüksiyon üzerine kurşun kaplı olan külahın aslında tuğla örtü olduğu benzer örneklerden yola çıkarak söyle­nebilir; ayrıca izleri görülebilen geçiş sis­temindeki küçük kalıntılar da bu görü­şü desteklemektedir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski