Hala Sultan Tekkesi/Türbesi -Kıbrıs- Nerededir, Hakkında Bilgi

Hala Sultan Tekkesi. Kıbrıs’ta Hz. Peygamber’in süt halası Ümmü Harâm’ın türbesini barındıran tekke.

Kıbrıs’ın Rum kesiminde, Larnaka şeh­ri dışında Tuz gölünün yakınında yer al­maktadır. Tekkenin varlık sebebi olan ve ona adını vermiş bulunan türbede, Hz. Osman’ın hilâfeti zamanında (644-656) kocası Ubâde b. Sâmit ile birlikte İslâm ordularının Kıbrıs seferine katılan Hz. Peygamber’in süt halası Ümmü Haram bint Milhân el-Ensâriyye gömülüdür. Halk arasında Hala Sultan olarak anılan ve hakkında bazı menkıbeler rivayet edi­len Ümmü Haram türbenin bulunduğu mevkide attan düşerek şehid olmuştur. Osmanlılar Kıbrıs’ı fethedince (1571) kab­ri ihya edilmiş ve 1760’ta üzerine Şeyh Hasan Efendi tarafından türbe inşa edil­miştir. Türbenin çevresinde. 1795’te Kıb­rıs muhassılı Silâhdar Kaptanbaşı Mus­tafa Ağa tarafından şadırvan, 179Tde tekke, 1816’da Kıbrıs muhassılı Seyyid Mehmed Emin Efendi tarafından cami yaptırılmak suretiyle küçük bir külliye teşekkül etmiştir.

Hala Sultan Türbesi, İstanbul’daki Eyüp Sultan Türbesi gibi Kıbrıs’taki İs­lâm varlığının en eski izini teşkil etmesi, ayrıca Hz. Muhammed’in bir yakınına ait olması sebebiyle Kıbrıs’ın fethinden iti­baren adada yaşayan müslüman Türk-ler’in en önemli ziyaretgâhı olmuştur. I. Dünya Savaşı’na kadar buradan geçen Os­manlı gemilerince top atışı ile selâmla­nan türbe padişahlar ve devlet ricali ta­rafından sunulan kıymetli hediyelerle do­natılmıştır. 1959’da onarım geçiren ve Kıbrıs Evkaf Dairesi’nce içinde bir kütüp­hane tesis edilen tekke 1963’te Rumlar tarafından tahrip edilmiş ve bir süre as­kerî karargâh olarak kullanılmıştır.

Düzgün kesme taş işçiliğinin gözlendi­ği tekkenin batı yönünde aynı eksen üze­rinde iki adet kapısı bulunmaktadır. Üç merkezli bir kemere sahip olan dış kapı­nın açıklığı pilastrlarla kavranmış, kapı kitlesinin dış köşeleri sütunçelerle yu­muşatılmıştır. İkinci kapının önündeki sayvan birer sivri kemerle üç yöne açıl­makta, üstünü alaturka kiremitlerle kaplı bir kırma çatı örtmektedir. Yanlardan akantus yapraklı mermer pilastrların ku­şattığı kapının sivri kemeri uçları volütlü bir kaval silme ile zenginleştirilmiştir. Ke­meri taçlandıran kitabenin yanlarında, zin­cir kabartmalarına asılı iki madalyon için­de tuğralar dikkati çeker. Girişi takip eden avlu kuzey, batı ve güney yönlerinde tek­ke birimleriyle kuşatılmış, giriş ekseninin soluna (kuzey) şadırvan, sağına cami ile bunun arkasına türbe yerleştirilmiştir.

Avluyu çevreleyen kagir duvarlı alatur­ka kiremit kaplı beşik çatılarla örtülü tekke birimlerinin önlerinde kesme taş­tan, daire kesitli sütunların taşıdığı, ça­tının devamı olan bir sundurma uzanır. Tekkenin girişi de bu sundurmaya açılır. Sundurmanın kirişleri sütunların üzerin­deki ahşap yastıklara oturtulmuştur. Sundurmanın gerisinde kuzey ve batı yönlerinde gelişen “L” planlı kanat der­vişlerin ve erkek misafirlerin ikametine mahsus odaları, güney yönünde yer alan ve batıya doğru uzayan kanat ise kadın misafirlere ait odaları barındırmaktadır. Kadınlara mahsus birimler, bu kanadın kuzey ve batı yönlerindeki diğer bir sun­durmaya açılmak suretiyle tekkenin ana avlusundan soyutlanmıştır.

Aynı zamanda tekkenin tevhidhânesi olarak kullanıldığı anlaşılan cami. kare planlı (13 x 13 m) ve kubbeli bir harimle çatı örtülü bir son cemaat yerinden meydana gelir. Son cemaat yeri ikisi yan­larda, dördü kuzeyde olmak üzere top­lam altı adet sivri kemerle dışarı açıl­maktadır. Kıbrıs’ta Osmanlı döneminden önceki gotik üslûbun oranlarından izler taşıyan bu kemerler kıble doğrultusun­da gelişen basık payelere oturtulmuş, söz konusu payeler birer sivri kemerle harimin kuzey duvarına bağlanmış, ku­zeybatı köşesindeki paye bir payanda duvarıyla takviye edilmiş, cepheden ba­kıldığında soldan ikinci bir açıklık girişe tahsis edilmiş, yanlardan iki baba ile ku­şatılmış, diğer açıklıklar basit demir par­maklıklarla donatılmıştır.

Kuzey duvarının ekseninde yer alan harim girişinin dikdörtgen açıklığı bir kaval silme ile çerçevelenmiş, üst köşe­lerine küçük konsollar yerleştirilmiştir. Mermer lentoda dört adet kartuş içinde kitabe metni, bunun yanlarında, ortala­rında birer rozet bulunan mühr-i Süley-manlar görülmektedir. Ahşap kapı ka­natlarındaki dikdörtgen tablalar, bazıları baklava biçiminde olan, bazıları da barok kemerciklerle son bulan panolarla dolgulanmıştır. Harimin kuzey duvarında girişe göre simetrik konumda iki pence­re, ayrıca batı duvarında iki, doğu duva­rında üç, güney duvarında mihrabın sa­ğında bir pencere, solunda da türbeye açılan kapı yer alır. Duvarların alt kısmın­da yer alan bu dikdörtgen pencereler basık kemerli tepe pencereleriyle taçlandırılmıştır. Kuzey duvarı boyunca uza­nan fevkanî ahşap mahfil iki adet daire kesitli ahşap direkle taşınır. Direklerin arası, girişle aynı eksende yer alan dik­dörtgen bir çıkma ile genişletilmiştir.

Mekânı örten kubbe, basık kemerli pen­cerelerle donatılmış olan çokgen bir kas­nağa oturur. Kare planlı mekândan kub­beye geçiş sivri kemerli tromplarla sağ­lanmıştır. Tromp kemerleri, yarım sekiz­gen planlı çıkıntılar teşkil eden sekiz adet duvar payesine oturmaktadır. Bu payelerden doğu duvarında bulunan ikisi ile güney duvarının batı kesiminde bulu­nanı cephelerde de dikdörtgen çıkıntılar meydana getirmekte, ayrıca kubbe ete­ğine kadar yükselerek payanda vazifesi görmektedir.

Beş köşeli mihrap nişinin kavsarasındaki mukarnas dizileri tahrip edilmiştir. Kavsaranın üst köşelerinde, girişteki lentoda görülenlerin eşi olan iki mühr-i Süleyman kabartması dikkati çeker. Gü­ney duvarının önünde uzanan sekinin mihrap hizasındaki kesintisinin köşele­rinde büyük şamdanların konması için daire biçiminde çıkıntılar yapılmıştır. Ah­şap minber oldukça basit bir işçiliğe sa­hiptir. Daire kesitli ince ahşap sütunlara ve köşeleri pahlı küçük başlıklara oturan basık kemerli minber kapısı, sülüs hatlı bir kelime-i tevhid içeren bir alınlık ile taçlandırılmıştır. Minberin alt kısmında küçük dilimli kemerler, köşkün altında ise kırık kaş kemerli bir açıklık bulunur. Daire kesitli ahşap ince sütunlara oturan kırık kaş kemerli köşk kısmı piramit biçi­minde bir külahla son bulmaktadır. Yan­lardaki üçgen yüzeyler süslemesizdir. Korkuluklar da araları ahşap levhalarla kapatılmış basit profilli dikmelerden meydana gelmektedir. Batı duvarının önünde bir kuyu mevcut olan harimin kuzeybatı köşesinde, kare planlı bir kai­de üzerinde yükselen minarenin gövde kesiti kubbe eteğinin hizasına kadar se­kizgen, bu hizadan itibaren daire olarak devam etmektedir. Şerefenin altı kaval silmelerle dolgulanmış, çevresi basit de­mir parmaklıklarla kuşatılmıştır.

Caminin kuzey yönünde yer alan şadır­vanın havuzu sekizgen prizma biçimin­dedir. Havuzu sınırlayan duvarların üze­rine ahşap kafesler yerleştirilmiştir. Şa­dırvanın sekizgen piramit biçimindeki Marsilya kiremitleriyle örtülü çatısı sekiz adet daire kesitli sütun tarafından ta­şınmaktadır. Kare planlı (6,5 x 6,5 m.) olan türbe içeriden tromplar, dışarıdan sekizgen bir kasnakla donatılmış bir kubbe ile örtülüdür. Kuzey duvarının ek­seninde giriş, ayrıca her duvarda ikişer pencere vardır. Girişin önünde iki sütuna oturan bir sayvan yer almaktadır. Türbe­yi çepeçevre kuşatan ahşap çatılı revak kuzey yönünde caminin mihrap duvarı­na, diğer üç yönde İse sivri kemerlere oturmakta, caminin mihrap duvarındaki kapı bu revağa açılmaktadır. Hala Sultan’ın kabri, dört adet ince demir sütu­nun taşıdığı, hakkında çeşitli rivayetler nakledilen yekpare bir taşla taçlandırıl-mıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski