Gureba Bölükleri Nedir, Tarihçesi, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Gurebâ Bölükleri. Osmanlılar’da kapıkulu süvarilerinden iki bölüğün adı.

Gurebâ kelimesi sözlükte “yabancı, kim­sesiz, evinden uzakta bulunan kimse” mâ­nasına gelen garibin çoğuludur. “Altı bö­lük” de denilen kapıkulu süvarilerinin en alt iki sınıfını oluşturduklarından bunlara “aşağı bölükler” adı da verilir. Sefere gi­derken padişahın sağında ve solunda yer almalarına göre “sağ garibler” (gurebâ-yi yemîn) ve “sol garibler” (gurebâ-yi yesâr) ola­rak iki sınıfa ayrılırlardı. Altı bölüğün orta bölüklerini oluşturan sağ ve sol ulûfeci-lerle birlikte gurebâ bölüklerine “dört bö­lük” veya “bölükât-ı erbaa” denirdi.

Eski kaynaklarda “garib yiğitler” veya “garib oğlanlar” şeklinde zikredilen gurebâ bölükleri men­suplarına bu adın verilmesinin sebebi, bunların asıl vatanlarından uzakta bulunmalarıyla ilgili olmalıdır. Nitekim daha kuruluş döneminde Arap, Acem gibi çe­şitli milletlerden ve Anadolu beyiiKlerin-den, kâfirlere karşı gaza için Osmanlı Beyliği’nin sancağı altında toplananların var olduğu bilinmektedir. Ancak daimî süva­ri birliği olarak gurebâ bölükleri XV. yüz­yılın ilk yarısında teşkil edilmiştir. Gurebâ bölüklerinin neferleri, esasını devşirme­lerin oluşturduğu Edirne, Galata ve İb­rahim Paşa saraylarının çıkmalarından sağlanırdı; fakat savaşta yararlık göste­renlerle daha sonra altı bölük halkının “veledeş” denilen oğulları da gurebâ bölüklerine alınmıştır. 1475 yılı civarında mevcutları 1000 kişi kadarken XVI. yüzyılda bu sayı 2000’e ulaşmıştır. XVII. yüzyıl başlarında ise sağ gariblerin mevcudu 928, sol gariblerin mevcudu 975 kişi olup toplam yevmiye­leri 12.387 akçeydi. Bu yüzyılın ortalarında yapılan düzenleme­lerle sayıları azaltılmıştır. £yyübî Efen­di Kanunnâmesi’nde sağ gariblerin mevcudu 410. sol gariblerin mevcudu 31Z, yevmiyeleri toplam 9553 akçe ve senelik dört kist mevâcibleri de 33 yük 81.760 akçe olarak gösterilmiştir.

Gurebâ bölüklerinin teşkilâtı öteki ka­pıkulu süvari bölüklerinin teşkilâtı gibiy­di. Her bölük bir ağanın kumandası al­tında olup bölük kumandanlarının altın­da kethüda, kâtip, halife, çavuş veya baş­çavuş gibi daha küçük rütbeli zabitler vardı. Bunların yevmiyeleri 20-30 akçe arasında değişirdi. Başçavuş bölüğün asa­yişinden sorumluydu. Garib yiğitlerin ma­aşlarını diğer süvari bölüklerinde olduğu gibi bir memur alır, daha sonra veziria­zamın huzurunda dağıtırdı. Neferlerin maaşı 9’ar akçeden başlar, kıdem ve eh­liyete göre artardı.

XVI. yüzyılda sol garibler ağası çaşni-gîrlerden tayin edilmiştir. Sol garibler ağası genellikle sağ garibler ağalığına, bu da soi ulûfeciler ağalığına terfi eder­di. Ancak istisnaî olarak bunların silâh-dar ağası, sancak beyi, hatta beylerbeyi tayin edil­diği de olmuştur. XVI. yüzyıl sonlarında cebecibaşı gurebâ-yi yesâr ağalığına, bazan gurebâyi yesâr ağası cebecibaşılığa, gurebâ-yi yemîn ağası çavuşbaşılığa, bazan da çavuşbaşı gurebâ-yi yemîn ağa­lığına getirilirken kapıcıbaşı gurebâ-yi yemîn ağalığına tayin edilmiştir. Fâtih Sultan Mehmed ve Kanunî Sultan Süleyman zamanında her bir ağa 80’er akçe ulufe alırken XVI. yüzyıl sonlarında bu ücret 100 akçeye yükselmiştir. Sancağa çıkan bölük ağala­rına, yıllık geliri 160-170.000 akçe ara­sında değişen dirlik verilirdi.

Her iki gurebâ bölüğü kendi içinde 100’er küçük bölüğe ayrılmış ve her bö­lük bir bölükbaştnın emrine verilmişti. Garib yiğitlerin İstanbul’da kışlaları yok­tu. Evli olanlar evlerinde kalır, bekârlar da hanlarda ve özellikle Kurşunlu Han’da barınırdı[432]. Atlarının beslenme ihtiyacı yüzünden garib yiğit­lerin çoğu İstanbul, Edirne, Bursa, Kütahya ve Konya civarında ikamet ederdi. Bunların başında “kethüda yeri” denilen zabitler bulunurdu. Garib yiğitlerin yev­miyeleri zaman içinde değişmiştir. Her terfide bu ulufe 3-4 akçe artardı. Garib yiğitlerin silâhları ok. mızrak, kılıç, kal­kan, kama, pala ve baltadan ibaretti. Ba­zılarında tüfek de bulunuyordu; fakat ateşli silâhlar pek yaygın değildi. Her iki bölüğün ayrı bayrak ve tuğu vardı. Sağ gariblerin bayrağı san-beyaz, sol garible-rinki İse yeşil-beyazdı. Bundan dolayı gu­rebâ bölüklerine “alaca bayrak” da de­nirdi.

Öteki kapıkulu süvari birlikleri gibi gu­rebâ bölükleri de sefer esnasında pa­dişah çadırını ve ağırlıkları korur, ayrıca odun nakli hizmetinde bulunurlardı. Sa­vaş sırasındaki en önemli görevleri ise padişah otağı ile sancak-ı şerifi muhafa­za etmekti. Gurebâ-yi yemîn sağ, gure­bâ-yi yesâr sol alem dibinde dururdu[433]. Ay­rıca haberleşme hizmetinde kullanılırlar, bazan bu hizmet sonunda mükâfat ola­rak selâtin tevliyetlerinin ve mîrî mukâ-taalarının idaresine veya cizye cibâyetine memur edilirlerdi. Bu istisnaî uygulama zamanla kural haline gelmiş, iltizamcılıktan zengin olan garibler ortaya çıkmış­tır. XVI. yüzyılın ortalarından itibaren pa­dişahların sefere çıkma işini terketmele-rinden sonra garib yiğitler serdâr-ı ekre-min emri altında sefere çıkmaya başla­mışlardır. Garib yiğitlerden terfi edenler ulûfeci bölüklerine kaydedilirdi.

Devşirme sisteminin önemini kaybet­meye başlamasıyla birlikte bu bölüklerin düzenleri de bozuldu. XVII. yüzyılda yeni­çeriler gibi bunlar da bir kısım ayaklan­malara karıştılar. II. Osman’ın ölümüyle sonuçlanan 1622 ayaklanmasına gurebâ bölükleri de katılmıştı. IV. Murad ve IV. Mehmed dönemlerinde ıslah edilmeleri için tedbir alınmış, Köprülü Mehmed Pa-şa’nın sadrazamlığı sırasında sağ garib­lerin sayısı 410’a, sol gariblerin sayısı 312’ye indirilmiştir. 1711 yılına ait bir lis­tede 180 sağ garib, 162 sol garibin bu­lunduğu görülmektedir. XIX. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarına kadar varlığını sür­düren gurebâ bölükleri sancak-ı şerif ko­ruyuculuğu görevlerini daima muhafaza etmişlerdir. 1826 Eylülünde Yeniçeri Ocağı’nın ilgasından birkaç ay sonra öteki kapıkulu süvarileriyle birlikte gurebâ bölük­leri de lağvedilmiştir. Ulufeleri kesildi­ğinden mağdur olmamaları için bunlara gümrükten emekli maaşı bağlanmıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski