Hadım Nedir, Tarikatta Hadımın Görevi, Hakkında Bilgi

Hadım. Tekkenin ihtiyaçlarını karşılayan ve safîlere hizmet eden kişi.

Tasavvufun ilk dönemlerinden itiba­ren, tasavvuf yoluna girmemekle birlikte sûfîlere yardımcı oldukları ve onların ih­tiyaçlarını karşıladıkları için kendilerine “hadim” denen bazı insanlar mevcut ola­gelmiştir. Dünyadan el etek çekip iba­detle meşgul olan sûfîlerin hizmetinde bulunmayı görev sayan hadimler, sırf se­vap kazanmak için velî olduğuna inan­dıkları bu kişilerin yanında bulunur, onla­rın işlerini görürlerdi. Hadimlere tekke ve zaviyelerin işlerini görüp gözettikleri için nakib de denilmiştir.

İlk devirlerden beri ünlü sûfîlerin ha­dimleri olduğu bilinmektedir. Meselâ Zeytûne, Ebü’l-Hüseyin en-Nûrî ve Cüneyd-i Bağdadî gibi sûfîlere hizmet ederdi. Bâyezîd-i Bistâmî, Ebû Hafs el-Haddâd ve Râbia el-Adeviyye gibi sûfî­lerin de hadimleri vardı. Hizmetinde bu­lundukları şeyhlerin fikirlerini ve menkı­belerini de nakleden bu kişilerden Hadim Şeyh gibi bazıları zamanla tasavvuf yolunda ilerleyerek şeyh olmuşlardır.

İnsanlara hizmet etmenin fazileti üze­rinde önemle duran ve çevrelerinde bu­lunan kişileri hizmete teşvik eden sûfîler bu konuda bazı hadislere dayanırlar. Bu hadislerden birine göre Hz. Peygamber ramazan ayında seferde iken bazı sahâ-bîler oruç tutmuş, bazıları ise tutmayıp oruçlu olanlara hizmet etmiştir. Bu durumu öğrenen Resûl-i Ekrem. “Bugün oruçlu olmayanlar oruçlu olanlardan da­ha çok sevap aldı” demiştir. Sûfîler, tekkelerde Hak talibi olanlara hizmetin önemini anlat­mak için Allah’ın Hz. Davud’a, “Ey Dâvûd! Bana talip birini görünce ona hizmet et” dediğini rivayet ederler. Onlara göre, “Bir topluluğun efendisi onlara hizmet eden kimsedir”. Hâce Abdullah-ı Herevî. “Sûfî hizmet ehlidir, gayesi hiz­met edilen değil hizmet eden olmaktır” der. Ebû Süleyman ed-Dârânî de ancak kendini beğenmişlerin hizmetten zevk alamayacağına dikkat çe­ker. Hiçbir fark gözet­meden herkese hizmet edilmesi gerekti­ğine inanan sûfîlerin bir araya geldikleri zaman hizmet konusunda kendi arala­rında yarıştıkları nakledilir. Ebû Nasr es-Serrâc, İbrahim b. Edhem’İn kendisine yoldaş olmak isteyenlere bizzat hizmet etmeyi şart koştuğunu kaydeder.

Tasavvufun temeli şeyhlere saygı ve ihvana hizmet olduğu için sûfîlerin soh­betlerine katılmaya başlayan ve mürid olmayı arzu edenlerin işe hizmetle başla­maları İstenir. Kuşeyrî, müridlik âdabın­dan bahsederken dervişlere hizmet ko­nusu üzerinde önemle durmuştur. Ona göre mürid dervişlere sabırla hizmet et­meli, onlardan gelecek eziyetlere gönül rızasıyla katlanmalı, kendini kusurlu gö­rüp Özür dilemeli ve hizmetini daha da arttırmalı, hatta gerekirse hizmet için canını bile vermelidir.

Tarikatların kurulup teşkilâtlandığı dö­nemde tekke içinde önemli görevler üst­lenen hadimler, tekkede oturanların mad­dî ihtiyaçlarını karşılamayı nafile ibadet­lerden daha sevap kabul eder. halktan topladıkları şeyleri onlara ulaştırırken sa­dece Hakk’ı düşünürler. Halkı Hakk’ın ver­me aracı, tekkedekileri de kabul aracı ola­rak görür, aslında verenin de alanın da Hak olduğuna inanırlar.

Necmeddîn-i Dâye’ye göre hadimler ebrâr, şeyh mukarrebler makamındadır. Ha­dimin hizmetten maksadı sevaptır; şeyh ise sadece Hakk’ı ve onun iradesini düşü­nür. Sühreverdî. yaptıkları hizmetin öneminden dolayı ha­dimlerin şeyhlerden daha üstün oldukla­rının bile iddia edildiğini söyler.

Tarikata yeni giren bir derviş tekkede bazı hizmetlerle yükümlü tutularak der­vişlerin ve bütün insanların hizmetinde olması gerektiği kendisine öğretilir.

Allah için ve sevap kazanmak amacıyla hizmet etmekle beraber aynı zamanda bu yoldan şöhret ve itibar da kazanmak isteyen hizmet ehline mütehâdim denir. Mütehâdim şan ve şerefi böyle bir yerde aradığından takdire lâyıktır, ancak hiz­metlerine riya karıştığı için hadimden daha aşağı mertebededir. Sırf maddî menfaat veya itibar sağlamak için tekke ehline hizmet eden kimselere de müstahdim (hadim görünen sahtekâr) laka­bı verilir.

Şeyh efendilerin unvan olarak kullan­dıkları “hâdimü’l-fukarâ” tabiri dervişle­rinin hizmetinde olduklarını gösteren bir tevazu ifadesidir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski