Hâne. Türk mûsikisinde bir eseri meydana getiren bölümlerden her biri.
Türk mûsikisinin gerek saz gerekse sözlü formları, her birine hâne adı verilen belirli sayıda bölümlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Bu formlarda hâne sayısı genellikle dörttür. Fakat dörtten az veya çok haneden meydana gelen formlar da vardır. Peşrev, saz semaisi, longa, sirto gibi saz eseri formları ile mi’râciyye, kâr, beste, ağır ve yürük semai gibi sözlü büyük formların her bölümüne hâne adı verilir. Bu terimin şarkı, ilâhi, nefes, türkü vb. küçük formlarda kullanılması yaygın değilse de bunları meydana getiren bölümler gerçekte birer hânedir. Mevlevi âyinlerinde hâne yerine selâm tabiri kullanılmıştır.
Peşrev ve saz semailerinde her bölüm mülâzime ile birlikte haneyi oluşturur. Ayrı bir mülâzimesi olmayan bazı peşrev ve saz semailerinde hanelerden biri. genellikle de 1. hâne (bazan da II. hâne) mülâzime yerine kullanılır. Bazılarında da mülâzime az çok farkla her hanenin sonuna ekli bulunur. Peşrev ve saz semaileri genellikle dört haneli ise de hâne sayısı daha az veya daha fazla olanları da vardır. Bazı peşrevler üç veya beş haneli ya da zeyilli olabilir. Bilhassa darb-ı fetih usulüyle ölçülmüş peşrevlerde II. hâne aslında zeyildir, bundan dolayı bu peşrevler daha sonra beş haneli zannedilmiş veya öyle itibar edilmiştir. Genel olarak dört haneli bir peşrev veya saz semaisinin hâne ve mülâzime şeması şöyledir:
- I. hâne + mülâzime
- II. hâne + mülâzime
- III. hâne + mülâzime
- IV. hâne + mülâzime
Sözlü Türk mûsikisi formlarından olan kârlar kompozisyon özelliğine göre hâne veya bent adını alan bölümlerden oluşur. Beste, ağır ve yürük semailer, her zaman dört mısralı olmalarına rağmen ayrıca kompozisyon özelliğine göre “murabba” (dört haneli) veya “nakış” (iki haneli) adını alır. Bu formların murabba şekillerinde her mısra terennümle birlikte bir haneyi oluşturur. Haneler, kompozisyondaki yerlerine ve görevlerine göre ayrıca adlandırılır.
- I. hâne = 1. mısra + terennüm = A+B = zemin hâne
- II. hâne = 2. mısra + terennüm = A+B = nakarat hâne
- III. hâne = 3. mısra + terennüm = C+B veya D=miyan hâne
- IV. hâne = 4. mısra + terennüm – A+B = nakarat hâne
Beste, ağır ve yürük semailerin murabba şekillerinin ana yapısı yukarıdaki şemada belirtildiği gibi ise de bazı değişik kompozisyon özellikleri taşıyanları da vardır. Bu yapıdaki bir beste için “murabba beste” tabiri kullanılır; fakat aynı yapıdaki ağır ve yürük semailere “murabba ağır semai”, “murabba yürük semai” adı verilmez. Sadece ağır semai veya sadece yürük semai adı bunların murabba şeklinde olduklarını gösterir. Bu İki form murabba değil nakış şeklinde olunca bu takdirde formların başında “nakış” kelimesi kullanılarak belirtilir. Yukarıdaki şemadan da anlaşılabileceği gibi murabba beste ve semailerde 1,2 ve 4. mısralar terennümleriyle birlikte aynı nağmelerle bestelidir. 3. mısra ayrıca bestelenir ve burada genellikle başka makama geçki yapılır. Bu mısraın terennümü 1,2 ve 4. mıs-raların terennümünün aynı olabileceği gibi ayrı da olabilir.
Nakış beste ve semailer terennümleri iki mısrada bir geldiği için iki hanelidir:
- I. hâne – 1. mısra + 2. mısra + terennüm = A+B+C= zemin hâne. serhâne
- II. hâne = 3. mısra + 4. mısra + terennüm = D + B + C = miyan ve nakarat hâne, bend-i sânî.
Nakışlarda I, haneyi oluşturan 1 ve 2. mısralarla terennüm müstakil olarak bestelidir. 3. mısra ayrıca bestelidir ve genellikle geçkilidir. 4. mısra 1. hanenin 2. mısraı ile aynı, bazan da ayrıca besteli olabilir. Son terennüm ise yine I. hanenin terennümü ile aynıdır.
Şarkılarda beste, ağır ve yürük semâi-lerdeki anlamı ile terennüm olmadığı gibi durum biraz daha farklıdır. Bazı şarkılardaki “of, ah, aman, canım” vb. küçük terennümler bir mecburiyet değil güfteyi kuvvetlendirmek için kullanılan vasıtalardır. Şarkılarda da esas dört mısralı (murabba) olmaktır. Böyle bir şarkıda 1, 2 ve 3. mısralar büyük formların aksine ayn ayrı bestelidir. 4. mısra ise 2. mısraın bes-tesiyle aynıdır. Bu duruma göre yapı bakımından çoğunlukla aşağıdaki şema kullanılmıştır:
- mısra = A = zemin
- mısra = B = nakarat
- mısra = C = miyan
- mısra = B = nakarat.
Şarkılarda da 3. mısra, başka makama geçkinin yapıldığı yerdir. Bu bölümlerin her biri bir hâne olmakla beraber şarkılarda zemin hâne, nakarat hâne, miyan hâne tabirleri pek kullanılmamıştır. Bunun yerine ya sadece zemin, nakarat, miyan veya zemin mısraı, nakarat mısraı, miyan mısraı isimleri kullanılır. Kompozisyon bakımından mısra sayısına göre şekillenen ve muhammes, müseddes, mü-sebba, müsemmen, muaşşer olarak çeşitli biçimlerde bestelenen pek çok şarkı türü varsa da esas olan yine yukarıdaki murabba şeklidir.
Dinî Türk mûsikisinin en büyük formu ve türünün tek eseri olan Kutbünnâyî Osman Dede Efendi’nin mi’râciyyesi, her biri tevşihlerle bezenmiş yedi haneden (burada neva hanesi unutulmuştur) meydana gelmiştir. Bu eserin hanelerine “bahir” adı da verilir.
Gerek saz eserlerinde gerekse sözlü eserlerde büyük küçük bütün formlarda haneleri meydana getiren ölçü (usul) sayısının aynı olması esastır. Bunun yanında bu sayı birbirinin katı kadar da olabilir. Az sayıdaki bazı eserlerde haneler arası ölçü sayısı farklı ise de bunlardaki cümle kuruluşunun mükemmeliyeti bu farkı hissettirmemektedir.
TDV İslâm Ansiklopedisi