Hacı İlyas Camii. Milas’ta XIV. yüzyılda Menteşeoğulları döneminde yapılmış cami.
Muğla’ya bağlı Milas ilçesinin Hacı İlyas mahallesindeki bu mâbed ilçenin en eski camisidir. Cümle kapısı üzerinde yer alan kitabesinden anlaşıldığına göre yapı, Menteşeoğulları’ndan Şücâüddin Orhan Bey zamanında 730 Şabanında(Mayıs-Haziran 1330) inşa edilmiştir. Basık bir kemerin altında girift sülüs hatla yazılmış olan dört satırlık kitabede caminin Selâhaddin adında bir kişi tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Bu zatın kim olduğu bilinmese de Evliya Çelebi Milas velilerini sayarken Selâhaddin Sultan adını zikretmektedir. İsmail Hakkı Uzunçarşılı bu zatın caminin banisi olabileceğini İleri sürer. Yapıda bundan başka biri son cemaat yerinin kemeri arasında, diğeri inşa kitabesinin üzerinde yer alan iki kitabe fark/ı dönemlere ait tamirleri belirtmektedir. Bunlardan kapı üzerin dekinde yapının 1272″de (1855-56) Hacı Ömer Ağa-zâde Hacı İsmail Ağa. diğerinde ise 1920 yılında Hacı Eminzâde Süleyman Bey tarafından ihya edildiği kaydedilmektedir.
Caminin harim kısmı dikkate değer bir mimari özellik göstermez. Dörtgen şeklindeki bu mekânın üstü düz bir ahşap çatı ile kaplanmış, üzerini kiremit örtülü bir kırma çatı kapatmıştır. Harim doğu, batı ve güney duvarlarında açılan ikişerden altı pencere ile ışık almakta ve sade bir mihrabı bulunmaktadır.
Yapının bütün özelliği kuzey ve batı cephelerinde toplanmıştır. Son cemaat yerinin bulunduğu 15 metre uzunluğundaki kuzey cephesi, kalın payelere ve gövdeleri devşirme olan sütunlara dayanan ortadaki daha geniş sivri kemerlerle hareketlendi-rilmiştir. Üç bölümlü son cemaat yerinin üzeri de alaturka kiremit kaplı üç kubbe ile örtülüdür.
Caminin diğer ilgi çekici kısmı olan minaresi bu bölgeye has, görüntü olarak minberi hatırlatan bir biçim arzetmektedir. Milas’taki Ahmed Gazi Camii ile Pazar Camii’nde de görülen bu minare, caminin batı duvarına bitişik yüksek ve üzeri açık. taştan yapılmış yirmi yedi basamaklı bir merdiven şeklindedir. Bu merdivenin sonunda üç tarafı korkuluklarla çevrili balkon biçiminde bir şerefesi olan minare, yakın tarihlerde arkasına İnşa edilen yüksek gövdeli, tek şerefeli bir taş minare sebebiyle terkedilmiştir. Son cemaat yerinin doğu kemeri 1946 yılında duvar örülerek doldurulmuş, geri kalan kısmı yakın bir tarihte metal doğramalı bir camekân-la kapatılarak görünümü iyice bozulmuştur.
Sade bir taş ve tuğla duvar işçiliği gösteren yapının içinde ve dışında süslemeye rastlanmamaktadır. Yalnız harım kapısının dış duvarında çok kaliteli, damarlı mermer kullanılmıştır.
TDV İslâm Ansiklopedisi