Hadîkatü’l-hakika. İranlı mutasavvıf-şair Senâî’nin (ö. 525/1131 [?]) tasavvufa dair mesnevisi.
Tam adı Hadîkatü’l-hakika ve şerfatü’t-tanka olup İran edebiyatında yazılan ilk önemli tasavvufî mesnevidir. Gaz-neli Suttan Fahrüddevle Behram Şah’a ithaf edilen eser, bu hükümdara övgüleri de (fahr) ihtiva ettiği için Fahrînâme veya Kitabü’l-Fahrî adlarıyla da anılır. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî. çok beğendiği ve Meşnevfsinde bazı konularını iktibas ettiği esere İlâhînâme adını vermiştir.
S24’te(1130) yazmaya başladığı eserini ölünceye kadar elinden bırakmayan Senâî, son taraflarında ihtiyarlığından bahsederken imkân bulduğu takdirde eseri genişleteceğini söyler. Hadîkatü’l-hakika tamamlanıp muhtevası duyulmaya başlandığında Horasan âlimlerinin büyük tepkisiyle karşılaşan Senâî, eserin bir nüshasını incelemeleri için Bağdat ulemâsına göndermiş ve onlardan gelen fetva sayesinde ortalık yatışmıştır. Kısa bir müddet sonra da vefat ettiğinden eseri genişletme imkânı bulamamıştır.
Aruzun hafif bahrinde yazılmış 10.000 beyitlik bir mesnevi olan Hadîkatü ‘l-hakika tevhid, na’t, aklın sıfatı, ilmin fazileti, gaflet, felek ve burçların tasviri, hikmet, ata sözleri, aşk. kendinden önceki şair ve yazarların eserleri gibi konularla Behram Şah, vezirleri ve kadınlarının övgülerini ihtiva eden on bölümden meydana gelir. Eser tasavvufî bir mesnevi olmakta birlikte ele alınan konular bakımından yerine göre dinî. ahlâkî, felsefî, hikemî ve öğretici nitelikler de taşır. Senâî öldüğü zaman dağınık halde bulunan Hadîkatü’l-hakika, Behram Şah’ın görevlendirdiği Muhammed b. Ali er-Reffâ tarafından düzenlenmiştir. Reffâ esere bir mukaddime yazmış ve bunun içine eserin bazı nüshalarında bulunan Senâî’nin mukaddimesini de almıştır.
Senâî’nin diğer eserlerinde olduğu gibi bu eserin de yazma nüshaları arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bu durum, şairin ölümünden sonra eserlerinin ayrı kimseler tarafından derlenmiş olması ile açıklanabilir. Nitekim Hadîka-tü’l-hakika’tnn bilinen en eski nüshasında (Süleymaniye Ktp.r Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 1672 Jistinsah tarihi 552/1157|) önsöz bulunmadığı gibi bu nüsha bölümlere de ayrılmamıştır. Bölümlere ayrılan nüshalar arasında da farklılıklar olup bazıları on. bazıları ise sekiz bölümdür.
Eser Nizâmî-i Gencevî. Hâkânî-i Şirvânî ve Evhadüddîn-i Merâgi gibi şairler üzerinde etkili olmuş, bunlardan birincisinin Mahzenü’l-esrâr, ikincisinin Tuhfetü’l-‘Irâkeyn, üçüncüsünün de Câm-ı Cem adlı eserlerinin ilham kaynağı olmuştur.
Hadîkatü’l-hakika Bombay (1275) ve Leknev’de (1295/1818). ayrıca Müderris Rızavî tarafından Tahran’da yayımlanmıştır (1329 hş., 1368 h.). J. Stephenson eserin bir bölümünü İngilizce’ye tercüme ederek metniyle birlikte neşretmiştir.
Mesnevi sarihlerinden Hindistanlı âlim Abdüllatîf el-Abbâsî el-Gucerâtî. çeşitli nüshalarını karşılaştırarak tam bir metnini ortaya koyduğu eseri Leta’iiü’l-hadâ’ik min nefâ3isi’d-dekâik adıyla şerhetmiştir.
Hadîkatü’l-hakîka’dan seçmeler yapılarak çeşitli eserler meydana getirilmiştir. Bunlardan genellikle Attâr’ın eseri olarak bilinen Müntehab-ı Hadîka {İntihâb-ı Had’tka), Dâî-i Şîrâzî diye tanınan Nizâmeddin Mahmûd-i Şîrâzfye aittir. Bu seçmenin bizzat Senâî tarafından yapıldığı da söylenir.
TDV İslâm Ansiklopedisi