Zikir Halkası Nedir, Kim İcat Etmiştir, Tarikatte Halka Tarihçesi, Hakkında Bilgi

Halka. Zikir veya ilim meclisi anlamında bîr terim.

Sözlükte “daire, insanların bir daire bi­çiminde dizilmesi” mânasına gelen halka (haleka) kelimesi, ilim öğrenmek için öğ­rencilerin bir hocanın ve zikir yapmak için sûfîlerin bir şeyhin çevresinde top­lanmasını ifade etmek üzere “tedris” ve “zikir” kelimeleriyle birlikte “meclis” anla­mında kullanılmıştır. Namaz kılarken cemaatin saf teşkil etmesi istendiği halde sohbetler­de, vaazlarda ve derslerde çok defa hal­ka veya hilâl biçiminde sıralanma tercih edilmiştir. Dinleyicilerin kalabalık olması durumunda bir halkanın arkasında bir veya birkaç halka daha oluşturulur. Böy­lece yapılan vaazın veya verilen dersin daha rahat dinlenmesi ve daha iyi anla­şılması sağlanır.

Hz. Peygamber zamanında ders ve zi­kir halkalarının mevcut olduğunu göste­ren bazı rivayetler vardır. Resûl-i Ekrem mescidde ashabın biri öğretim, diğeri Kur’an okuma ve dua olmak üzere iki halka teşkil ettiğini görmüş, bunların her ikisinin de hayırlı olduğunu söylemiş, fakat kendisi muallim olarak gönderildi­ğini belirterek öğretim halkasına dahil olmuştur. Diğer bir hadiste halkada boş bulduğu yere oturan, boş yer bulunmadığında ar­kada ikinci bir halka başlatan kişiler övül­müş, halkaya dahil olmayanlar ise kınan­mıştır. Ayrıca Hz. Peygamber cemaate onar ki­şilik halkalar oluşturup yemek yemele­rini tavsiye etmiştir . Fakat namazdan önce saf düzenin­de bulunması gereken cemaat böyle bir zamanda haika teşkil etmekten menedilmiştir. Bir hadiste de zi­kir halkaları cennet bahçelerine benzeti­lerek müminlerin buralara devam etme­si teşvik edilmiştir.

Resûl-i Ekrem zamanında mevcut olan zikir halkaları sonraki dönemlerde de var­lığını sürdürmüştür. Ancak başlangıçta ilim ve zikir halkaları henüz birbirinden kesin hatlarla ayrılmamıştı. Halka teşkil etmek de sûfîlerin ayırt edici özelliği de­ğildi. Bundan dolayı ilk tasavvufî kaynak­larda zikir halkası tabiri üzerinde durul­mamış, Serrâc, Ebû Tâlib el-Mekkî. Kuşeyrî. Hücvîrî ve Sühreverdî gibi ilk sûfî müellifler eserlerinde zikir toplantılarını daha çok zikir meclisi şeklinde ifade et­mişlerdir.

Yaygın olmamakla birlikte zikir halkası tabirinin ilk sûfîler tarafından kullanıl­dığı bilinmektedir. Kaynaklarda Şibli’nin Medine’de mescidde bir halka kurduğu kaydedilir. Bünân b. Hammâl de halka kurup oturan bir grup çocuk gördüğü­nü, içlerinden birinin onlara tasavvufî nasihatlerde bulunduğunu anlatır. Ebû Amr b. Nüceyd, Mekke’de Ebû Amr ez-Zeccâcî başkanlığında bir halka oluştu­rulduğunu, Ebû Bekir el-Kettânî ve Ebü’l-Hüseyin el-Müzeyyin gibi büyük sûfflerin bu halkaya katıldığını belirtir. Abdullah el-Ensârî’ye şeyhi sefere çıkmamasını, halka kurup oturmasını tavsiye etmişti. Câmî, bazı sûfîlerin rüyalarında sohbet toplantıları­nın ve zikir meclislerinin halka şeklinde düzenlendiğini gördüklerini söyler. Bu örnekler ilk sûfîlerin zikir, vaaz ve sohbet meclislerinde halka şek­linde oturduklarını göstermektedir.

Bir sûfî semâ meclisinde vecde gelip ayağa kalktığı zaman halka şeklinde dön­meye (devretmeye) başlar, ona katılan der­vişler de dönerken halkalar oluştururlar. Bu sebeple semâ meclisine “deveran” adı da verilir. Şeyhin etrafında halka olup dö­nen dervişler kutub çevresinde dönen âle­me benzetilir. Zikir halkalarının etrafın­da meleklerin halka oluşturup zikreden­leri kuşattıkları kabul edilir. Bütün bun­lar sûfîlerin zikir halkalarına büyük önem vermelerine, bu halkaları feyiz ve irfan kaynağı saymalarına sebep olmuştur.

Tarikat mensuplarının tekkelerde, za­viyelerde, mescidlerde. bazan evlerde, özellikle ihya ve niyaz geceleri teşkil et­tikleri zikir halkalarına “halka-i dervîşân, halka-i tevhîd. halka-i irâdet” gibi isimler verilmiştir. Bu halkalarda zikir, muraka­be ve semâ yapılır, ilâhiler okunur, soh­bet edilir. Bir şeyhin halka-i irâdetine da­hil olmak ona intisap etmek ve müridleri arasına girmek anlamına gelir. Nakşibendiyye’de, sohbete katılan müridlerin şey­hin çevresinde halka teşkil etmesi özel­likle tavsiye edilir. “Tarikat silsileleri de birbirine bağlı halkalardan oluşan bir metinle tesbit edilir.

Ulemânın gösterdiği tepkiden çekinen tarikat mensupları camilerde zikir hal­kaları oluşturmaktan kaçınmışlar, bu iş için tekke ve zaviyeleri, bazan da mescidleri tercih etmişlerdir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

Daha yeni Daha eski