Hanende Nedir, Ne Demek, Ne İş Yapar, Ünlü Hanendeler, Hakkında Bilgi

Hanende. Türk mûsikisinde bir terim.

Farsça’da “okuyan, okuyucu” anlamı­na gelen hanende kelimesi, Türk mûsiki­sinde yakın zamanlara kadar gerek tek başına gerekse toplu olarak yapılan mû­siki icrasına sesleriyle katılan erkek ve ka­dın sanatçıları ifade etmektedir. Hanen­de karşılığında Arapça’da erkekler için muganni, kadınlar için muganniye, Fars­ça’da ise kavvâl yanında daha çokgüyende kelimeleri kullanılmıştır. Nitekim Türk mûsikisi tarihinin en büyük isimlerinden Abdülkâdir-i Merâgî, aynı zamanda iyi bir hanende olması sebebiyle Abdülkâdir-i Gûyende olarak da anılmıştır. Osmanlı devrinde yazılan eserlerde genellikle ha­nende kelimesine yer verilmişse de el-Matla’ (XVI. yüzyıl) gibi bazı Türkçe na­zariyat kitaplarında gûyendeye de rast­lanmaktadır. Türk mûsikisinde son za­manlara kadar kullanılan hanende keli­mesi artık yerini “ses sanatkârı” ifadesi­ne bırakmıştır.

XVIII. yüzyılın önemli musikişinasların­dan Kantemiroğlu (Dimitrius Cantemir), mûsikinin nefesle ve sazla olmak üzere iki şekilde icra edildiğini, nefesle mûsiki icrasına hanendelik denildiğini söylemek­tedir. Ayrıca fasıl ic­rasını hanende faslı, sazende faslı ve ha­nende ile sazendelerin birlikte icra ettik­leri fasıl olmak üzere üç kısma ayırmış­tır. Buna göre hanende faslında sırasıyla gazel, beste, nakış, kâr ve yürük semai formları İcra edilir. Hanende ve sazende­lerin birlikte yaptıkları fasılda ise taksim­den sonra bir veya iki peşrev çalınır; ar­kasından hanendeler tarafından gazel, beste, nakış, kâr ve yürük semai formla­rı okunur. Daha sonra çalınan saz sema­isinin ardından bir hanendenin okudu­ğu gazelle fasıl sona erer. Bu bilgiler, hanendenin fasıl içinde solo ve koro olarak mûsiki icrasına nasıl katıldığını göstermektedir.

Mûsiki faslının yönetimi de hanende­lerin vazifeleri arasındadır. Defle usul vur­mak suretiyle faslı yöneten kişiye “ser­hânende” (hânendebaşı, başhânende) denir. Serhânende bu göreviyle günümüz icra­larında koro şefini andırmaktadır. Ancak serhânende, topluluğun yöneticisi duru­munda olmakla birlikte diğer hanende­lerle beraber eser icrasına sesiyle de ka­tıldığından konumu koro şefliği anlayı­şından oldukça farklıdır. Zira icra esnasında uyum, şef aracılığı ile ve onun İşa­retlerine uymaya çalışarak değil hanen­de ve sazendelerin doğrudan doğruya birbirlerini dinlemeleriyle sağlanırdı. Fa­sıl icrasında çok defa önceden bir prog­ram tesbit edilmiş olmadığından repertuvarı şartlara göre düzenleme görevi de başhânendeye aitti. Başhânendenin repertuvar bilgisi doğrultusunda sünû-hata tâbi olarak devam eden icrada ha­nendeler eserleri kendilerine en uygun ses alanı içerisinde okurlar.

Hanendelikte güzel ses yanında iyi bir mûsiki bilgisinin de gerekli olduğunu be­lirtmek gerekir. Bu özellikleri taşıyan ha­nendelerin ilim sahibi musikişinaslar ara­sında daha da itibar göreceğini Abdülkâ­dir-i Merâgi Câmicu’l-elhân ve Mokası-dül-elhân adlı eserlerinde belirtmekte­dir.

Türk mûsikisi tarihinin hemen her dö­neminde usta hanendeler yetişmiştir. XIX ve XX. yüzyılların en meşhur hanen­delerinden bazıları şu şekilde sıralanabi­lir: Hacı Arif Bey, Hacı Faik Bey. Medenî Aziz Efendi, Hacı Kirâmî Efendi, Enderunlu Hafız Hüsnü Efendi, Hanende Arap İb­rahim, Arap Cemal, Hanende Karakaş, Hanende Nedim, Hafız Osman, Domates Ahmed, Üsküdarlı Edhem. Celâl Tokses, Hafız Sami, Hafız Kemal, Hafız Burhan, Halit Lemi Atlı, Zeki Çağlarman, Münir Nurettin Selçuk.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski