Habir Nedir, Ne Demek, Esmaül Hüsna'dan Habir İsminin Anlamı

Habîr. Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ} biri.

Sözlükte “bir nesneyi gereğince bil­mek için yoklayıp sınamak, bir şeyin iç yüzünden haberdar olmak” anlamına ge­len hubr (hıbre) masdanndan sıfat olup “bilen, bir nesnenin mahiyetine ve iç yü­züne vâkıf olan” demektir. Kelimenin kö­künde, bir şeyin asıl yapısını ve iç yüzünü öğrenmek için onu duyu organlarıyla al­gılayıp denemek ve elde edilen bilgileri akıl süzgecinden geçirip bir sonuca bağ­lamak mânası bulunduğu gibi haber yo­luyla bilgi edinmek mânası da vardır. Şüphe yok ki bu bilgi vasıtalarının hiçbiri Allah için söz konusu değildir. Ancak ha­dis olarak da rivayet edilen. “Hiçbir za­man haber duyu seviyesinde bilgi sağla­yamaz” sözüne göre, Allah’a nisbet edilen “hubr” kavra­mında, duyularla algılanmış gibi her şe­yin gerçekliğinden ve genellikle insanlara gizli kalan iç yüzünden haberdar olma mânası mevcuttur. Habîr İsminin “ha­berdar eden” (muhbir) anlamına da gele­bileceği kaydedilmektedir.

Kur’ân-ı Kerîm’de bir âyette hubr masdarı, kırk dört âyette de habîr ismi Allah’a nisbet edilmiştir. Habîr yirmi altı âyette, Allah’ın, insanların yaptıkla­rı her şeyden ve kıyametteki durumla­rından haberdar olduğu mânasını ifade etmekte ve daha çok müjdeleyici bir üs­lûp taşımaktadır. Beş âyette, “yaratıl­mışların ihtiyacını en ince noktasına kadar bilip sezilmez yollarla karşılayan” mânasmdaki latiT, yine beş âyette “gö­ren” mânasındaki basîr, dört âyette “bü­tün emirleri ve işleri yerli yerinde olan” anlamındaki hakîm, dört âyette de “hak­kıyla bilen” anlamındaki alîm ismiyle bir­likte kullanılmıştır. Kelimenin bu kullanı­lışlarının mânasına zenginlik kattığı, onu pekiştirip açıklığa kavuşturduğu görül­mektedir.

Hubr kökünden türemiş çeşitli keli­meler hadislerde de Allah’a nisbet edil­miştir. Habîr ismi esmâ-i hüsnâ listesine yer veren rivayetlerde geçtiği gibi başka hadis metinlerinde de yer al­maktadır.

Kur’ân’da ve hadislerde Allah’a nisbet edilen isimler içinde ilim kavramını ifade eden birçok kelime bulunmaktadır. İlim sıfatının İslâm ilahiyatında büyük bir Önem taşıdığı bilinmektedir. Kur’an’da habîr gibi bir mâna taşıyıp Allah’a ilim izafe eden kavramlardan biri de “haber vermek” anlamındaki tenbie kökünden türemiş yirmi altı kadar fiil sigasıdır. Ayrıca “hikâye etmek, anlatmak, haber vermek” anlamına gelen kasas kökün­den türemiş on dört kadar fiil sigası ile ahbâr, enbâ’ kelimeleriyle bağlantılı ola­rak kullanılan vahy kökenli bazı fiiller de (evhâ, nûhî) haber niteliği taşıyan ilâhî ilim kavramlarını ifade etmektedir. “İlmiyle her şeyi kuşatan, kudret ve iradesiyle her şeye hâkim olan” mânasmdaki muhit is­mi, doksan dokuz ismi ihtiva eden esmâ-i hüsnâ cetvelinde yer almamakla birlikte habîr ismini destekleyici mahiyette sekiz âyette zât-ı ilâhiyyeyi nitelemekte, beş âyette de fiil sigasıyla Allah’a nisbet edil­mektedir.

Esmâ-i hüsnâyı kendine has bir yön­temle gruplandıran Gazzâlî, habîrle bir­likte dört ismin ilim kavramı etrafında halkalandığını kabul etmiştir. Ona göre alîm ismi mutlak mânada ilme delâlet eder. Habîr. ilmin duyularla algılanama-yan bâtınî kısmını, şehfd de algı alanına yönelik kısmını ifade eder. Hakîm biline­ceklerin en şereflilerine yönelik iken muh-sf, ayrıntıları sınırlı bulunan konuları ay­dınlatan bir isimdir. Bütün bunlardan başka es­mâ-i hüsnâ cetvelinde yer alan, “İlmi ve merhameti her şeyi kuşatan” anlamın­daki vâsi’ ismi de habîr grubu içinde mü­talaa edilmelidir.

Habîr Allah’ın zatî isimleri grubunda yer alır. Ebû Abdullah el-Halîmî ve onun görüşünü aynen aktaran Ebû Bekir el-Beyhaki, söz konusu ismin bağlı bulun­duğu ilim sıfatını ulûhiyyetin temel nite­liklerinden kabul ettikleri için olmalıdır ki habîri teşbihi nefyeden selbî isimler (veya sıfatlar) grubundan saymışlardır.

Ebû Bekir İbnü’l-Arabî ise “haberdar eden” mânasını da göz önünde bulun­durarak onu zâtî-sübûtî sıfatlar arasın­da zikretmiştir.

Naslarda Allah’a nisbet edilen, yüce yaratıcıyı niteleyip tanıtan ve dolayısıyla O’nu manen insanlara yaklaştıran İsim ve sıfatların her biri mümin üzerinde de­ğişik etkiler yapar. Abdülkerîm el-Kuşey-rîye göre habîr isminin kul üzerindeki tesiri, bütün davranışlarına vâkıf bulunan Cenâb-ı Hakk’a olanca samimiyetiyle gü­venip teslim olmak ve her şeyin O’ndan geleceği şuuruna sahip olmaktır. Öyle ki bu mertebeye erişen kul ihtiyaç ve di­leklerini diliyle ifade etmez, sadece kal­binden geçirmekle yetinir. Gazzâlî İse habîr isminin bir yöntem olarak kullanılmasını önerir. Mü­min kul bu İsmin ışığı altında kendi var­lığını, özellikle psikolojik yapısını teşhis etmeli ve içinde barınan hayvanî duygu­lara karşı cephe alarak onları yenmeli, hile ve tuzaklarından sürekli olarak ko­runmalıdır. Böyle kullar habîr ismini al­maya bile lâyıktır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski