Gülistan. Sa’dî-i Şîrâzî’nin (ö. 691/1292) ünlü Farsça eseri.
Salgurlu hanedanından Ebü Bekir b. Sa’d b. Zengî adına 656’da (1258) kaleme alınmıştır. Gerek kendi türü (makâme”) içinde gerek sanat değeri bakımından taklit edilemeyen bir eser olan Gülistan münâcât. na’t ve yazılış sebebini anlatan bir önsözden sonra padişahların hal ve hareketlerini, dervişlerin ahlâkını, kanaatin faziletini, susmanın faydalarını, aşk ve gençliği, güçsüzlük ve ihtiyarlığı, terbiyenin etkisini ve sohbet âdabını konu alan sekiz bölüm halinde düzenlenmiştir. Bölümler, çok defa günlük hayatta karşılaşılan olaylar dikkate alınarak bunlardan ahlâkî ve edebî sonuçlar çıkarılabilen hikâyeler, nükteler ve beyitlerle süslenmiştir. Ancak bu hikâye ve nüktelerin her zaman bölümlerin muhtevası ile bağdaştığı söylenemez.
Farsça ve Arapça şiirler yanında âyet, hadis ve atasözlerine de yer verilen eserde Sa’dî, Abdullah-ı Ensârî’nin, Makâmât sahibi Hamîdî’nin, Kelîle ve Dimne mütercimi Ebü’l-Meâlî Nasrullah-ı Münşî’nin seçili üslûbunun etkisi altında kalmakla birlikte bunları daha yumuşatarak ve bir ölçüde sadeleştirmek suretiyle kendine has bir nesir üslûbu meydana getirmiştir.
Yazıldığı tarihten itibaren büyük rağbet gören Gülistanın dünya kütüphanelerinde binlerce yazma nüshası bulunmaktadır. İlk olarak Latince tercümesiyle birlikte G. Gentius tarafından yayımlanan eserin, İslâm dünyasında matbaanın kurulduğu ülkelerde sayısı birkaç yüzü aşan baskıları yapılmıştır.
Gülistan ilk defa 793te (1391) Seyf-i Serâyî tarafından Kıpçak Türkçesi’ne çevrilmiştir. Eserin Leiden Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunan tek nüshasının tıpkı basımı bir önsözle birlikte Feridun Nafiz Uzluk tarafından neşredilmiş, A. Fehmi Karamanlıoğlu, bu nüshanın tenkitli metniyle dizinini 1967 yılında doçentlik tezi olarak hazırlamıştır. Karamanlıoğlu çalışmasının başında tercüme hakkında daha önce yapılan çalışmaları değerlendirmiş, eserin dil özelliklerini ise bir makale halinde yayımlamıştır. Bu makale daha sonra eser ve tıpkı bası-mıyla birlikte de neşredilmiştir.
Gülistân’m İsbîcâbî adlı bir kişi tarafından Çağatay Türkçesi’ne yapılan çevirisi 800 (1397-98) yılında tamamlanmıştır. Eser Mahmûd b. Kâdî-i Manyas, Şâhidî İbrahim Dede. Şem’î, Sûdî Bosnevî, Ayşî Mehmed Efendi. Hevâî-yi Bosnevî. Şeyhülislâm Hocazâde Esad Efendi, Hasan Rızâ Efendi. Babadâğî İbrahim Efendi, Ahmed Sâib İzzet, Mehmed Said, Tayyar, Niğdeli Hakkı Eroğlu, Kilisli Rıfat, Hikmet İlaydın ve Yâkub Necefzâde tarafından da tercüme edilmiştir. Eseri Si-râceddin Ali Han, Velî Muhammed Ek-berâbâdî ve Tâceddin Behçet Farsça olarak ayrı ayrı şerhetmişlerdir. Arapça şerh ve çevirisi ise Sürûrî, Cebrail b. Yûsuf el-Muhallâ ve Muhammed el-Furâtî tarafından yapılmıştır. Ali Efsûs eseri Güîistân-ı Bâğ-ı Urdu adıyla Urduca’ya tercüme etmiştir.
Gülistan G. Gentius tarafından Latince’ye; Andre du Ryer, d’AI-legre, Rahip Gaudin, N. Semelet, Ch. Def-remery, L. Piat tarafından Fransızca’ya; Fredrich Ochenbach, Adam Olearius, J. G. Schummel, B. Dorm, Philp Wolf ve G. H. F. Nesselmann tarafından Almanca’ya; Stephan Sullivan, F. Gladvvin, James Dumoulin, James Ross, S. Lee, B. Eastwick, J. T. Platts E. H. VVhinfıeld, Edwin Arnold, R. H. Hyatt, C. Hampton, A. J. Arberry tarafından İngilizce’ye; Gh. de Vincentus veJ. Pizzi tarafından İtalyanca’ya; J. V. Diusberg ve W. Bilderdijk tarafından Felemenkçe’ye; A. Kazimirski Biberstein ve Otvinowski tarafından Leh-çe’ye; Evgenii Eduardoviç Berthels tarafından Rusça’ya (Berlin 1922 İseçmeier şeklinde]) tercüme edilmiştir.
Gülistan sadece tercüme ve şerhedilmekle kalmamış, ayrıca birçok taklidi yazılmıştır. Muînüddîn-i Cüveynî’nin Nigaristân, Câmî’nin Bahâristân, Mecd-i Hafinin Ravza-i Huîd, Kemalpaşazâde1-nin Nigâristân, Kâniî’nin Perişan, Sâilî’-nin Ravzatü’i-ahbâb, Ahmed Şîrâzî Ve-kâr’ın Encümen-i Dâniş, Molla Tarzf-nin Ma’denü’l-cevahir, Hargopal Mün-şî’nin Sünbülistûn ve Mehmed Fevzî Efendi’nin Bülbülistân adlı eserleri bunlar arasında sayılabilir.
TDV İslâm Ansiklopedisi