Haşr Suresi Son 3-Üç Ayeti Fazileti, Okunuşu, Arapça, Meali, Anlamı, Hakkında Bilgi

Haşr sûresinin faziletiyle ilgili olarak kaynaklarda bazı bilgiler yer almaktadır. Sûrenin özellikle son üç âyeti, Allah’ın yü­celiğini dile getiren isim ve sıfatlardan meydana geldiği için İslâm imanının te­melini oluşturur. Birçok hadis mecmu­asında (meselâ bk. Müsned, V, 26: Dârimî, “Fezâ’ilü’l-Kur’ân”, 22; Tirmizî, “Şevâ-bü’l-Kur’ân”, 22; ] kaydedilen bir hadise göre, sabahleyin üç defa, “Eûzü billâhi’s-semîi’l-alîmi mine’ş-şeytâni’r-racîm” de­dikten sonra Haşr sûresinin sonundaki üç âyeti okuyan kimse için Allah Teâlâ 70.000 melek görevlendirir, bu melekler akşama kadar ona dua ederler. Bu kim­se eğer o gün ölürse şehid olarak can ver­miş olur. Hadiste aynı müjde âyetleri ak­şamleyin okuyanlar için de tekrar edilmiş­tir. Ancak Tirmizî bu hadisi “garîb” olarak nitelendirmiş, başka bir senedinin bilin­mediğini söylemiştir. Diğer taraftan ha­disin senedinde yer alan râvilerden Hâlid b. Tahmân için kaynaklarda. “Zayıftır: ölümünden önceki son on yılda hadisleri birbirine karıştırıyordu ve her getirileni rivayet ediyordu” gibi değerlendirmeler yapılmıştır (Mizzî, VIII, 94-96; Zehebî, I. 232). Bununla birlikte sabah namazla­rından sonra Haşr sûresinin son üç âye­tinin okunması bir gelenek haline gel­miştir. Deylemî. Abdullah b. Abbas’tan ge­len şu rivayete yer verir: “Allah’ın ism-i a’zamı Haşr’in sonundaki altı âyettedir” {el-Firdeus, 1, 416). Ancak ism-i a’zamı başka sûrelerde gösteren rivayetler de vardır (Hâkim, I, 504-506).

TDV İslâm Ansiklopedisi

Haşr sûresi (son üç) 22/23/24. âyetleri

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ

Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeh(şehâdeti), huver rahmânur rahîm(rahîmu).

O, öyle Allah’tır ki, O’ndan başka tanrı yoktur. Görülmeyeni de bilir, görüleni de. O, çok esirgeyen, çok bağışlayandır.

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ

Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, elmelikul kuddûsus selâmul mû’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).

O, öyle Allah’tır ki, O’ndan başka tanrı yoktur. Mülkün sahibidir, son derece mukaddestir, selamete erdirendir, güveni sağlayandır, görüp gözetendir, üstündür, zorludur, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştuklarından münezzehtir.

هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ

Huvallâhul hâlikul bâriûl musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).

O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar, O’nu tesbih ederler. O, öyle üstündür, öyle hikmet sahibidir.

Daha yeni Daha eski